196Sekiz" adlı YouTube kanalında Armağan Çağlayan'ın sunduğu "Zor Ama Sor" adlı programa konuk olan AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.

"BU AKIL ÇİP DE TAKAR, HER ŞEYİ YAPAR"

Armağan Çağlayan'ın, Çamlı'ya Covid-19 aşılarına çip yerleştirildiğinden endişe duyduğu yönündeki sözlerini hatırlatarak endişeniz devam ediyor mu? yönündeki sorusuna  Çamlı şu cevabı verdi:
* 100-150 yıldır dünyada tek kutuplu bir hal var, küresel bir mafya düzeni var. Kilometrelerce öteden senin arsanı alıyor, petrolünü alıyor, senin kaynağını yiyor ve seni de buna hizmet ettiriyor.

* İşte 'biz dünyanın jandarmasıyız' diyen akıl bu akıl. zihniyetin dünyaya hakim olduğunu düşünürsek bu mümkün. Biz şu anda Türkiye'deki idare ve irade bu akılla zaten bir münakaşa halinde.

* Onlar bizi istemiyor, biz de onlarla idare ediyoruz vaziyeti. Dolayısıyla bizim buradaki akıl, Türkiye'yi yöneten cumhurbaşkanı, başta Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı, bunlar bu şuurda, bu ferasette ve zaten karşı tarafın muhatapları.

* Bizim insanlarımız Türkiye'de artık aşı yapılabiliyor. Sağlık turizmi açısından belki dünyanın sayılı ülkelerinden bir tanesiyiz, dünyadan insanlar bize gelip tedavi oluyorlar. Bu halde bu komplo teorilerine fazla iltifat etmeden, aşıyı da yapmış bir millet olarak gelen aşının içerisinde onun muhtevasının muhteviyatını bilecek bir müktesebatımız olduğunu....

* Dolayısıyla bundan endişe duyulmamasını istiyor. Amma dediğim gibi haklılar, bu akıl her şeyi yapabilir. Çipte takar, insanları etkileyecek, kullanacak her şeyi yapabilirler. Çünkü bu aklın zihninin arkasında...

* Okuyoruz bunları, kutsal kitap diye dayandırdıkları yerlerde insanları öldürmenin bir ibadet gibi algılandığı, vaaz edildiği metinler var. Hatta dünyayı 600-700 bin nüfusa indirmek falan böyle bir acayip çılgınca hesaplar bile konuşuluyor.

"CİHAT NAMAZDAN DA ÖNEMLİDİR"

"Cihat bilmeyen çocuğa matematik öğretmenin faydası yok" sözleriyle ilgili ise Çamlı, şunları söyledi:

* Cihat kelimesi cehtten geliyor, bir mücadele etmek. Neyle mücadele edeceksin? Bu bizim kulluk vazifemizdir. Cihat namazdan da önemlidir. Bu ne demek, hayra motor, şerre fren olmak demek. Bunun kodlarını almak demek.

* Şimdi siz kimya öğreteceksiniz çocuğa, eğer cihat kavramını o çocuğa öğretmezseniz yani hayra motor olmayı, şerre fren olmayı... Nasıl olacak hayra motor, şerre fren? Bunun da üç usulü var. Bir tanesi eliyle 'Dur diyecek, bu kötülüğü yapma' ve iyilik yapacak. İkincisi, gücün yetmiyorsa bağıracaksın 'Dur yapma' diye. Yine yapamadın, gücün yetmedi bu sefer kalbinle buğz edeceksin.

* Bunu çocuğa öğretmezsen, bu çocuk ordinaryüs bir profesör olursa, yani ahlakı öğretmezsen ordinaryüs bir profesör bir kimyager dünyanın en önemli atom bombasını yapar. Ordinaryüs profosör bir matematikçi dünyanın en büyük hırsızı olabilir, bankaları soyar, bankaları batırır...

* Cihat deyince aklına, göbeğine kadar sakallı, karman çorman adamlar elinde keleş, boğaz kesen.... Yok kardeşim öyle bir şey. Niye ben kelimemi böyle emperyalizmin istediği cihat eşittir katil gibi... Böyle bir şey yok.

* Cihat kavramı, cihadın en uç noktası savaştır. Yani her şeyi yaptın, ettin yine adam sana saldırıyor kendini koruyacaksın. En uç noktası 15 Temmuzdur. En anlı, şanlı bir cihattır. Bu milletin bu asırda verdiği en son cihattır 15 Temmuz cihadı.

Camlı, kitabesine babası Ahmet Zeki Çamlı'nın adını eklediği tarihi I. Mahmud Çeşmesiyle ilgili ortaya çıkan tartışmalara ise şu cevabı verdi:

"ÇEŞMEYE EN MÜNASİP OLAN YER CAMİNİN KÖŞESİYDİ"

* Bu Ekrem'in (Ekrem İmamoğlu) filmleri gidip bu tip şeyleri karıştırıyor falan filan. Bir kere biz o çeşmeyi yıkıp ev yapmadık. Bizim orada zaten evimiz vardı, evimizin yanında küçük bir arsa vardı, bunu belediye 1960'lı yıllarda satışa çıkartmış, babamda gidip ihaleden almış.

