TBMM Genel Kurulu’nda bütçe maratonu sürüyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Kurul'a katılarak bütçe konusunda bir konuşma gerçekleştirdi.

EL HAREKETİ GERGİNLİK YARATTI

Kılıçdaroğlu, AKP ve MHP’li milletvekillerine, “Tek göreviniz el kaldırmak ve indirmek” dedikten sonra, “Dolarla borçlandılarsa Amerika’daki enflasyon, avroyla borçlandılarsa Avrupa Birliği’ndeki enflasyonu da sırtımıza yıkıyorlar” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri sarf ederken sağ elini sol eline vurduğu hareketi, mecliste gerginlik yaşanmasına neden oldu.

Kılıçdaroğlu’nun konuşması AKP ve MHP sıralarından yükselen uğultular ve sataşmalarla bölündü. AKP ve MHP sıralarından sık sık, “‘Burada bayanlar var”, “Yaptığınız el hareketi nedeniyle özür dileyin” şeklinde sesler yükseldi. Uğultuların devam etmesi üzerine TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Bir dakika sessiz olur musunuz” diyerek AKP ve MHP’li milletvekillerini uyardı. Seslerin yükselmesi üzerine Şentop, “AKP ve MHP sıralarına “Siz konuşun o zaman ben gideyim” diye sitem etti.

AKP’lilerin “Görüntüleri izleyin” sözleri üzerine Şentop, "Ben buradan bir şey göremiyorum. Fakat iç tüzüğe göre nezih dille konuşulması öngörülüyor. Konuşmadan sonra izleyeceğim, değerlendireceğiz” dedi.

KONUŞMA ENGELLENMEYE ÇALIŞILDI

Kılıçdaroğlu’nun doların yükselmesini ve dolarla rüşvet alanları eleştirerek devam ettiği konuşması, uzun süre uğultularla bastırıldı.

AKP ve MHP sıralarından dakikalar boyunca sesler yükseldi, Kılıçdaroğlu’nun konuşması bölünmeye çalışıldı. Kılıçdaroğlu ise konuşmasına devam ederek konuşma süresini tamamladı. Kılıçdaroğlu konuşmasını tamamladıktan sonra "Arkadaşlar konuşmaya devam edebilirler" diyerek kürsüden alkışlar eşliğinde ayrıldı.

OTURUMA ARA VERİLDİ

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından söz alan AKP'li Mahir Ünal, "Sayın Genel Başkan bu meclisin bir itibarı kalmadı ifadesini kullandıysa da bu gazi meclisin itibarı yerindedir. Bir genel başkanın kürsüde genel ahlak kurallarına aykırı bir şekilde hareketi, iç tüzük 160'a göre kınama cezasını gerektiriyor. Ara vermenizi ve bunu değerlendirmenizi talep ediyoruz" dedi.

Şentop, "5 dakika birleşime ara veriyorum. Görüntüyü izleyeceğim, değerlendireceğiz. Grup başkanvekillerini davet ediyorum" diyerek oturuma ara verdi.



CHP GRUBUNDAN 'EL HAREKETİ' AÇIKLAMASI

Görüntülerin izlenmesinin ardından oturuma devam edildi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, tartışmalarla ilgili açıklama yaptı. Özgür Özel, şunları söyledi:

* Biraz önce sayın genel başkanımızın kürsüde yapmış olduğu bütçe görüşmeleri sırasında bir anda çok sayıda iktidar partisi milletvekilinin rahatsızlığı dile getirdiğini duyduk. İçeriye gidip görüntüleri birlikte izledik.

* Yaşanan olayda cümlenin, 'Dışarıdan alınan dünya kadar borç alındı, sırtımıza yüklendi’ şeklinde eliyle elini sırtına vurmak suretiyle anlamı kuvvetlendirici bir (hareket). Bunu sesle birlikte görüntüyü birlikte değerlendirdiğimzde gördük. Genel başkanımızın orada 'sırtımıza bu yükü yüklediniz' şeklinde sözleri vücut dilinin, hiçbir gruba ve meclise yönelik bir davranış olmadığı, hepimizin kürsü konuşmalarımızda kullandığı vücut dilinden bağımsız olmadığını ifade ederiz.

