Yükseköğretim Kurulu (YÖK)...

Somut durum: 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası Milli Güvenlik Konseyi tarafından hazırlanarak 6 Kasım 1981’de yayımlanan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile kuruldu. Türkiye’deki tüm yükseköğretim kurumlarını çatısı altında toplayan YÖK, bugün itibarıyla 8 milyona yakın öğrenci, 168 bini aşkın öğretim elemanı, 129’u devlet, 73’ü vakıf üniversitesi ve 5’i vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere 207 yükseköğretim kurumu ile oldukça geniş bir kesim için çalışmalar ve koordinasyon görevi yürütüyor.

Açıklama: Adalet Bakanı Abdulhamit Gül yeni anayasa tartışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Gül, darbe anayasalarının tortularını ortadan kaldıracaklarını belirterek şunları kaydetti:  “Bu ülkede darbe anayasalarının tortularını milletimizle ortadan kaldıracağız. Yeni ve sivil bir anayasayı milletimizle yapacağız. Sivil anayasayı, yeni anayasayı tüm ruhuyla hep birlikte inşa edeceğiz. El birliğiyle 83 milyonun ‘Evet bu benim anayasam, ben burada kendimi görüyorum’ dediği bir yapıyı beraber kuracağız. Reformdan rahatsız olanlar nerede olursa olsun onları rahatsız etmeye devam edeceğiz. Türkiye’de ekmeği daha da büyüteceğiz, özgürlüğü daha da genişleteceğiz. Bunu da Cumhurbaşkanımız’ın liderliğinde AK Parti yapacak.”

Çözüm: O zaman... Yeni ve ‘sivil’ anayasa, darbe anayasasından arındırılmış bir yol haritası için iktidara şunu öneriyorum: Yeni anayasada darbe ürünü YÖK’ü kaldırın! Çünkü... Boğaziçi Üniversitesi sorunu böylece ortadan kalkar!

Beyannameler yalan oldu!




Tespit 1: AKP’nin 3 Kasım 2002 genel seçimleri beyannamesinden okuyalım: Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), üniversiteler arasında koordinasyon sağlayan, standartlar belirleyen bir yapıya kavuşturulacak; üniversiteler idari ve akademik özerkliği olan, öğretim elemanları ve öğrencilerin serbestçe bilimsel faaliyette bulunduğu, araştırma ve öğretim kurumları düzeyine çıkarılacaktır.

Tespit 2: AKP’nin 2007 seçim beyannamesi: Üniversitelerimizdeki nitelik ve kaynak sorununun çözümü, ancak katılımcı, hesap verebilir, özerk, sorumlu ve şeffaf bir yönetim anlayışıyla mümkündür. Üniversiteler, bilimsel olarak özgür, idari olarak özerk ve finansal olarak mali kaynak üretebilen yapılara sahip olmalıdır.

Tespit 3: AKP’nin 2011 seçim beyannamesi: 2011 seçimlerinden sonra hazırlanacak yeni Anayasa ile birlikte YÖK’ün yapısı da yeniden düzenlenecektir. YÖK, üniversiteler arasında koordinasyon sağlayan, denetleyen ve belli alanlarda akreditasyon sağlayan bir kurum haline dönüştürülecektir.

Tespit 4: AKP’nin 2018 seçim beyannamesi: Üniversite yönetiminin özerklik ve hesap verebilirlik temelinde yeniden örgütlenmesini sağlayan reformcu bir anlayışla yeni bir “Yükseköğretim Çerçeve Yasası” hazırlayacağız Üniversiteleri, öğretim üyesi yetiştirme ve araştırma altyapılarını dikkate alarak kategorilere ayıracağız. Kategoriler, özerklik düzeyleri bakımından farklılaşacak ve bu düzeylerin üniversitelerin ihtisaslaşma

Peki ne oldu? Bugüne kadar AKP iktidarı 12 Eylül ürünü YÖK’le neden hesaplaşmadı?

Tantan’a kulak verin


Dün... İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan, Cumhuriyet muhabiri Zeynep Çam’a anlamlı bir demeç verdi. Bakın Tantan, Boğaziçi için ne dedi:

- Gösteri ve toplantı amacıyla gerçekleşen yürüyüşlerin kamu düzenini bozmadığı takdirde kolluk güçlerinin o eylemi engellemek yerine dışarıdan müdahale etmeye çalışan gruplardan koruması gerekir. Unutulmasın ki; toplumsal hareketler, başka güçlerin kontrolüne bırakılmayacak kadar önemli bir husustur.

- Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin söylemleri, davranışları, istekleri ve talepleri kamu düzeni ve üniversite disiplinin bozmayacak niteliktedir. Öğrenci hareketlerinin dikkate alınması ve ülkemizin içerisinde bulunduğu uluslararası tehditler bakımından bu tip hareketlerin uzaması yarardan çok zarar vereceği bilinen bir gerçek.

- Geçmişteki öğrenci ve işçi hareketlerine bakıldığında uygulanan şiddet, baskı ve yıldırıma politikaları hem gençler hem işçiler hem de Türkiye açısından çok şey kaybettirdi.

SONUÇ:  Sadettin Tantan’ın şu uyarısının altını çizelim: Unutulmasın ki; toplumsal hareketler, başka güçlerin kontrolüne bırakılmayacak kadar önemli bir husustur.