İnanç dağları yerinden oynatır ama inancınla birlikte umudunu da yitirirsen “hayatın ne anlamı vardı” demeye başlarsın.

İnancını yitirdi.

Umudunu tüketti.

Ve işsiz kalmayı da kendine yakıştırmadı. Muhtemelen “Ben bu yaşımda işsiz kalacak insan olmamalıydım” diye düşünmüş olmalı.

Bir eline “İŞ-AŞ” yazdı.

Lise önünde canına kıydı.

Kahreden olay!

Mutlaka başka psikolojik sorunları da vardır. Her işsiz kalan umudunu yitirir “canına kıymaya kalkar” diye bir genelleme yapılamaz ve bir kişinin canına kıymasını örnek alıp, “Türkiye’de işsizlik sorununun ne denli ağırlaştığını” sırf bir tek intihar olayına dayanarak vurgulamak doğru olmaz.

Ancak!

Gizleme var!

Örtme.

Saklama.

Nedense bir takım büyük harf kurumları (TUİK gibi) işsizliği gizleme ihtiyacı duyuyorlar. Son açıklamada “işsizliğin artmadığını aksine eylül ayında işsiz sayısının 550 bin kişi düştüğünü” açıkladı. Oysa özellikle genç işsiz sayısı artıyor. İş bulmaktan umudunu kesenlerin sayısı ile eli iş tutabilir yaşa geldiği halde iş aramayanların sayısı hızla arttı. İşsiz olup iş aramayanlar, işsizi olup da iş arayanların iki katına çıktı.

TUİK’in rakam oyunu.

İstatistiki cambazlık.

★★★

İşsiz.

Ve esnaf.

Bu iki kesim en zor durumdalar. İşçinin emeği elinde, esnafın malı dükkanın rafında kaldı. Türkiye, “bir öğün yemeğe” çalışmaya hazır milyonlarca genç insanın yaşadığı ülkeye dönüştü... Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) işbirliği ile hazırlanan “Türkiye’de Genç İş Piyasası ve Geleceğe Bakış Raporu”na göre, her 3 işsizden 1’i “yalnızca yemek ve ulaşım masraflarının karşılığında” bir işte çalışmayı kabul edeceğini söylüyor. Sadece yol parası ve ‘karın tokluğuna çalışırım’ diyenlerin yüzde 61’i yüksek okul ve üstü eğitim kurumlarından diploması olan işsizlermiş.

Yol parası.

Bir kap yemek.

Bu köle ücreti.

Türkiye’de hortladı.

TUİK bunu saklıyor.

TUİK’e göre Eylül ayında işsizlik oranı yüzde 13.8’den yüzde 12.7’e geriledi.

İş verme!

İstatistik yalan ver.

★★★

İstatistik yalan, korona salgınının başladığı günden bu yana en zor durumda olan işsizler ile esnafa (küçük işletmeler) tatmin edici devlet desteği (parasal) verilmediği gerçeğini örtemiyor.

Çünkü!

Bütçede yırtık büyük.

Bütçe imkânları ancak iktidardaki mutlu azınlığın israf batağına dönüşmüş harcamalarına yetiyor. Partili güreşçi milletvekillerini yönetim kuruluna yerleştirilen devlet bankalarından, sözüm ona korona yüzünden bozulan işlerini düzeltsinler diye, verilen ucuz kredileri alanlar da “istihdam yaratacak işyeri açmak yerine” dolar topladılar.

Dolar uçtu.

Ev aldılar.

Ev fiyatları patladı.

Otomobil aldılar.

Otomobil fiyatı arttı.

Şu ekonomi yönetiminin içine düştüğü çaresizliğe bak: Devlet bankalarından verilen krediler gidip doların fiyatını, ev ve otomobil fiyatını artırdı. Devlet bankaları da zarara battılar.

Elde ne kaldı.

İstatistik yalan.

Ve “Yol parası ile 1 kap yemeğe” çalışmaya razı milyonlarca yüksek okul diplomalı genç işsiz.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Mutlu azınlığın aşısı!


CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, “Çin Aşısı 10 gündür Türkiye’de. Aşıyı getiren firma da her zamanki gibi Keymen İlaç oldu. Aşı 10 gündür el altından AKP’li siyasilere, aile dostlarına, nüfuzlu kişilere ve tanıdıklara yapılmaya başlanmış bile...” dedi. Bu iddia doğru mu? Doğruysa “Türkiye’de bir iktidar mutlu azınlığı oluştu” ve onlar aşı olabilmede öncelik aldılar. Aşıda bir imtiyazlı kaymak tabaka, mutlu bir azınlık oluştu. Milletvekili Murat Emir, herhalde iddiasının arkasında duracaktır. Çin aşısını özel bir firmanın getirdiği doğru ise bu firmaya Sağlık Bakanlığı mı “ithalat izni” verdi? Devlet yani Sağlık Bakanlığı aşıyı üretici ülke Çin’den kendisi değil de niçin bir aracı firmaya getirtti? Devlet Çin aşısını bu ithalatçı firmadan kaç liraya ya da kaç dolara alıyor? Aşı siparişinde ancak 52’nci sırada olan Türkiye’de devlet aşıyı bu yolla temin etti ise kaç milyon doz aşı getirtmeyi planladı? Eczacılar Birliği Başkanı, “Suriyeli ve diğer yabancıları da sayarsak Türkiye’nin nüfusu 90 milyona yaklaşıyor. Bu nüfusa göre en az 180 milyon aşı sipariş edip, zaman yitirmeden açık, şeffaf bir aşı kampanyası başlatmak gerekir” dedi. Sağlık Bakanlığı, halka niçin açık, anlaşılır bir aşı programı bilgisi vermiyor, veremiyor?