* Bu arsanın arkasında bir çeşme kalıntısı vardı, çeşmede yoktu. Zaten bu ön tarafa bir yere taşınması gerekiyordu neyse babam aldı evi yaptı. Ondan sonra yıllarca babam bu çeşmeyi bir yere yapmak için uğraştı. Babam 85 yaşında vefat etti, ömrü vefa etmedi.

* Birincisi biz vakıf arazisine ev yapmadık, ikincisi çeşmeye en yakın münasip bir yer caminin köşesi. Şimdi bir binanın köşesine bu olmaz. Bir caminin köşesine çok da muhteşem bir çeşme yaptık. Kitabede babamın isminin yazılı olması, ben şimdi ne söylesem onlar inanmıyor.

"İSİM YAZILMA OLAYI HATTATIN YADA O İŞİN MİMARI DİYELİM ARKADAŞLARIN BİR EKSİĞİ"

* Kitabede kutucuklar 8-10 tane. O kutucuklar tahrip olmuş resimde. Zaten çeşme yok da, 100 sene önceki bir çekilmiş resimden biz kopyalayarak, 100 sene önceki resimde bile o bölümlerden iki, üç tanesi kırık. Ne olduğunu çıkartamadılar, ayet yazmıyor, hadis yazmıyor. Özel bir şey yazılmış o dönem, bulamamışlar.

* Yaparken o boş olan yerler boş kalmasın diye, en alttaki bir kutucuk boşta kalıyor o kutucuğa babamın ismini yazmışlar.  Ben onu oraya konduktan sonra gördüm o yazıları. Sonradan bir arkadaş dedi ki 'Burada babanın ismi yazıyor' Ben de oraya öyle bir şey yapmadım dedim.

* Biz de onu nasıl düzelteceğiz falan derken orada Ekrem'in bir tane adamı var Mahir diye bir çocuk bu tip işleri sever. Geldi orada işte Ahmet Hamdi Çamlı, vakıf arazisine ev yaptı falan. Ya kardeşim ben bu çeşmeyi yaptırmasam kimse bana bunu niye yaptırmadın diyemez. İsim yazılma olayı hattatın yada o işin mimarı diyelim arkadaşların bir eksiği.

"YÖK'ÜN TANIMADIĞI OKULDA OKUDUM"

Newport Üniversitesi’nde davranış bilimleri okuduğunu belirten Çamlı, "'Sıfır’ı bile benim ecdadımdan, yani İslam ülkelerinden aldılar' dediniz, bu düşüncenize rağmen neden üniversite eğitimi için batıyı tercih ettiniz” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Ben ilahiyat okudum. 28 Şubat sürecinde Türkiye başörtülü öğrencilerin okuması önünde engeller vardı. Bunlar burada birtakım üniversitelerin zuhur etmesine sebep oldu. Bu okul da onlardan bir tanesiydi. Hanımla beraber gittik. Bakırköy’de ve Kadıköy’de kampüsü vardı. Batı okulu değil. Newport deyince ismi batı gibi, Amerika’ymış gibi geliyor. Türkiye’de YÖK’ün bir tanımadığı bir okuldu ama ben de YÖK’ü tanımıyordum o zaman zaten. Dolayısıyla bir eğitimdi, diplomasını YÖK tanımadığı için geçerliliği yoktu. Batıya gitmedik velev ki gidilebilir. Batıya gidebilirdik ama gitmedik. Kızlar eğitim alamıyorlar, 'hiç olmazsa diploması tanınmasa bile eğitim alalım’ diyorlardı. Hanımla beraber gittik, kardeşim de geldi."

MECLİSTEKİ 'YELİZ' KAZASINI ANLATTI

“Yeliz kazası tam olarak nasıl gerçekleşti?” sorusunu da yanıtlayan Çamlı, mecliste yaşanan olayı şöyle anlattı:

*Mecliste kimin olduğu belli, 600 tane milletvekili var. Orada kaçak iş olur mu? Ama o süreçte anayasa değişikliği vardı, gergin bir ortamdı. Meclis başkanı isimleri okuyor ve milletvekillerini oy kullanmaya davet ediyor. İsimler bitince ‘Oyunu kullanmayan milletvekili var mı?’ diye anons etmek durumunda.

*HDP grubu bunu suistimal etti. HDP grubu ‘Var, Selahattin Demirtaş var içerde...’ dediler. Korsan gösteri yapmaya kalktılar. Bu benim ağırıma gitti. Ertesi gün yine isimler okunmaya başlanınca dedim ki, ‘Bunlar yine böyle bir şey yapacak, bu şeyi söndürmemiz lazım, ne yapalım? Amerikan terör örgütü PKK’nın ülkemizde katlettiği maruf isimlerden birkaç tanesini hemen orada not aldım.

*Onlar başlayınca (HDP’liler) 'Yasin Börü mezarda, Dolmabahçe şehitleri mezarda' gibi şeylerle onları bastırmış oldum.

*Yeliz ismiyle verilen fake hesap, oradaki resimlerden bir tanesi. Benim o korsana karşı yapmış olduğum olan resimlerden bir tanesi. Açıkta olan bir şey. Bunu ben çok yerde açıkladım. Çamuriyet düzeninde çamur atmak var, çamuru temizlemeye meyil yok.