* Bu tip davranış ve hareketlerde durum değerlendirilirken, kişinin karakteriyle mütenasip olup olmadığına bakıldığında sayın genel başkanımızın hiçbir grubu veya meclis yönelik böyle bir davranışta bulunmayacağının, tüm grupların bilgisine sunarız.

Özgür Özel'in açıklaması üzerine mecliste uğultular yükselmeye devam etti.

Fotoğraf: Zekeriya ALBAYRAK / SÖZCÜ


"SAYIŞTAY’A MÜDAHALE EDEN KİM?"

Sosyal medya hesabından "Halkın sorunlarına çare olmayan bütçeye karşı buhrandan çıkış yollarını anlatıyorum" paylaşımı yapan Kılıçdaroğlu, bütçeyle ilgili konuşmasında şunları söyledi:

* Bütçe dediğiniz, benden önceki arkadaşlar da anlattı, Türkiye’nin temel yasalarından birisidir ve Anayasa’da özel düzenlemeler vardır. Bütçe yasaları parlamentoda görüşülürken, bütün milletvekillerinin sağlıklı ve tutarlı bilgiler edinmeleri gerekir. Sağlıklı ve tutarlı bilgiler gelmiyorsa o bütçe görüşmeleri, doğru görüşme değildir.

* Sayıştay raporları değiştiriliyorsa ve değişen Sayıştay raporları TBMM'ye geliyorsa, o zaman yürütme organının korktuğu bir şey vardır. Gerçeklerin görülmesini istemiyor.

* Görev kime düşüyor? Eğer Sayıştay, TBMM adına görev yapıyorsa, o zaman TBMM Başkanı’nın süratle bilgi alması ve bilgilendirmesi lazım.

* Rapor 100 küsur sayfalık. Ama elimize gelen 11 sayfalık bir rapor. Burada dünyanın yolsuzluğu var, burada hiçbir şey yok. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda soruldu bakana, ‘neden bilgi vermediniz’ diye. Bakan, 'biz bütün bilgileri verdik' dedi.

* Sayıştay’ın Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki temsilcisi söz istedi. Vermediler. Niçin? Denetlenen kurum eğer Sayıştay denetçisine bilgi vermiyorsa, yürütme organı TBMM’ye hesap vermiyor demektir.

* Sayıştay’a müdahale eden kim? Cevaplanmayan sorular var. Vermiyorlar cevap. Bunlar nasıl bakan. Geçen yıl, ‘Bunların günahı yok, bunlar devlet memuru’ demiştim. Alınmışlardı. Bu da kamu görevi. İkisinin de dokunulmazlığı aşağı yukarı aynı dokunulmazlık.

"KAÇARAK BU İŞ OLMAZ"

* Beni üzen nokta, TBMM'nin seçimle birisinin, kendi imzasıyla bütçeyi Meclise gönderen birisinin, gelip burada bütçeyi anlatmaması; yerine atadığı bir kişiyi görevlendirmesidir. Bu doğru değildir. Bu parlamentonun saygınlığına gölge düşürür.

* Eğer bu Anayasada bütçenin yapımıyla ilgili özel bir düzenleme yapıldıysa, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçeler ayrıca ve özel bir süreç içinde görüşülüyorsa o zaman bir kişi 'Benim bütçem bu' ve bütçesinin arkasında kapı gibi duracak. Durmuyor.

* Göndermiş memurlarını buraya, 'Siz bütçeyi anlatın' Allah aşkına gelip anlattılar. Ne anladınız? Pembe bir tablo. Türkiye'de hiçbir sorun yok. Çünkü öyle talimat almış.

* Yangında bile, ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla söndürmeye başladık’ diye cümle kuruyorlar. O yüzden bunların hiçbir suçu yok. Tek kişilik hükümette, parlamentoya bütçeyi sunacak kişi o, tek kişi. Kaçarak bu iş olmaz. Meclis’e gelmeyerek de olmaz. Bu, Meclis’in saygınlığına gölge düşürmek demektir.

