Uzun yıllar Galatasaray muhabirliği yaptım. İşim gereği birçok başkan ve yönetici ile profesyonel arkadaşlıklar ve dostluklar kurdum. Ölümün yaşı yoktur elbette ama Özhan Canaydın için ne hissettiysem, Mustafa Cengiz için de aynısını hissettim. Rahmetli Canaydın’ın, son katıldığı divan toplantısında söylediklerini asla unutmam. Allah ona; birlikte çalıştığı profesyoneller ile, yönetici arkadaşları ile vedalaşma ve helalleşme imkanı tanımış gibiydi. Ne zaman izlesem duygulanır ve üzülürüm. Mustafa Başkan ise belki de hiç istemediği tartışmaların içinde buldu kendini ve tam anlamıyla helalleşemedi.

HİÇ YILMADAN SAVAŞTI


Ben de bunları yazmaktan hicap duyuyor, gurur duymadığımı beyan ediyorum: Mustafa Cengiz ile son röportajı ben yapmıştım. Oğlu Sarper Cengiz ile bir olup çocukluğuna kadar araştırarak fotoğraflarını bulmuştum. Hastalığını anlatmak, insanlara örnek olmak istediğini söylüyordu. Tedavi yöntemlerini anlatırken heyecanlanıyordu. En unutamadığım lafı “Siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz” oldu. Kendisini uyandırmaya çalışan doktorun “Kaç çocuğunuz var” sorusuna, Galatasaray taraftarını kast ederek “30 milyon çocuğum var” yanıtını verecek kadar hayat doluydu. Babacandı, güler yüzlüydü, en zor anlarda bile şakalaşmayı ihmal etmezdi. Mücadele adamıydı, her konuda son ana kadar hiç yılmadan savaştı. Bu yüzden de arkasında unutulmayacak izler bıraktı. Nur içinde yatsın.

DERBİ ÖNCESİ KRİZ


Bizim kuşak kusura bakmayın ama başarılara alışkındır. Bize bolca heyecan yaşattılar. Trabzon’un Aston Villa zaferi unutulur mu? Galatasaray’ın UEFA ve Süper Kupası, öncesinde Neuchatel maçı, Fenerbahçe’nin Manchester’ı yerle bir etmesini... 32 yıllık gazetecilik yaşantımda takım sporları haricinde birçok sporcumuzun başarılarına da tanıklık ettim. Bana öyle heyecan yaşatmışlar ki kalbimi hayli yormuşlar. Derbi için Sözcü Spor Servisi’nde izinleri kaldırmışken, mesai arkadaşlarıma hastalanmayı bile yasaklamışken maçtan önce kalp krizi geçirdim iyi mi?

Geceden tansiyon düşmeleri, istifralar, pazar sabahı kalkınca da tekrarlayınca oğlum ve eşim arabayla hastaneye zorla götürdü. Her şeyi çok biliyorum ya, sözde reflü, gıda zehirlenmesi olduğumu zannedip, serum taktıracağım ve akşam da derbiyi izleyeceğim hesapta. İlk gittiğim hastanede göbekten iğne ile tanıştım. ‘Yahu bu ne?’ Kanım sulandırılmış ama niye? Etrafımda herkes fink atıyor, bir telaştır gidiyor. Yahu işim var takın şu serumu işimin başına gideyim diyorum. Biraz sinirli bir tavırla doktorumuz, “Beyefendi kalp krizi geçiriyorsunuz” demez mi! Haydaaaaa.…

İYİ Kİ VARSINIZ


Yardımcım Yasin Yıldırım, üzerinde emeğimin olduğu ve yaklaşık 22 yıldır birlikte çalıştığım meslektaşım, kardeşimdir. Durumu bildirince sağ olsun koştu geldi. Medicana International İstanbul Hastanesi’ndeki kurtarıcı meleğim Marka ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü Gül Uğurlu, eşimi arayıp hemen ambulans ile sevkimi gerçekleştirdi. İzin gününde dolaşırken haberimi alır almaz hastaneye eşi ile gelen anjiyomu yaparak 3 tane stent takan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sebahattin Ateşal’a ne kadar teşekkür etsem az. Ama kendisine dargınım. Sigara yasak, alkol yasak, kırmızı et yasak, e hocam taş mı yiyelim? Bir teşekkür de Medicana International Gece Müdürü Zafer Bulut ile İletişim ve Marka Direktörü Sevgili Kurtuluş Okutan’a. Beni bir an yalnız bırakmadılar. Koroner Yoğun Bakım hemşirelerine de gösterdikleri ilgiden dolayı minnettarım. İyi ki varsınız!