Avusturyalı gazeteci-yazar Stefan Zweig, “Dünün Dünyası” adlı eserinde 1. Dünya Savaşı sonrasında Avusturya’yı şöyle anlattı:

“... Avusturya kronu eriyip gittiği için... Herkes İsviçre frangı, Amerikan doları istiyor. Bunu fırsat bilen bir sürü yabancı, can çekişen Avusturya kronunun leşini kemiriyordu. Viyana’daki tüm oteller bu akbabalarla dolmuştu. Bunlar diş fırçasından otellere kadar her şeyi satın alıyorlardı...”

Türk lirası değer kaybettikçe yaşadığımız ve yaşayacağımız tablonun resmini belki de Zweig çizdi 100 yıl önce!

Peki Tükiye bu durumdan nasıl çıkar?

Türkiye’nin son dönemde yaşadığı krizi “Buhran” diye nitelendiren CHP Ekonomi Masası Başkanı ve parti sözcüsü Faik Öztrak’la ekonomi üzerine “çözüm” odaklı bir konuşma yaptım. Bana, OSTİM’de yaptığı sunumun ayrıntılarını anlattı. (Bu arada OSTİM Organize Sanayi Müdürlüğü “Ekonomi Masası”nın 31’inci durağı.)

ÜÇ BÜYÜK KRİZ AYNI ANDA

Ekonomist Öztrak, dört dönem vurgusu yaptı:

“... Büyüme modeli 2007’den sonra patinaja başladı. 2013’den sonra bu daha da belirginleşti. 2014’te tek kişilik vesayet rejiminin inşası başladı. 2020’de tüm bu krizlerin üstüne salgın eklendi. Hem ekonomideki, hem de devletteki krizi daha da derinleştirdi. Aslında üç büyük krizi aynı anda yaşıyoruz: Ekonomik kriz, devlette yönetim krizi ve küresel salgınla birlikte ekonomik kriz ve devlette yönetim krizi ağırlaştı. Zweig’ın eserinde olduğu gibi... Türk varlıkları kapanın elinde kalacak. Çünkü, borsa şirketlerinin piyasa değeri 8 Eylül 2021’de 205 milyar dolardı şimdi 171 milyar dolar.”

Ekonomik Sosyal Konsey


Albert Einstein’ın şu ünlü tespitiyle devam etti Öztrak: “... Delilik... Aynı  şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.” Bunu da şöyle açtı: “Kur-enflasyon-faiz sarmalına bir kez daha girdik. Faiz baskıyla indirildiğinde döviz talebi artar, kur yükselir. Sonra enflasyon artar. Devamında döviz talebi artar ve kur yükselir. Sonunda enflasyon artarak devam eder. Sarmal bu! Rakamlara bakın: Türkiye’nin 446 milyar dolarlık dış borç beş ayda 1.5 trilyon TL arttı.”

Peki sorunları nasıl aşacağız? Çünkü... Türkiye’de şu anda herkes ekonomiden biraz anlıyor ve yorumluyor. Sokaktaki vatandaştan iş insanlarına kadar herkesin ortak sorusu: Çözüm ne?

Bu noktada Faik Öztrak, beş yeni kuralla hareket edeceklerini ifade etti: Güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistem, tarafsız Cumhurbaşkanı, kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı. Seçim yasası değişecek, milletin vekilini millet seçecek. Siyasi ahlak yasası çıkarılacak. Yeni kurumlar oluşacak. Ekonomik Sosyal Konsey toplanacak ve ülke istişareyle yönetilecek. Ulusal Vergi Konseyi ve Kesin Hesap Komisyonu kurulacak.”

Sağlık ve gıdada kamuculuk


Faik Öztrak’la konuşurken aklıma 1929 Büyük Ekonomi Buhranı geldi... Dünyada 50 milyon insan işsiz kaldı... Toplam üretim yüzde 42 oranında azaldı... En önemlisi ise dünya ticareti de yüzde 65 oranında geriledi. Amerika’da, 24 Ekim 1929 Perşembe günü borsa dibe vurdu. 1929 yılının fiyatlarıyla 4.2 milyar dolar yok oldu. 4 bine yakın banka battı, binlerce insanın mal varlığı yok oldu. Açlık yaşandı vs... Peki Türkiye ne yaptı? Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, devlet eliyle sanayileşmeye öncelik verdi... Kamu ve özel sektör beraber çalışacaktı... İthalat azaltılmaya çalışıldı, dış ticarette kliring (denkleştirme) ve trampa (takas/malın malla değişimi) sistemleri uygulandı. Türk parasının istikrarını korumak için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kuruldu. Tarım ülkesi Türkiye, çiftçisini korudu ve devlet, çiftçiden doğrudan alım yapmaya başladı. Böylece ürün fiyatlarının düşmesi engellendi. Yerli malı kullanımını teşvik için Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu.

Çözümler hep bulunmuş...

Faik Öztrak


CHP Ekonomi Masası’nın başındaki isim de “Borçla ekonomiyi şişiren değil, üreterek milleti zenginleştirecek büyüme stratejisi izleyeceğiz. İç ve dış tasarrufları betona değil, üretime ve döviz kazandıran faaliyetlere yönlendireceğiz” dedi. Öncelikli konulardan birisi de “buhran”ın üreten sektörler üzerinde yarattığı tahribata karşı destek programı oluşturmak... Tahribata karşı Öztrak, “Sağlık ve gıda gibi stratejik sektörlerde kamucu yaklaşım... Kendi kendine yeterlilik anlayışını hakim kılacağız” dedi ve ekledi: “Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar üzerindeki siyasetin gölgesini kaldırmadan ekonomi yönetilemez. Şunu da eklemekte fayda var: Ekonomik istikrar, küresel sermayenin risk iştahına terk edilmeyecek.”