* Milletvekillerinin soruları var. Zaten Meclis’te bir şey bırakmadınız. ‘Meclis’in itibarı.’ Ne itibarı? 27. dönem bitmeden, 27 bin 323 soruya bakanlar cevap vermedi. Bu beyefendiler cevap vermiyor. Bu ne demektir? Eğer bir bakan, milletvekillerinin sorularına cevap vermiyorsa ‘Meclis bizim için sıradan bir kurumdur’ demektir.

* Sayın başkana da söylüyorum. Sizin sahip çıkmanız lazım. Soru başka bir şey cevap başka bir şey. Sayın başkan, o zaman cevabı da göndereceksin. Anayasa ne diyor? ‘15 gün içinde cevap verilir.’ Bu ne demektir? ‘Ne demek Anayasa.’ Bir kişi karar verir, Türkiye'de her şey olur. Türkiye'de geldiğimiz nokta budur. 600 kişi, toplumun nezdinde itibarsızlaştırılan kişi olarak algılanıyor şu an.

* Milletvekillerini sorularına dahi cevap verilmezse, Sayıştay raporlarına dahi cevap vermezse o zaman o parlamento, yürütmenin vesayeti altındadır. Gerçek mi, evet gerçek.

* Bir kişi dahi cesaretle ‘benim görüşüm şudur’ diyemiyor. Milletvekilleri de vesayet altına alınıyor demektir. Ben gerçekleri söylüyorum. Enflasyonu, hükümeti eleştirdiniz mi? Kimse kusura bakmasın.



"EKONOMİK SOSYAL KONSEY TOPLANSAYDI NE OLURDU?"

* Ben ve grubum ülkesini seven milletvekilleri olarak 2018’in Ağustosu'ndan ‘yanlış gidiyor, ekonomik kriz gelecek’ diyoruz. Kriz geldi önlem alın dedik. Her eleştiriye öneri getirdik. Yaparsınız, yapmazsınız ama sorumlu bir muhalefet anlayışı ile bunu yaptık. Bir sorunu çözmek için muhatapları ile oturup konuşmanız gerekiyor. Bunun yolu, yöntemi nedir?

* Anayasada yazıyor; Ekonomik Sosyal Konsey. Toplandı mı? Toplanmadı. Ekonomik sosyal konsey toplansaydı ne olurdu? En çiftçinin temsilcisinden çiftçinin sorununu, esnafın temsilcisinden esnafın derdini, sanayicinin derdini öğrenirdin. Sosyal Konseyin Karşısına dinleyin derdim.

"BİR KİŞİ ‘HER ŞEYİ BEN BİLİRİM’ DİYORSA, DÜNYANIN EN CAHİL ADAMIDIR"

* Dilimizde tüy bitti. Yok. Her şeyi ben bilirim. Kimse kusura bakmasın ama bir kişi ‘her şeyi ben bilirim’ diyorsa, dünyanın en cahil adamıdır. Anayasal kurumu çalıştırmıyorsunuz.

* Bir soru, Ekonomik Sosyal Konsey, 5 Şubat 2009’da toplandı. Hiç sordunuz mu? ‘Niye toplamıyorsunuz?’ Soramazsınız. Örgütler konuşamıyorlar. Baskı var üzerlerinde. E siz konuşun. ‘Biz konuşursak mahvederler.’ Arzu eden varsa, AK Partili, ben o kişiyle de görüştürürüm onu…

* Bu bütçe kimin sorununu çözüyor? Bir Allah’ın kulu çıksın ‘şu sorunu çözüyor’ desin. Gübre fiyatlarından haberi var mı? Kendilerini kapatmışlar saraya, herkes birbirinin kuyusunu kazıyor aynı zamanda. Devlet kendi çiftçisiyle rekabet eder mi?

FAİZ ÇIKIŞI

* Efuliyi içip keyiflerine bakıyorlar. Allah’ın izniyle iktidar olacağız. Birinci haftada çiftçilerin aldıkları faizleri sıfırlayacağız. Yüreğiniz yetiyor mu? Yetmez, talimat gelmesi lazım.

* Aylık enflasyon yüzde 3,5. Herhangi bir bakkala gidin bakkal desin ki ‘TÜİK’in söylediği doğrudur’ vallahi siyaseti bırakacağım. Dünyadan haberiniz yok. Ekmeğe gelen zam bile fazla. Gübreye gelen zammı, ilaca zam geldiğini biliyor musunuz? Sanayi ve yatırımcının derdini biliyor musunuz? Bilmezler.

