Türkiye, 21 Ekim 2007 günü referanduma gitmiş, Anayasasını değiştirmişti.

O gün kabul edilen değişiklikle Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından doğrudan seçilmesi kararlaştırılmıştı. Anayasamızın 101. maddesinin beşinci fıkrası şu şekilde düzenlenmişti:

“Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir.”

Bugünlerde tartıştığımız “Yüzde 50 artı 1” şartı, bilinenin aksine Başkanlık sistemine geçildikten sonra değil,  2007’deki Anayasa değişikliği sonrasında hayatımıza girmişti.

2018’de yapılan ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmemizin önünü açan referandumda, Cumhurbaşkanı’nın seçimine ilişkin maddelere dokunulmamıştı.

★★★

AK Parti ve MHP hukukçuları bu aralar ayrı ayrı Anayasa değişikliği çalışması yapıyor. Amaçları, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yaşanan aksaklıkları gidermek ve yeni bir Anayasa yapmak.

İki partinin ilgili heyetleri kendi taslaklarını tamamlayınca, bir araya gelerek taslak tekleştirme görüşmeleri yapacak.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek’in “Anayasa toplantısında 50 artı 1’in problem çıkardığını söyledim” derken sözünü ettiği Anayasa toplantısı, Cumhurbaşkanlığı ve AK Parti’nin Anayasa çalışmalarını yapan ekiplerinin bir toplantısı.

Toplantıya Cumhurbaşkanlığı Hukuk Kurulu üyeleri ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyelerinin yanı sıra hükümeti temsilen Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, AK Parti’yi temsilen iki Genel Başkanvekilleri Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş ile hukuk işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı katılmış.

Toplantıda Cemil Çiçek, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki yüzde 50 artı 1 şartının yarattığı soruna dikkat çekmiş. Konu, Anayasada yapılacak değişiklikler zeminde değil, sohbet olarak geçmiş.

Ancak başta Hukuk Kurulu üyeleri olmak üzere, katılımcıların çoğu, “Sistemin bel kemiği 50 artı 1 şartıdır” görüşünü dile getirmiş.

★★★

Toplantıya katılan bir isimle görüştüm. Polemiğe girmek istemediği için ismini yazmamamı istedi. Cemil Çiçek’in görüşlerine o toplantıda da itirazların geldiğini anımsatarak şunları söyledi:

“Bunlar tartışılabilir ancak şunu unutmamak lazım: Bu değişiklik 2007’de yapılan Anayasa değişikliğiyle hayatımıza girmiş. Dolayısıyla bunu değiştirmek için Anayasa’nın 101. maddesini değiştirmek lazım. Hatta değişiklik referandum ile yapıldığından yeniden referanduma gitmekte yarar var.”

Hayati Yazıcı da Anayasa değişikliği çalışmalarında yüzde 50 artı 1 konusunun gündemde olmadığını ifade etti.

İki kişiyle konuşurken biz gazetecilerin meseleyi hiç bu boyutuyla tartışmadığımızı fark ettim. Yüzde 50 artı 1 Anayasal bir koşul ve bunu değiştirmek için Anayasa’nın değişmesi gerek. AK Parti ile MHP’nin TBMM’de Anayasa değiştirecek gücü yok.

Zaten MHP lideri Devlet Bahçeli de yüzde 50 artı 1 şartının kalmasından yana olduğunu ifade etti.

Haliyle, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçimi bir daha kazanabilsin diye yüzde 50 artı 1 şartını kaldırmayı planlayanlar ve bunu önerenler hayal aleminde yaşıyor.

Elvan havlu atabilir


Merkez Bankası, faizleri bir puan daha düşürünce döviz kurları bir kez daha tırmanışa geçti. 10 gün önce “Dolar 10 lira olur mu” diye sorarken, dün kurun 11 lirayı geçtiğini gördük.

Her şey ortada: Merkez faiz indirince döviz kurları fırlıyor. Merkez Bankası buna rağmen faiz indirmeyi sürdürüyor.

Şahap Kavcıoğlu’nun göreve geldiği günden bu yana, Merkez Bankası üç seferde faizi dört puan indirdi. O gün 7.21 TL olan dolar kuru dün 11.11’e çıkmıştı.

Sadece sekiz ayda dört liralık bir fark oluştu.

Herkes, “Merkez Bankası bile bile neden böyle yapıyor” sorusunu yöneltiyor.

Merkez Bankası, faiz indirimlerine devam etmeyi planlıyor. Kavcıoğlu ve ekibi, bu yolla gelecek 6-7 ayda cari açığın kapanacağına, faizle birlikte enflasyonun düşeceğine ve döviz kurlarının da kontrol altına alınacağına inanıyor. Bir nevi kumar oynuyor.

Merkez Bankası’nın izlediği bu yol en çok “bu toplantıda faiz indirimi yapmayın, pas geçin” dediği söylenen Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan’ı sıkıntıya sokuyor. Elvan’ın AK Parti yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde duyduğu rahatsızlığı gündeme getirdiği biliniyor. Elvan bu aralar havlu atarsa şaşırmayacağım.