Bugünkü yazımda dünkü SÖZCÜ’den seçtiğim üç haberi aktarıp, peşi sıra yorumumu yazacağım.

- İlk haber, “Erdoğan’la görüşen Asiltürk: İstanbul Sözleşmesi kaldırılacak” başlığını taşıyordu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir süre önce ziyaret ettiği Saadet Partisi YİK üyesi Oğuzhan Asiltürk, Kudüs TV’de “Diyalog ve Uhuvvet” programına katılmış, Erdoğan’la görüşmesine ilişkin açıklamalar yapmış. Asiltürk, İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili bir soruya şu yanıtı vermiş:

“AK Parti’nin yetkilileri bana geldi ve bu sözleşmenin kesinlikle kalkacağını söyledi ama ‘bizim içimizde de bazı sıkıntılar olduğu için lütfen siz bizi destekleyecek şekilde konuşun da bize yardımcı olun. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da görüşü kalkması yönünde’ dediler. Ben de biliyorum ifade ettiğini, kesinlikle kalkacak. Ama kalkarken onların içerisindeki bazı cahiller var, ‘kadın hakları, madın hakları’ falan diyenler. ‘Onların hepsi Türk Ceza Kanunu’nda da var’ diye şey ediyor. Ondan böyle rahatsızlık duyuyorlar ama kaldıracaklarını kesin olarak kendisi de ifade etti.” (Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş gibi bazı AK Partililerin Asiltürk’ü yakın markajda tuttuğu biliniyor).

- İkinci haberin başlığı “Kayıp Arzu’yu sevgilisi öldürmüş” idi. Samsun’da bir süredir kayıp olan iki çocuk annesi Arzu Aygün’ün erkek arkadaşı Muharrem C. tarafından öldürüldüğünü anlatıyordu. Cinayeti itiraf eden Muharrem C., Arzu Aygün’ü tabancayla vurduğunu,  öldüğünden emin olduktan sonra çuvala koyup tenha bir yere attığını söylemişti.

- Üçüncü haber, “Şiddet gördü, 6 kez şikayet etti, öldürüldü” başlığıyla özetlenmişti.

İHA’nın bu fotoğrafla servis ettiği habere göre Diyarbakır’da Mehmet B., eşi 6 çocuk annesi Süryan B.’yi öldürmüştü. Haberin detayları, Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleriyle ilgili durumun özeti gibiydi. Zira akrabası Mehmet Aslan’ın anlattığına göre Süryan B., yaklaşık 10 yıldır kocasından şiddet görüyordu, altı kez şikayetçi olmuş, birkaç kez anne evine sığınmıştı ama her seferinde eşi alıp geri götürmüştü. Bu son olayda da şiddet artınca anne evine sığınan Süryan B., eşi Mehmet B. “Diyarbakır merkezde ev tutma” vaadinde bulununca evine dönmüş.

Ne yazık ki bu son gidişi oldu. Mehmet B., eşini öldürüp, kızını ve baldızını da yaralamıştı.

★★★

Ne diyordu Asiltürk?

“Onların içerisindeki bazı cahiller var, ‘kadın hakları, madın hakları’ falan diyenler”...

Mehmet B. ne diyordu kanlı cinayetiyle ilgili?

“Ya aile düzenimiz ya ölüm...”

Asiltürk gibi İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanlar, sözleşmedeki “kadının beyanı esastır” yaklaşımının aile düzenini yıktığını iddia ediyor.

Oysa “B. Ailesi”nin düzenini korumak için, Süryan B.’nin beyanını birinci seferde de ikinci seferde de üçüncü seferde de dördüncü seferde de beşinci seferde de altıncı seferde de “esas” kabul etmemişlerdi. Ne yazık ki yedinci şansı bulamamıştı Süryan B., kurşunların hedefi olmuştu.

Artık Süryan B. için (Asiltürk’e göre) “kadın hakları, madın hakları” diyen “bazı cahiller” istediği kadar bağırabilir.

Ancak hiçbir ses Süryan B.’yi geri getiremez nasıl olsa!



★★★

Normal şartlarda insanların sorunlarına çare bulmak için yapılan siyasetin oy için yapılması durumunda ortaya hangi fotoğrafın çıktığını görüyor musunuz?

Taraftarlarınca “Türkiye’nin en güçlü siyasetçisi”, “Asrın lideri” kabul edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 86 yaşındaki Asiltürk’ün kadın sorununa bakışından medet umduğu bir ortamda İstanbul Sözleşmesi’nin ne kıymeti olur ki?

Yeter ki Asiltürk ikna olsun, AK Parti, Saadet Partisi’nin oyunu alabilsin!