* AK Parti’nin milletvekillerine soru olarak soruyorum. Piyasada istikrarı sağlamak için görevlendirilen kurumun adı nedir? Merkez Bankası. Ne yaptılar. İğdiş ettiler. Fiyat İstikrar Komitesi kuruyor. Parlamentonun vermiş olduğu yetkiyi, kendi kurduğu kuruma verdi. Güzel. Haydi diyelim. Fiyat İstikrar Komitesi kaç kez toplandı? Hiç toplanmadı. Bu devlet nasıl yönetiliyor. Bunu söylüyoruz üzülüyorsunuz, üzülmeyin, gerçekler acıdır.

* Esnafın hangi derdini çözüyor. Çözüyorsa, anlat bakalım Allah aşkına. Anlatamazlar. Esnaf sattığı malın yenisini alamıyor. 1 liraya sattığı 2 lira oluyor. Bana inanmıyorsanız, üç harfli mağazalar var, gidin sorun. Şu beyefendiler ülkeyi öyle hale getirdiler ki. Artık etiket değiştiren elemanlar istihdam ediliyor.



"KİME SATTIN 128 MİLYAR DOLARI?"

* Merkez Bankasını o hale getirdiler ki 128 milyar dolar buharlaştı. Alıyorsunuz 128 milyar doları. Bir protokol yapıyorlar. Damada teslim ediyorlar. Damat ile kayınpeder ne yaptı, 128 milyar doları? Kime sattılar? Biliyor musunuz? Bilemezsiniz, söylemezler. Sizin sormanız lazım. Nereye gitti 128 milyar dolar? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını sormak benim de görevim sizin de göreviniz. 6-6 buçuk liradan sattılar. Şimdi oldu 14 lira. Kime sattılar biliyor musunuz? Bilemezsiniz. Sizin sormanız lazım değerli arkadaşlar. Kime sattın 128 milyar doları?

* Birisi de ‘tarihte 128 milyar dolar olmadı’ diyor. Bu kadar habersiz. Bundan ne beklenir Allah aşkına.
* Bu iktidar, tek kişilik hükümet. Bu hükümet saygınlığı olmayan bir kişilik hükümet. Şu soruyu sordunuz mu kendinize. ‘Arkadaş, ben kendi vatandaşımdan niye dolarla borçlanıyorum? Ben kendi vatandaşımdan niye Euro ile borçlanıyorum. Bu memleketin Türk lirası yok mu? E, hani siz milliydiniz? Bunlar milli değil.

* Kendi parasına değil de yabancı paraya güvenen birisi. Kitabını yazmışlar. Türk lirası nasıl pul edilir. Kitap bu.

* Bankalardaki tasarruf mevduatının kaçı dolar bilen var mı? Yüzde 63. Ne demektir bu? Bana söyler misiniz? Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kendi ülkesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nde vatandaş güvenmiyor, topladığı parayı dolar olarak, Euro olarak bankalarda tutuyor. Mevduatın yüzde 63’ü. Kaçınız haberi var? Değişecekmiş öyle diyor. Daha da artacak göreceksin.

* 10 Aralık 2020’de dönemin bakanı dedi ki, ‘2021 yılında döviz cinsi iç borcu azaltacağız’ dedi. Azalmadı. Ocak ile temmuz arası; 2 milyar 900 milyon Euro borçlandılar. Kendi vatandaşımıza. 2,5 milyar dolar borçlandılar. 130 bin 200 kilo altın borçlandılar kendi vatandaşımıza. Türk lirası ile borçlansalar kimse para vermeyecek. Bu ne demektir? Güvensizlik değildir.

* Vatandaş güvenmiyor; topladığı parayı dolar olarak tutuyor. Krediyi alıyor, gidip dolar alıp bankaya yatırıyor. Çünkü önünü görmüyor.

"BÜTÜN FAİZCİLERİN UMUDU ERDOĞAN'DIR"

* Türk lirasını bu hale nasıl getiriyorlar? En azından siz soramıyorsanız, kapalı kapılar ardında sorun. ‘Böyle rezalet yaşanmaz’ deyin.

