Öyle bir gerginlik, öyle üzüntü veren olaylar var ki insanın yazmaya eli, konuşmaya dili varmıyor.  Suriye’de askerimizin bulunmasından alabildiğine rahatsız olan, terör örgütleriyle bağlantılı olan devletler var. Suriye’nin Kamışlı ilçesi, Nusaybin ilçemizin hemen karşısındadır. O bölgeler bölücü terör örgütü YPG/PKK’dan önemli ölçüde temizlendi ama silahını bırakıp aynı bölgede faaliyet gösteren teröristler ve milisler bulunmaya, halkı askerimize karşı kışkırtmaya, yeri gelince de eylem yapmaya devam ediyor.

KONVOY GEÇERKEN

Bakıyorsunuz askeri konvoyumuz geçerken, çoluk-çocuk onlarca kişi yolun iki tarafında ellerinde taşlarla saldırıyor. Askerimiz de kendilerini kışkırtmaya yönelik bu hareketler karşısında soğukkanlılığını hiç bozmuyor, herhangi bir karşılık vermeden ilerliyor. Çünkü, istedikleri askerimizin orada çocuklara, gençlere karşı silah kullanmasıdır. Türk askerini akıllarınca dünyaya “Bakın Türk askeri çocukları öldürüyor” demek istemeleridir. Bu tuzağa düşmüyoruz.

Başka bir görüntü tam anlamıyla can sıkıcı, can yakıcı. Hainler, TIR üzerinde bulunan tanklarımızı kullanılamaz hale getirmişler. Aynı şekilde, TIR da yanmış, kül olmuş. Tanklarımızın bu hale getirilmesinin perde arkasında kimlerin olduğunu artık askeri makamlarımız çok iyi biliyor. Suriye üniforması içindekilerin siz gerçekten Suriye askeri olduğunu sanmayın. Çünkü. Oyun içinde oyun var.

KAPATTIKLARIMIZI, AÇTIRDIK

Suriye rejimi yani Esad, Türk askerinin ülkesinde bulunmasını istemiyor. Buna karşın, Suriye’de rejim karşıtlarının oluşturduğu ve kendilerini “Milli” olarak tanımlayan” Suriye geçici hükümeti” ise Türk askerinin bölgede bulunmasından memnun. Kısa süre öncesine kadar Özgür Suriye Ordusu’nu, kısaca ÖSO olarak bilirken, şimdi adı yetkililerimiz tarafından “Suriye Milli Ordusu” olarak anılıyor.

Bunlar, hep askerimizin yanında yer alıyor, bu yüzden de kendilerine Türkiye tarafından önemli destekler de veriliyor. Bu ordunun disiplinini sağlamak ve askeri suç işleyenlerin yargılanmaları için askeri mahkeme kuruldu. İlginçtir, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye’de kaldırılan askeri mahkemelerin aynısı, “Barış Pınarı” harekat bölgesinde bulunan Tel Abyad ve Resulayn’da kuruldu. Bunlar, Suriye Geçici Hükümeti’ne, Savunma Bakanlığı’na bağlandı.

SURİYE DÜŞMANLIĞI

Suriye’nin bir dönem Türkiye’ye düşmanlık yaptığını biliyorum ama yine de askeri bir kaynağa, “Suriye bize geçmişte düşmanlık yaptı mı?” diye sordum. PKK’nın başı Abdullah Öcalan’a baba Hafız Esad döneminde inanılmaz destekler verilmişti. Bunları unutmadık tabi. Ancak, 1998’de imzalanan “Adana Mutabakatı”ndan sonra Suriye’den düşmanlık görmediğimiz gibi ilişkilerimiz de zirve yapmıştı.

Suriye ile aramızda 912 kilometre sınır hattı bulunuyor. Bu ülkeyle kötü olmamız bize ne kazandırır? Bakın, izlediğimiz politikaların sonucu Rusya, İran, ABD Suriye’den elini çekmiyor. Onlarla dost olunurken, Türkiye’ye karşı düşmanlık doğdu. Askerlerimiz şehit ediliyor, tanklarımız Kornet, Konkurs, SPG-9 ve Grad tanksavar füzeleriyle vuruluyor. Biz, kahraman askerlerimiz şehit olduğu zaman oradaki durumu öğreniyoruz. Ama, bir de görmediğimiz şeyler var. Askeri araçlarımıza yapılan saldırılar az değil. Bunların da Türkiye’ye ağır faturaları oluyor.

SURİYE ÜNİFORMALI  

Açıkça yazmak gerekirse Türkiye’nin bir gün Rusya, bir gün ABD ile birlikte hareket etmesi bize çok şey kaybettiriyor. Yetkililerimizin yaptığı sert açıklamalarla bir sonuç alınamadığı gibi ülkemizin aleyhine de bir durum doğuyor. Yeri gelince Suriye tarafından, “Topraklarımızı terk edin ” açıklaması yükseliyor.

Rusya, politikalarına aykırı gelişmeler yaşandığında Suriye’ye “Hadi vur” diyor. Ama aslında vuran da kendisi. Çünkü, Rus üniformasını çıkarmış, Suriye üniforması giymiş askerler var. Bu konuda, askeri makamlarımız önemli bilgilere sahip. Kapalı kapılar arkasında bu durum Rus yetkililerine de net bir biçimde ifade ediliyor. Bugün, Suriyeli generallerin, yüksek rütbeli subayların da önemli bir bölümünün Rus kadınlarla evli olduğunu da ekleyeyim.

7’si asker, 1’i sivil 8 şehidimiz olduğunda da, son olarak 5 şehit verdiğimizde de, yapılan açıklamalarda, “Misliyle karşılık verildiği” belirtildi ve karşı taraftan öldürülenlerle ilgili sayılar verildi. Sivil makamlar, karar verirken, açıklama yaparken mutlaka askeri kaynaklarla, kullanılacak dil konusunda da Dışişleri Bakanlığımızla irtibatlı olması çok yerinde olur. Ayrıca, ilgisi olmayan bakanların yaptığı açıklamalar da orada bulunan askerimizi zora sokuyor, politikamızı etkiliyor.

Başında da belirttim, bazı şeyleri yazmaya elimiz, konuşmaya dilimiz varmıyor. Çünkü içimiz sızlıyor. Biz ülkemizi, askerimizi seviyoruz.