Geçen hafta kaleme aldığım “Mezar taşlarında Kuvay-ı Milliye” yazımın ardımdan e-postama düşen iki mesaj beni çok etkiledi!

İlk mesaj: “Bu güzel yazınız için size teşekkür etmek istiyorum lütfen kabul edin. Emin Vefa Gerçek’in kızıyım. Beni çok mutlu ettiniz. Tekrar teşekkürler. Cangül Gerçek Yumak...”



Yazımda Karacaahmet Mezarlığı’nda katıldığım cenaze töreniyle ilgili şu cümleleri kurmuştum:“... Sonra iki mezar taşı takıldı gözüme ve hemen fotoğrafını çektim. İlkinde şu yazıyordu: Eski İttihaçılardan emekli konsolos Emin Vefa Gerçek (1883-1969)... Diğer mezar taşında da şu: Trabzon Of Akköse köyünden Kuvay-ı Milliyeci Hasan Otman... Mezar taşlarından fırlayan tarihe bakın: İttihatçılık! Yani İttihat ve Terakki Fırkası... Birlik ve İlerleme!”

İkinci mesaj: “Sevgili Aytunç Arkadaş, bugünkü yazını okudum. Bu isimler aklıma geldi. Bunların mezarını görsen ve hikayelerini bilsen, eminim bunlardan de etkilenirsin. Ben etkilendiğim için onları yazdım. İlgine sunuyorum... Selamlarımla... Ercan Dolapçı.”

CAN VEREN VATANSEVERLER

Kılıç Ali... Telgrafçı Hamdi Efendi... Topkapılı Cambaz Mehmet... Köprülülü Hamdi Bey... Hacı Süleyman Efendi... Demirci Mehmet Efe... Yörük Ali Efe... Ayşe Çavuş... Sökeli Cafer Efe... Emir Ayşe Efe... Ödemişli Gökçen Efe... Kara Fatma... Erzurumlu Kâzım Yurdalan... Rizeli İpsiz Recep... Şerife Bacı... Gördesli Makbule... İ. Kazım Tahtakılıç... Onbaşı Nezahet... Kartallı Kazım... Yahya Kaptan ile Antep, Maraş ve Urfa Kahramanları... Yaz yaz bitmez! Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlarından bazılarının isimlerini sizlerle paylaşmak istedim. Neden mi? Çünkü... Araştırmacı-gazeteci Ercan Dolapçı, “DEVRİMİN FEDAİLERİ/Kategori Yayıncılık” adlı kitabında; Kuvay-ı Milliye ruhuyla milli mücadeleye katılıp, kan veren, can veren fedaileri inceledi, bana da yazmak düştü. Sözü, Devrimin Fedaileri’ne bırakıyorum...


Samanın hesabını verdi!


Son zamanlarda milletvekilleri sık sık maaşları ve ayrıcalıklarıyla gündeme geliyor. Oysa bir zamanlar bu ülkenin vekilleri maaşlarıyla değil, fedekarlıklarıyla anılırdı. Hele Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde... İşte bunlardan birisi de Uşak Kuvay-ı Milliye’yi kuran Kütahya Milletvekili İbrahim Kâzım Tahtakılıç’tı. Aslen Uşaklı olan Tahtakılıç, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde milletvekilliği yapmış ve 1937 yılında hayatını kaybetmiş Kuvvacı bir vekildi. Milli Mücadele yıllarında topladığı her kuruşun hesabını, -bırakın bu dünyada- öbür dünyada bile vermek için, en ince ayrıntısına kadar tutmuş hatta ‘mezarıma koyun’ diye de vasiyet etmişti. Onun bu yönünü, yazar Şevket Süreyya Aydemir şöyle anlatır:

HOCA İBRAHİM EFENDİ

“Kuvay-ı Milliye saflarında değerli insanlar elbette çoktur. Mesela bunlardan birini tanımış ve dinlemiştim. Hoca İbrahim Efendi (Tahtakılıç-Mebus). Milli Mücadele sıralarında Uşak Kuvay-ı Milliyesi’nin de başıymış. Arada, çoğu şuradan buradan toplanmış, her birinin sicilinde kanlı kayıtlar bulunan, cezaevlerinden çıkarılmış bazı insanları da, ister istemez idare etmek zorunda kalmıştı. Hem de ellerine birer silah verilip dağlara salarak. Bir gün, bir Dumlupınar ziyareti dönüşü, rahmetli Alaettin Tiritoğlu ile İbrahim Efendi’nin Bozkuş Köyü’ne gittik. Hocayı ilk defa orada tanıdım. Ne yiğitçe konuşuyordu! Kuvay-ı Milliye devrinde köylerden aldığı her torba samanın, her ölçek bulgurun, buğdayın hesaplarını, santimine kadar bir takım sarı bakkal defterlerine yazmıştı. Bize de defterleri, sandığından, kutsal emanetler gibi çıkarıp gösterdi: (Vasiyet ettim. Beni bunlarla beraber gömecekler. Eğer milletten aldığımın bir habbesi yerine harcanmamış ve benim kursağımdan geçmişse, Allah bana hesabını sorsun diye...)

MEZARDAN ÇIKIN

O zaman Nazım Hikmet’in 1959’da kaleme aldığı “Şehitler” şiirinden dizeleri okuyalım:

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

siz toprak altında derin uykudayken

düşmanı çağırdılar, satıldık, uyanın!

Biz toprak üstünde derin uykulardayız,

kalkıp uyandırın bizi! Uyandırın bizi!

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

mezardan çıkmanın vaktidir!