* Tek kişilik hükümet, bir devlet bir kişinin iki dudağı arasına teslim edilmez. Bu insanların töresinde, hukukunda devlet bir kişiye teslim edilmemiştir. Tek kişiye teslim ettik.

* Buradakiler hükümet değildir. Kabine diyorlar. Ne kabinesi? Erdoğan diyor ki ‘hiçbir zaman faizci olmadım.’ Bütün faizcilerin, bütün tefecilerin tek umudu Erdoğan’dır. Güvencesi de umudu da Erdoğan’dır. Bu yıl 180 milyar lira olan faiz ödemesi, bu bütçede kaç oluyor, 240 milyar lira oluyor. Hani siz faize karşıydınız? Hiç sormuyor musun? ‘Sen faiz inecek diyorsun, 240 milyar lira oluyor.’

* Bu bütçe imzalanıp Meclis’e geldiği andan itibaren bütün rakamları değişti. AK Parti döneminde Londra’daki tefecilere 193 milyar dolar faiz ödedi.

"GELİYOR GELMEKTE OLAN"

* (AKP sıralarından gelen ‘aday mısın’ sorularına) Benim adaylığım niye seni bu kadar ilgilendiriyor? Geliyor gelmekte olan.

"NASIL BİR MİDENİZ VAR?"

* ‘Faiz düştü’ diye gaz veriyorlar. Tam tersine. Aldığımız senetler vardı, tamamen yükseldi. Ekonomi nereye gidiyor diye bakmıyor musunuz?

* Allah’ın izniyle esnafın da aldıkları bütün kredilerin faizini sildireceğiz. Şimdi, bu bütçe ne bütçesi? Çiftçi, esnaf, sanayici, turizmciyi, serbest meslek erbabı sorunun çözmüyor. Vatandaş güvenmiyor.

* Şimdi kapı kapı geziyorsun. Düne kadar havuz medyasının ‘şerefsiz’ diye tanımladığı prens veliahtı ‘yaramıza merhem olabilir mi? Düne kadar ‘darbe girişimini destekleyen’ dediğiniz kişilerle kucaklaştınız.

* Merak ediyorum, nasıl bir mide var? Nasıl bir anlayış var ya? Nasıl olur böyle şey?

“NİYE GİDİYORUZ ORAYA?”

* Şimdi beyefendi Katar’a gitmiş. Katar Dışişleri Bakanı, ‘Ekonomik gidişat nedeniyle Türkiye’de ortaya çıkacak fırsatları değerlendiriyoruz.’ Niye gidiyoruz oraya? ‘Ya bizde mallar çok ucuz. Gel, neyim varsa sana vereceğim. Yeter ki beni kurtar.’ Ya Türkiye?

“TÜRKİYE’Yİ FAKİRLEŞTİREN BİR BÜTÇE”

* Bu bütçe milletin alın terini sömüren bir bütçedir. Bu bütçe fakirden alıp zengine veren bir bütçedir. Bu bütçe çiftçinin alınterini sömüren bir bütçedir. Bu bütçe Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni fakirleştiren bütçedir. Bu bütçe Cumhuriyet tarihinin en büyük kaynak transferini, fakirden alıp zengine veren bir bütçedir. O nedenle bu bütçe, açık ve net söylüyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yapılmış bir kumpas bütçesidir.

* Çiftçi, emekli ve esnaf faydalanmıyor. Çiftçinin traktörünü haczediyorlar ama Ziraat Bankası'ndan 750 milyon dolar alıp, 'gazeteleri satın al, televizyonları satın al' dedikleri adam parayı ödemeyince önünde esas duruşta duruyorlar.

* Kimseyi tehdit etmem. Şunu söylüyorum; kim yasa dışı bir imza atarsa, kim yolsuzluk yaparsa onların hiçbirini devlette tutmayacağım. Hırsızlık yapanı, yolsuzluk yapanı tutmayacağım.

* TBMM’yi de kirlilikten arındıracağım. Siyasi Ahlak Kanunu çıkaracağım. Şimdi söyleyeyim. Sizin İçişleri Bakanı’nız çıktı, devletin televizyonuna ‘bir siyasetçi 10 bin dolar alıyor’ dedi. Kim olduğunu biliyorsunuz, ben de biliyorum. Yukarıdaki arkadaş ‘niye aldın’ diye niye sormuyor? Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Bu kadar açık ve net. Gelecek buraya soracağız. O kişi kim?

