Tarih 11 Kasım 2018...

“Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş’ın bir ziyareti ile ilgili bazı medya mecralarında gerçeklerle bağdaşmayan haber ve yorumlar yapıldığı görülmektedir. Söz konusu ziyaret 9 Kasım 2018 tarihinde, saat 14:30 sularında ve tamamen insani duygularla yapılan bir hasta ziyaretidir...”

10 Kasım 2018’de, Erbaş’ın, Atatürk ve Cumhuriyet’le hesaplaşması hiç bitmeyen Kadir Mısıroğlu ziyaretinin fotoğrafı basına yansıyınca Diyanet bu açıklamayı yapmıştı.

Ancak... O günlerde bu açıklamadan tatmin olmayan bir isim daha vardı. Diyanet İşleri Başkanı (DİB) Ali Erbaş’la ilgili tartışmalar sürerken üç yıl öncesinde arşime aldığım bir konuşmayı gözden geçirdim.

MHP lideri Devlet Bahçeli, 13 Kasım 2018 yılında, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Erbaş hakkında dikkat çeken ifadeler kullanmıştı.

“... Fesli provokatörü, meczubu ziyaret için bula bula 9 Kasım’ı mı buldun? Yılın diğer tarihleri torbaya mı girdi? 10 Kasım’dan bir gün önce mi hasta ziyaretini hatırına getirdin? Mustafa Kemal’e inançlarımıza uymayan şekilde saldıran şahsı 10 Kasım’ın arifesinde ziyaret etmek nasıl bir aklın mahsulüdür? ‘10 Kasım saat 9’u 5 geçe kenefe gidin’ diyen, Yunan galibiyetine özlem çeken bir çukur şahsiyete geçmiş olsun demek bunu da milletimize kafa tutar gibi uluorta yapmak, fesli münafığı manen onaylamak, yanında olmak, arka çıkmak değil midir? Ne istiyorsunuz cumhuriyetten?”

Kritik soruyu Bahçeli sormuştu: “Ne istiyorsunuz cumhuriyetten?”

Bitmedi...

‘Zalim ve kafir’ provokasyonu


Ayasofya’da, 28 Mayıs 2021 tarihli programda eski imam Mustafa Demirkan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dinlediği sırada “Ayasofya gibi mabetler, mabet olarak kalması için inşa edildi. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze haline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kafir kim olabilir? Yarabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma” ifadelerini kullandı.

İktidarın ortağı Bahçeli yine isyan etti ve 1 Haziran’da şu cümleleri kurdu: “... Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e tahammülsüzlük, lamı cimi yok Türkiye Cumhuriyeti’ne tahammülsüzlüktür. Suyu bulandıran, ortamı kızıştıran, bunu da Müslüman kisvesi altında yapan kişilerin Türkiye’nin huzuruyla oynamaları provokasyondur. Bunlar iyi araştırılmalıdır, maksatları derinlemesine tahlil edilmelidir. Gizli FETÖ’cü olup olmadıkları mutlaka incelenmelidir.”

Bahçeli’nin sorularına yanıt alınamadı? Ki bu sorulara yanıt vermesi gereken adres de Erdoğan’dı!

Devam edelim...

Tarihsel birliktelik


Dün, Tayyip Erdoğan, Ali Babacan ve Temel Karamollaoğlu’nun partilerinin tarihsel anlamda birlikte olduğunu anlattım. Babacan’ın “Ulusalcı-laik” kesimden “azgın azınlık” diye bahsetmesi ve ‘uyarması’ bu birlikteliğin sözde Erdoğan karşıtı çizginin DEVA Partisi’nde vücut bulmasında başka bir şey değil. Eklemeden olmaz: Ali Erbaş’la Ali Babacan’ın tarihsel birlikteliğini de unutmamak gerekiyor!

70 yıl öncesine dönelim.

Ali Erbaş


9 Nisan 1948... İslami eğilimli Yeni Sabah Gazetesi yardımlarla ilgili şöyle diyor: “... Rusya ve peykleri (uyduları) Amerikan hükümetinin yardım ve irtikrazının Amerikan ticari emperyalizmini gizleyecek bir vasıta olduğuna inandıklarını itiraf ediyorlar. Bu korkuların asılsız bir hayalden ibaret olduğu aşikardır.”

6 Şubat 1948... İslamcı Büyük Doğu Dergisi yardımların az olmasından dolayı hayal kırıklığına uğramış: “... Sonra... Evet, sonrası var... Sebep sadece Amerika tarafından atlatılmış olmaktan ibaret değildir. Bizim de kendisiyle ülfet (kaynaşma) ve münasebetlerimizde, onu (ABD) böyle bir yardımdan vazgeçirtecek acaba ne gibi menfi tesirler olmuştur?”

Bitmedi...

İlim Yayma Cemiyeti... 1951 yılında kuruldu...  Cemiyetin 1953 yılında yayımladığı iki numaralı tercüme eserin adı Şair Stephen Vincent Benet’in AMERİKA isimli kitabıydı... Ne dedi Ali Erbaş 6 Eylül’de: “Hani ‘inanç sokakta olmasın, mahallede olmasın, insanın içinde olsun’ diye bir anlayış var ya. ‘İnanç işte insan ile Allah arasında olsun, evine yansımasın, ticaretine yansımasın, siyasetine yansımasın, adaletine, yargısına yansımasın’... Görüyorsunuz ya ortalığı ayağa kaldırıyorlar. İnançtan ayıklansın oralar, adeta bu düşünce insanlığı bu noktaya getirmektedir.”

Tarihsel birliktelik işte bu... Siyasal İslam, güler yüzlü görünümlü de olsa, iktidarda da olsa, Erdoğan karşısında da konumlansa, hedefinde vazgeçmiyor.