Sevgili okurlarım, hayatta en korktuğum ve hoşlanmadığım şeylerden biri dönekliktir...

Karşınızda biri vardır, kafa yapılarınız 180 derece ters bile olsa onun hangi yolun yolcusu olduğunu bilirsiniz. Hatta bazen saygı duyarsınız.

Yeter ki hırsız ve çıkarcı olmasın.

Adam yobazdır, şeriatçıdır, size ters düşen siyasi partinin savunucusudur.

Gerektiğinde mücadele edersiniz ama onun hangi yolun yolcusu olduğunu da bilir ve aklınızdan çıkarmazsınız.

★★★

Bazıları ise dönektir!

Onların ne olduğunu, gerçekte kim olduğunu ancak döndükten sonra görür ve anlarsınız. Hayret etseniz bile artık iş işten geçmiştir, mücadeleyi sürdürmek dışında yapacağınız fazla bir şey yoktur!

Metin Feyzioğlu ismini yıllardan beri duyardık.

Ankara Hukuk Fakültesi’nde genç bir ceza hukuku profesörü. Aynı zamanda serbest avukat.

Mesleğinde giderek yükseldi...

Bundan sekiz yıl önce Türkiye Barolar Birliği Başkanı oldu.

Kutsal bir görevdi.

Hangi görüşten olursa olsun Türkiye’de avukatlık yapan 150 bin dolaylarında hukukçunun temsilcisi idi.

★★★

O göreve seçildiğinde “Sosyal demokrat” bir kimliği vardı... Hatta CHP’nin kayıtlı üyesi idi.

Ancak zamanla siyasetin dumanlı havalarına girince üzerinde yoğun bir iktidar baskısı oluşmaya başladı ve savruldu.

AKP, Metin’i korkutmuş, sindirmiş ve etkisi altına almayı başarmıştı.

★★★

Türkiye Barolar Birliği korkunç bir para gücüne sahip.

Üstelik Ankara’da beş yıldızlı bir oteli, görkemli ziyafet salonları, başka tesisleri vesairesi var.

Altında son model Mercedes makam araçlarıyla birlikte görkemli bir hayat sürüyordu.

Kısacası hem avukatlık yapıyor, hem de başında olduğu Türkiye Barolar Birliği tarafından kendisine sunulan görkemli koşulların tadını doyasıya çıkarıyordu.

★★★

Giderek ne oldum delisi olmaya başladı.

Büyüklük komplekslerine kapılmış, kendini beğenmişlik sürecine balıklama dalmıştı!

Yemeye çağırdığı konuklarını masada bırakıp gidiyor, yönetimine karşı olduğu sivil toplum kuruluşlarında yönetimi değiştirmek için harcamalar yapıyor, beş yıldızlı otelini onlara tahsis etmekten çekinmiyordu!

Büyük adam olmak kolay değildi!

★★★

Bu süreçte kendi geleceğini AKP’nin ellerine teslim etmesi gerektiğini düşündü ve iktidar partisine angaje oldu.

CHP’den istifa etti.

İsmi artık “AKP’nin Metin’i” olarak anılıyordu ama ortada başka bazı sorunlar vardı.

Sözüm ona meslek çıkarlarını temsil etmekle yükümlü olduğu avukatlar topluluğunda kendisine karşı büyük tepkiler oluşuyordu.

Metin akıllı adamdı...

Türkiye Barolar Birliği’nin yapılacak ilk genel kurul toplantısında devrilip gideceğini hissetmişti. Peki ama bu gidişi durdurmak nasıl mümkün olacaktı?

Çare bulmak için AKP ile kafa kafaya verdiler...

Ve yeni bir yasa çıkarılmasına karar verildi.

İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerin AKP yandaşı olmayan barolarını yasayla böleceklerdi!

İktidar yandaşı olan avukatlar tarafından minik barolar kurulacak, üyeleri ve özellikle de genel kurul delegeleri Metin’e karşı kurulan yeni barolara kaydırılacaktı.

Böylece Metin’in iktidarı sağlamlaşmış ve en az bir dönem daha garanti altına alınmış olacaktı.

★★★

İlk baskılar on binlerce kamu avukatına yöneldi...

“Kayıtlı olduğunuz barodan istifa edip yeni kurulana geçeceksiniz!..”

Devlet memuru olan avukatlar haklı olarak korkmuştu. Zorunlu istifalar birbiri ardına geliyordu.

Atılan her adım geçtiğimiz pazar günü yapılan Barolar Birliği seçimini Metin’e bir kez daha kazandırmak içindi.

Ancak gelin görün ki, giderek AKP’ye yanaşan Metin Feyzioğlu artık iyice yıpranmıştı.

İktidarla iş birliği içerisinde çıkmasını sağladığı baroların bölünme yasası bile onu kurtarmaya yetmedi...

Ve seçimi kaybetti.

Yerine Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan ve ekibi seçildi.

★★★

Metin ne yazık ki yıllarca döneklik sergiledi...

180 derece çark etti.

İktidara yanaştı, kendi kurtuluş çaresini orada gördü...

Hukuk düzenini, adaleti ve meslektaşlarının haklarını korumakta aciz kaldı...

Ve beklenen son geldi.

Onca baskıya rağmen iktidarın bir kalesi daha düştü!

Keşke dönek olmasaydı, büyüklük kompleksine kapılmasaydı.

Kendi etti kendi buldu!