*Bu bütçe fakirden, fukaradan, garipten parayı toplayıp bir avuç tefeciye, Londra'daki tefecilere, dolar baronlarına ve uyuşturucu baronlarına hizmet eden bir bütçe. Asla kabul etmiyoruz.

"DOLARLA İHALE YAPILIR MI?"

* Bu bütçeden kim götürüyor? Dolardan ihale alanlar. Arkadaşlar, eve gittiğinizde çocuğunuza sorun, ‘bir ihale dolarla verilir mi’ diye sorun.

* Niye dolarla ihale yapıyorsunuz? 7 liradan 14 liraya çıkıyor. Kim kazandı? Dolarla ihale alan kazandı. Para, fakir fukara ve ‘Beşli Çete’ye gidiyor. Bunu Allah aşkına sizin vicdanınız kabul ediyor mu? Haydi dolarla ihale aldın.

* Kim ödeyecek, 83 milyon ödeyecek. Bunu sizin vicdanınız kabul ediyor mu? Dolarla ihale aldın eyvallah, güvenceyi de dolarla veriyorsunuz. İnsaf.

* (AKP'li vekile) Belediyeleri öğrenmek istiyorsun, İçişleri Bakanı'nın el koyduğu 25 yolsuzluk dosyasını sor.

* Ayrıca ne yaptılar biliyor musunuz? Euro ile borçlandıysanız Avrupa'daki enflasyonu sırtınıza yüklüyorlar. Bu millet, ABD'deki enflasyonu neden çeksin?

* (AKP'li vekillere) ABD'deki enflasyonun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yüklenmesinden rahatsız olduysanız, bundan memnun olduk.

* Bu bütçede toplayacağımız vergiler 1 trilyon 258 milyar. 2 trilyon dış borçta artış var. Kime vereceğiz? Londra’daki tefecilere, burada dolarla ihale alanlara. Garip gurebadan alınan paranın bir avuç tefeciye gitmesi demektir. Bunların yatacak yeri yoktur.

* Dolarla borçlandıysanız Amerika’daki enflasyonu, avroyla borçlandıysanız Avrupa’daki enflasyonu sırtımıza yıkarlar. Bu millet Avrupa’daki enflasyonu niye çeksin? Bu doların yükselmesi kime yarıyor? Dolarla rüşvet alanlar, 10 bin dolar rüşvet alanlar. Rüşvet alan kişiler, büyükelçi olarak atandı. Haksızlık yapandan rüşvet alandan büyükelçi olur mu?

“BU PARALEL YAPININ DEĞİŞMESİ LAZIM”

* Bürokraside de güveni sıfırladılar. Devlette liyakati bitirdiler. Devletin en önemli kurumlarını kapattılar. Devlette paralel bir yapı oluşturdular. Siz paralel yapıdan şikayet ediyordunuz değil mi? Bir Dışişleri Bakanı var, bir de Saray’da Dışişleri Bakanı var. Bir Merkez Bankası’nın görevi var, bir de Saray’da bir başka kurumun görevi var. Bir YÖK Başkanı var, bir de Saray’da YÖK başkanı var. Bir Dışişleri Bakanlığı’nın Sözcüsü var, bir de Saray’da Dışişleri Bakanlığı’nın Sözcüsü var. Bu paralel yapı Türkiye’yi aydınlığa çıkarmaz. Bu paralel yapının değişmesi lazım.

“GİDİN İSTANBUL’U, ANADOLU’YU GEZİN”

* Uyuşturucu baronlarına destek çıktılar. Avrupa Uyuşturucu Raporu’ndan okuyorum: ‘Türkiye, aşırı doz uyuşturucu nedeniyle 30 yaş altı ölümlerin en yüksek olduğu ülkedir.’ Dünyadan haberiniz yok. Erdoğan ne diyordu, ‘Tebdili kıyafet yapıp gezecekler.’ Ya Allah aşkına tebdili kıyafet yapın, gidin şu İstanbul’u bir gezin, Anadolu’yu bir gezin ya.

