Fatih Sultan Mehmet’in gerçekten, “Diyanet İşleri Başkanı’nın hutbe konusu yaptığı bir bedduası var mı?”

Fatih’in!

Kaç bedduası var?

1 mi?

2 mi?

5 mi?

10 mu?

Tarihçiler, şimdilik susuyor.

Belli ki, iktidardan, baskıdan, hapisten, hedef tahtası olmaktan, linç edilmekten çekiniyorlar.

Tarihçiler konuşacak.

Gerçekler aydınlanacak.

Prof. Dr. Süheyl Ünver, 88 yaşında hayata gözlerini yumdu. 88 yıllık ömrünün 75 yılını okumak, araştırma yapmak, ders vermek, hekimlikte bulunmak, el yazması eserler üretmek, defterler hazırlamak, esaslı bir arşiv kurmak, bilimsel makaleler, gazete yazıları, kitap, risale, broşürler yayınlamak ve şiirle meşgul olarak geçirdi.

★★★

Prof. Dr. Süheyl Ünver, içinde Fatih Sultan Mehmet ile ilgili minyatürler de bulunan “Fatih’in Defteri” adlı belgesel bir kitap yazdı. Ve hatta bu kitabı Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilince, İBB’nin kitap yayını yapan şirketi Kültür A.Ş., yeniden yayınladı. Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’da “Bu güzel kitabı İstanbullu hemşerilerimize sunmaktan gurur ve bahtiyarlık duyuyorum” diyen bir önsözle destek verdi. Okunsun istedi. İşte bu Prof. Dr. Süheyl Ünver’in “İstanbul Risaleleri” adlı 5 ciltlik başka bir kitabının 158’inci sayfasında “Fatih’in Bedduasıyla” ilgili bir tarihçe var.

★★★

Tarihçe şöyle diyor:

“Fatih İstanbul’u alıp da alayla Ayasofya önüne geldiği zaman derinden derine bir inilti işitti. Sesin geldiği tarafa bir adam gönderdi. Sakalları uzamış, hali perişan bir keşiş bulup getirdiler.

Huzura çıkardılar.

Ve sordular:

“Niçin hapsedildin?”

Keşiş fala baktığını ve kuşatma hazırlıkları sırasında Konstantin’in kendisini çağırıp İstanbul’u Türklerin alıp almayacağını bildirmek için remil atmasını (gaipten haber vermesini) söylediğini, remilde İstanbul’un Türklerin eline geçeceğini bildiğini ve Konstantin’in bu fala kızarak onu zindana attırdığını hikâye etti.

Ve Keşiş şunu dedi:

“Falım doğru çıktı.”

Bunun üzerine Fatih de Keşişe, İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil atmasını ve doğruyu söylerse mükâfatlandırılacağını bildirdi.

Keşiş yine remil attı.

Ve şöyle dedi:

“İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak. Lakin öyle bir zaman gelecek ki, emlâk ve arazileriniz satılacak, bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.”

Fatih, üzüntü duydu.

Ellerini havaya kaldırdı.

‘İstanbul’da edindiğim yerleri ecnebilere satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar!’ diye beddua etti.”

Ecnebi, yabancı demek.

★★★

Fatih ne diyor?

Ben İstanbul’u aldım.

Onun toprağını yabancıya satanlar Allah’ın gazabına uğrasın diyor. Diyanet İşleri Başkanı, bu bedduayı hutbesinde dile getirseydi akla Kanal İstanbul güzergahında Katar Emiri’nin annesine ve Suudi Arabistanlı şirketlere parsel parsel, dönüm dönüm satılan İstanbul toprakları gelecekti. Köylülerden çok ucuza alındıktan sonra bu topraklar, tarla vasfından çıkarılıp üzerinde rezidans, otel, tesis yapılma hakkı verildi.

Diyanet’in başkanı!

Fatih’in bu bedduasını görmedi, hatırlamadı, işitmedi, dile getirmedi.

Niçin?

Ucu dokunuyor.

Onun için.

Fatih’in kaç bedduası var?

Tarihçiler konuşmalı.

Gerçekler aydınlanmalı.

Diyanetin Başkanı!

Bedduanın birini görüyor.

Öbürünü görmüyor.

Niçin?

Diyanetin Başkanı!

Beddua ayrımı yapıyor.

Niçin yapıyor?

Diyanetin Başkanı!

Kimin sesi?

★★★

Fatih’in bir öğüdü var.

Şöyle:

“Aklı öldürürsen,

Ahlak da ölür.

Akıl ve ahlak ölürse

Millet bölünür.

Kadı’yı satın aldığın gün,

Adalet ölür.

Adaleti öldürdüğün gün,

Devlet de ölür.”

Fatih Sultan Mehmet.