Sevgili okurlarım, Başkent Üniversitesi Hastanesinde dün sabah Prof. Dr. Gürsel Yılmaz hocayla randevum vardı. Hocamız ayda bir kez gözüme iğne yapıyor.

Ortalık kalabalık.

Sıra beklediğim süre içerisinde hiç abartmadan söylüyorum, yanıma en az 15-20 hasta gelip aynı soruyu sordu:

“Bu iktidar bizi mahvetti. Siz gazetecisiniz, bilirsiniz. Bu gidiş nereye?”

Kadınlı erkekli hepsi orta direk kesimiydi.

Her birine aynı şeyi söylemek zorunda kaldım:

“Valla siz bu soruyu sarayın en tepesinde oturmakta olan şahsa soracaksınız, bilse bilse o bilir!”

Bu sözlerim hiç kimseyi tatmin etmiyordu ama o kalabalık hastane ortamında daha fazlasını söylemek mümkün değildi.

★★★

Burada Recep Bey-Devlet Bey ikilisine sık sık çağrıda bulunuyorum...

“Beyler elinizin altında ikinizi de dolduruşa getiren bir sürü danışmanınız var. Onları salın halkın arasına, size gerçek tabloyu getirsinler...”

Bence gerçekleri en az bizim kadar biliyorlar ama umursadıkları yok.

Kulaklarının üzerine yatmışlar.

İki ahbap çavuş vermiş el ele, sağlamışlar Meclis’te kelle çoğunluğunu, ötesi hiç dertleri değil.

Vatandaş bitmiş, mahvolmuş, işsizlik patlamış, pahalılık fırlamış döviz fiyatları zıplamış, onları hiç mi hiç ilgilendirmiyor.

★★★

Bu vesile ile CHP milletvekillerine bir “Sitemimi (!)” iletmek istiyorum.

Meclis’teki komisyon toplantılarında İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu beyefendiyi ellerindeki pankartlar ve sordukları sorularla sıkıştırmaya yelteniyorlar...

Efendim ayda 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi kimmiş!

Süleyman Bey derseniz aslanlar gibi mücadele verip bu tuzağa düşmüyor!

Açıklayacağını söylüyor ama her nedense bir türlü açıklamıyor.

★★★

Muhterem CHP’li milletvekilleri, siz abesle iştigal edip boşuna enerji harcıyorsunuz.

Bu devirde 10 bin doların lafı mı olur be kardeşim.

Elâlem malı kamyonla götürürken kime ne 10 bin dolardan...

Her kimse, o AKP’li siyasetçiye ve onun gibilere çağrıda bulunuyorum...

Bu sözlerimin her rüşvetçiye ders olmasını diliyorum!

Elindeki siyasi yetkiyi kullanıp büyük oyna kardeşim. Rüşvet yiyeceksen büyük ye, avanta alacaksan büyük al. Aldığın rüşvet küçük olursa kokusu çabuk çıkar ve büyük olasılıkla enselenirsin. Ancak büyük götürürsen saygın vatandaş olursun! Bak, büyük götürenlerin başına iş açıldığı hiç oldu mu!

Herkes aklını başına toplasın, herkes kafayı çalıştırsın!

Devir büyük yiyenlerin, büyük götürenlerin devri muhterem kardeşlerim!



Sevgili okurlarım, televizyon kanallarını resmen işgal ettiler. Hele yandaş, yalaka kanalların 24 saatlik tüm yayını neredeyse Recep Bey’in sözlerinden ve görüntülerinden oluşuyor.

Bıktık artık, vallahi bıktık.

Şimdi yeni bir moda çıkardılar...

Her pazartesi günü (ne demekse) “Cumhurbaşkanlığı kabinesi” toplanıyor. Toplantı sonrası açıklamayı televizyonların en yoğun izlenme zamanı olan saat 19 dolaylarına denk getirip hemen kameraların önüne geçiyor.

En az bir saat!..

Recep Bey eline verilmiş olan yazılı metni karşısındaki elektronik aygıtlardan aynen okumaya başlıyor.

Önceki gün yine aynı şey yapıldı.

Kürsüde beyefendi konuşuyor, bütün bakanlar sıra sıra önüne dizilmiş durumda...

Onu izleyen gazeteciler falan yok!

Varsa da yandaş medyadan birkaç kişi...

★★★

Pazartesi günkü bu toplantı olurken, gözler yine döviz fiyatlarına takılmıştı...

Ve inanması güçtür ama Recep Tayyip konuştukça artış devam ediyordu.

Beyefendi bastırdıkça bastırıyor, her zaman olduğu gibi sağa sola yine posta koyuyor, bir yanda da umut gülücükleri dağıtmayı önündeki yazılı metinden okuyarak sürdürüyordu:

“Kur ve faiz oyununu görüyoruz. Ya yatırımdan, üretimden, büyüme ve istihdamdan vazgeçecek, ya da tarihi bir mücadeleyi göze alacaktık. Biz mücadeleyi tercih ettik...

Felaket tellallarının gürültülerini dikkate almıyoruz...

2023 zafer yılımız olacak...

Kurdaki yükselişi bahane ederek fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara göz açtırmayacağız... Hepsinin tepesine bineceğiz...”

★★★

Sevgili okurlarım, beyefendinin bu sözleri dünya ekonomi tarihine geçecektir.

Kimin tepesine binecek, nasıl binecek!

Kimler suçlu ilan edilecek!

Bindiler bir alâmete gidiyorlar kıyamete.

Bu işten öyle kolayca sıyrılmak, emrindeki medyayı kullanarak sıyrılacağını sanmak pek öyle kolay değil.

Çıksınlar ortaya, vatandaşla bire bir ilişki kursunlar. Milyonlarca insanımızı belli konularda ikna etmeye çalışsınlar.

2023 zafer yılı olacakmış.

Sen önce günümüzde yaşanmakta olan hezimet yılına bir çözüm bul da, 2023’e sonra bakarız.