* Uyuşturucu belasının hangi noktalara geldiğini gidin görün. Annelerle buluşturayım ben sizi. Siz gitmediniz, görmediniz, oturmadınız, konuşmadınız. Bir annenin en büyük korkusu ne biliyor musunuz? Bir annenin en büyük korkusu, ‘Akşam evladım eve geldiğinde cep telefonu yanında mı, değil mi? Sattı mı, satmadı mı?’ Bunların hepsini araştırıyorum.

“DOSTLARIMIZLA BERABER YAPACAĞIZ”

* Siz yapamazsınız, (eliyle bakanları göstererek) bunlar hele hiç yapamazlar, sırtlarını baronlara dayamışlar. Ama biz yaparız. Allah’ın izniyle yapacağız göreceksiniz. Türkiye’yi bu badireden çekip çıkaracağız tereyağından kıl çeker gibi. Bunu dostlarımızla beraber yapacağız.

“TÜRKİYE’Yİ UYUŞTURUCU BATAKLIĞINA SÜRÜKLERSİNİZ”

* Zindaşti’yi kim çıkardı? Kilolarca, tonlarca kokain yakalanıyor, savcı cesaret edip soruşturma açamıyor ya. (AKP’lilerden gelen, ‘nerede yakalandı?’ sorusu üzerine) Haberiniz yok mu? (Kendi grubuna seslenerek) Allah aşkına öğretmediniz mi? Söylemediniz mi?

* Arkadaş sen Kocaeli Dilovası’nı bilmiyor musun? Mersin Limanı’nı bilmiyor musun sen? ‘Uyuşturucu gelmedi’ diyor, Ya arkadaş, konteyner numaraları bile yayınladı ya… Dünyadan bu kadar habersiz misin sen? Bu desteği verdiğiniz sürece Türkiye’yi uyuşturucu bataklığına sürüklersiniz.

“SİZLER VATANDAŞLA KONUŞAMAZSINIZ”

* (İktidarın hukuk politikalarını eleştirerek) AİHM kararlarını uygulamayanlar terfi etti, sözüm söz tamamını temizleyeceğim. Bu memlekete adalet ya gelecek, ya gelecek. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını sonuna kadar savunacağız. (AKP sıralarına) Sizler savunamazsınız, sizler milletin arasına giremezsiniz. Sizler vatandaşla konuşmazsınız. O nedenle size, ‘Tebdili kıyafet yapın’ diyorlar. Ne tebdili kıyafeti ya? Bir tek Yargıtay kararının altında imzası olmayan sözde Yargıtay üyesinin Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak atanmasını Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şanıyla, şerefiyle bağdaştıramıyorum.

“YARGITAY’IN TARİHİNE KARA BİR LEKE BIRAKTINIZ”

* Buna oy veren üyelere de sesleniyorum: Yargıtay’ın tarihine kara bir leke bıraktınız. Talimat aldılar Saray’dan, gereğini yaptılar. Yargı talimatla çalışırsa, orada adalet olmaz. Siz bekliyorsunuz; Katarlılar buraya gelecek, efendim veliaht prens buraya gelecek… ASELSAN’ı mı satacaksınız? ROKETSAN’ı mı satacaksınız? Sattırmayacağız! Tank Palet’i sattınız değil mi Katarlılara? Nerede bu tank? Ethem Sancak’a mı güvendiniz? Ethem Sancak mı tank yapacaktı?

"BU KİŞİNİN UÇAĞINA İÇİŞLERİ BAKANI DA BİNDİ"

* Adaleti de bitirdiler. Bir adamın önce mal varlığına el koyuyorsunuz, arkasından adamı serbest bırakıyorsunuz, arkasından tedbiri kaldırıyorsunuz, ardından yurt dışına çıkış yasağını kaldırıyorsunuz, adam çıkıp gidiyor. Önemli olan şu: Bu kişinin uçağına İçişleri Bakanı da bindi.

* Tezkereyi de konuşuruz. Ya senin Genel Başkan’ın 33 askerimiz şehit olduğu zaman hesabını sordu mu? Yalvardı yakardı Putin’e.

* Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bekletiliyor. Sizin vicdanınız sızlamadı mı? Ben rahatsız oldum, siz olmadınız mı? Bunları göndereceğiz. Gideceklerini bunlar da çok iyi biliyor.

“GİDECEKLERİNİ BUNLAR DA ÇOK İYİ BİLİYOR”

* Esnafla, çiftçiyle, emekliyle, sanayiciyle, kadınıyla, yaşlısıyla, genciyle garibiyle, birlikte bunları göndereceğiz.

* Sandığı getirmiyorlar. Getiremezler efendim. (AKP sıralarından gelen, ‘Aday mısın?’ sorusu üzerine) Patlama patlama. Gideceklerini bunlar da çok iyi biliyor. Ne bağırıyorsunuz? Geleceksin burada (kürsüde) konuşacaksın! Bunlar gideceklerini gayet iyi biliyorlar.

* Niye bağırıyorsunuz. Eve gidince akıl bali çocuğunuza sorun. Allah aşkına. Geleceksiniz buradan konuşacaksın. Bunlar ne ettiklerini gayet iyi biliyorlar. Neden diyeceksiniz. Antalya dış hatlar terminalinin ihalesini yapıyorlar. Niye şimdi yapıyorsunuz? O terminalin ihalesini alanın burnundan fitil fitil getireceğiz.

* Siz tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyamazsınız. Siz tefecilerin yanındasınız. Bu kardeşiniz fakirin fukaranın, apartman görevlisinin işsizin yanında. Bu bütçe kabul edilsin, ne olacağını göreceksiniz.

"ARKADAŞLAR YELİZ KONUŞUYOR"

Kılıçdaroğlu, konuşması sırasında sözünü kesen AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı'ya "Arkadaşlar Yeliz konuşuyor" şeklinde yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının tamamlanmasının ardından Çamlı, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’tan söz istedi.

Çamlı, “Şahsıma dönük bir sataşma yapmıştır söz hakkı istiyorum” dedi. Şentop ise “Değerlendirelim, metine bakalım. Şimdi çıkarttıracağım” yanıtını verdi.

"SAYIŞTAY RAPORLARINI DEĞİŞTİRME SÖZ KONUSU DEĞİL"

Görüşmelerin devamında Şentop, Kılıçdaroğlu'nun Sayıştay raporları ve soru önergesi eleştirilerine yanıt verdi. Şentop, şunları söyledi:

* Sayıştay raporları Meclise Sayıştay Başkanlığı imzasıyla geliyor. Değiştirme söz konusu değil. İkincisi soru önergelerine bakanlar cevap vermiyor deniyor. Cevaplanmayan soru sayısı 18 bin 791.

* Şüphesiz soru önergelerinin hepsinin cevaplanması arzu edilir. Cevaplandırılma oranı, yüzde 64,44'tür. 27'inci dönemde gerek 26, gerek 24'üncü döneme göre cevaplandırma oranı yüksek. Ayrıca soruların cevabı ile ilgili Anayasa ve İç tüzük TBMM Başkanı'na bir görev vermiyor.

AHMET HAMDİ ÇAMLI KÜRSÜYE ÇIKTI

Oturumun ilerleyen kısmında Ahmet Hamdi Çamlı kürsüye çıktı. Çamlı, “Cahiliye dönemi Arapları, kendileri elleriyle putlar yapardı. Canları sıkıldığında o putları yerdiler. Bizim CHP’li arkadaşlar da bir put yaptılar. Canları daraldı mı o puta sarılıyorlar” ifadelerini kullandı.

Çamlı, Kılıçdaroğlu'na “Araplar, Katarlılar sınava girmeden üniversiteye girecek” açıklamasıyla ilgili soru sorduğunu belirtti.

‘Yeliz’ tartışmalarına da değinen Çamlı, “Onunla ilgili yüzlerce açıklama yaptım. Ama olmaz ki...” ifadelerini kullandı.

“MİLYONLARCA FAKİR FUKARA HALKIN ÇOCUKLARININ KANINA GİRDİN”

Çamlı, konuşmasının devamında Kılıçdaroğlu’na, “Politika için TÜİK’in önüne gidip öyle numaradan, milyonlarca fakir fukara halkın çocuklarının kanına girdin" diye seslendi.