Tarih 16 Mayıs 2019... Ekrem İmamoğlu, (FETÖ sanığı) bir tutuklunun kendisi ve Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nu Fetullah’la irtibatlandırması yönünde ifade vermeye zorlanması hakkında konuştu: “... Seçime 13-14 gün kala tam bir kumpas. Hukukçularımız vasıtasıyla konuyu takip ediyoruz. Suç duyurusunda bulunacağım...”

Kumpasın ayrıntıları daha sonra Barış Pehlivan-Barış Terkoğlu’nun kaleme aldığı ‘Metastaz-2/CENDERE’ kitabında ortaya çıktı.

Tarih 12 Mayıs 2020... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “İmamoğlu’nun danışmanı FETÖ’nün belediyeler imamı” iddiasına yanıt verdi. Adı geçen Erkan Karaaslan’ın devletin birçok kurumuyla iş yapan bir kişi olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu arkadaşımız belediyemizde bir kısım hizmet verdi. Çalıştığı bakanlıklar, AK Partili belediyeler de var” şeklinde konuştu. “Bugüne kadar paylaşmadığım bir şeyi paylaşacağım” diyen İmamoğlu, 31 Mart yerel seçimlerinden birkaç gün önce ismini açıklamadığı bir bakanın, Erkan Karaarslan’ın avukatını İzmir’e davet ederek, “İmamoğlu’na FETÖ suçlaması at, olmazsa yolsuzluk suçu at. Amacımız onları bitirmek” sözlerini kullanıp kullanmadığını sordu. İBB Başkanı, söz konusu bakanın halen görevine devam ettiğini ekledi. Erdoğan’a seslenen İmamoğlu, “Bu kumpastan bu yalan ifadeleri kullanan Sayın Cumhurbaşkanının haberi var mı yok mu, onun onayıyla mı yapıldı” diye sordu.

Bitmedi...

Koridorlarda dillendirilenler!


Baştan söyleyelim: Terörle, terör örgütüyle kimin bağlantısı varsa ortaya çıkarılsın! Buna kim, ne diyebilir! Ancak... Son bir haftadır iktidar cenahında öyle bir hava estiriliyor ki... Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İmamoğlu’nun belediyelere ‘terörist’ aldığı algısını güçlendiren açıklamalar yapıyor. Oysa AKP yöneticileri farklı düşünüyor. Örneğin...

Dün, Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya konuşan AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Erdoğan ve Soylu’dan farklı düşündüğünü şu cümlelerle ifade etti: “... Belediye kadrolarında terör örgütleri ile bağlantılı birtakım isimler olabilir. Buradan belediye başkanına sorumluluk çıkarılmaz. Eğer çıkarmaya kalkarsak o zaman Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, yargıda, emniyette pek çok kurumda sayıları binlerle ölçülen terörist bulunup ayıklandı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir terör örgütü ile ilişkili binlerce insan bulunduğu için Genelkurmay Başkanı’nı mı suçladık ki, belediye çalışanları arasında terörist bulunursa belediye başkanını suçlayalım? Böyle yaparsak kendimizi inkar etmiş oluruz.”

Ancak... Erdoğan, Kurtulmuş’un bu açıklamasından önce, dün grup toplantısında şu iddiaları dile getirdi: “... Bir hesaba göre 13 bin 500, bir hesaba göre 15 bin kişiyi işten çıkartıp yerine aralarında terör örgütleriyle iltisaklı kişilerin de bulunduğu 45 bin kişiyi aldılar. Utanmadan bana mektup gönderiyor ‘Böyle bir şey yok’ diye. İBB’nin kahir ekseriyeti AK Partili meclis üyelerinden oluşmaktadır. Bütün kayıtlar onlarda mevcuttur. Senin bütün yalanların orada tutuluyor.”

Ancak... “Kayıtlar tutuluyor” diyen Erdoğan’dan farklı düşünen biri isim daha var... İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) ‘terörle iltisaklı kişilerin çalıştığı’ iddiasını gündeme getiren isimlerden birisi olan Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu “Fiilen x, y, z deme şansına sahip değilim ama koridorlarda çok dillendiriliyordu” dedi. Yani... Koridorlarda dillendirilen dedikodu!

Yapılması gereken neydi? İçişleri Bakanlığı, istihbarat, belediye ve belediyelerdeki terör örgütleriyle organik ilişkisi olanları tespit eder, yargıya başvurulur ve bunun üzerinden operasyon yapılır! Böyle mi oldu? Hayır! Peki bu kime yarıyor?

İmamoğlu’nu kim güçlendiriyor?


Tarih 17 Nisan 2010... ‘Demokratik açılım’ çalışmaları kapsamında İstanbul Dolmabahçe’deki Çalışma Ofisi’nde yazarlarla bir araya gelen Erdoğan şöyle konuşur: “... Ece Ayhan (şair), ‘Devlet dersinde’ öldürülenlerden bahsediyor, ‘her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır’ diyor. ‘Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük velhasıl onlar vurdu, biz büyüdük kardeşim’ diyor. Evet, bu kardeşiniz, kanunları, tüzükleri yaşayarak öğrendi ve bugünlere geldi. Hakkı, hukuku savunmanın önce hukukun çağdaş standartlara kavuşmasından geçtiğini çok iyi biliyoruz. Kitapların yakıldığı, yasaklandığı, suç sayıldığı, hatta suç delili sayıldığı, şiir okumanın mahkumiyet getirdiği günlerden bugünlere ulaştık.”

Tarih 27 Mart 1994.... Erdoğan’ın siyasi hayatında dönüm noktasıydı. “İstanbul’u yöneten, Türkiye’yi yönetir” diyordu öyle de oldu. Erdoğan, yerel seçimlerde yüzde 25’le Refah Partisi’nden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Başkan olmuştu ama medyada kendisine yer bulamıyordu. Hatta ‘medyayla vuruşarak’ yürüyordu. Ki, 2019’a kadar geçen sürecin önemli bir bölümünde medyayla hep karşı karşıya geldi... Hatta siyasi hayatı bir şiirle bitiyordu... Cezaevini bile yaşadı! Şimdi... 27 yıl önce Erdoğan’ın yaşadıklarını bugün iktidar ve medyası (Yüzde 90’ı oluşturuyor) Ekrem İmamoğlu’na karşı uyguluyor...

Peki... Kim kazanıyor ve güçleniyor?