Sevgili okurlarım, insanlık aleminin başına bela olan ve adına korona denilen virüsle, Türkiye olarak biz de uğraşıyoruz.

Ancak gelin görün ki gözle görülmez, elle tutulmaz virüs hepimizi oynatıyor, korkutuyor ve bazılarımızı acı çekerek öldürüyor.

Her konuda olduğu gibi bu salgın konusunda da rehavete kapıldık.

“Bize bir şey olmaz, Allah bize yardım eder” anlayışıyla kurtuluruz zannettik ama ateş yine bacayı sardı!

★★★

Virüs bütün dünyada olduğu gibi bizde de bir süre gerilemişti.

Mücadeleyi kazandığımızı zannettik ama iş o kadar kolay değildi.

İşin en vahim boyutunu söyleyeyim...

Bu salgını bile siyasete alet ettik.

Yani bunu biz sıradan vatandaşlar değil, bizi yönetenler başardı!

★★★

Bakınız...

Salgın ilk başladığında adına Bilim Kurulu denilen, konunun uzmanı olan çok değerli bilim adamlarından oluşan bir Kurul kurdular.

Çok olumlu bir karardı.

Seçkin hekimlerden ve hocalardan oluşan bu Kurul’un başkanı Sağlık Bakanı idi...

Bilim Kurulu sık sık toplanacak, gidişi değerlendirecek ve hükümete bilimsel açıdan yol gösterecekti...

Ama gelin görün ki Kurul bir türlü bir araya getirilmedi.

Toplandığı, bir araya geldiği günlerin sayısı üçü beşi geçmedi...

Ve salgını Sağlık Bakanı tek başına yönetmeye kalkıştı.

Hocalarımız da ne yazık ki bu gidişe uydular, yol gösterici mesajlarını ve önerilerini doğrudan medya yoluyla, bireysel olarak açıklamayı yeğlediler.

Sağlık Bakanı da aynı yolu tercih etti.

Medyatik olmak hepsinin hoşuna gitmişti!

★★★

Sokaktaki sıradan vatandaşa, hükümette yer alan bakanların isimlerini sorun...

Hatta Genelkurmay Başkanını, öteki komutanları da soruverin bakalım!

Acaba kaç kişinin ismini bilirler!

Ama Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın adını bilmeyen, hatta yüzünü tanımayan çok azdır.

Bu salgın sayesinde popüler olmayı başaran bir numaralı isimdir.

Millete hep pembe tablolar çizdi.

Göstermelik uyarılar yaptı, kendi hükümetine lâf gelmesin diye vaziyeti idare etmeye çalıştı.                                      

★★★

Bu salgın niçin yeniden artış geçti? Ya da geçecek...

İster katılırsınız ister katılmazsınız, nedenlerinden birini hemen söyleyeyim:

Hükümet spor müsabakalarına, özellikle futbol maçlarına seyirci alınmasına izin verdi.

İstediğiniz kadar kısıtlama koyun, taraftarlar her futbol maçında yan yana, bitişik nizam oturacak, bağırıp çağıracak, tezahürat yapacak, gol olunca sarılıp öpüşecek!

Bu görüntülere yeşil ışık yakan Futbol Federasyonu, AKP’nin yan kuruluşlarından biri...

Peki bu karar niye alındı?

Hemen hepsi batık durumda olan futbol kulüplerine gelir sağlamak ve onları bir miktar kurtarmak için.

İnsanların canı bile kulüplerin gelir hesaplarına alet edildi.

Hesabını kendi vicdanlarında versinler.

★★★

Salgının yeniden patladığı bir gerçek. Bunu bizi yönetenler de biliyor ve kabul etmek zorunda kalıyor.

Vaka sayıları ve ölümler giderek artıyor.

Günlük ölüm sayıları 200’ü geçti, korkunç bir rakamdır.

Hastanelerde özellikle yoğun bakım yatakları tıklım tıklım dolu.

★★★

Ama bu patlayışın en önemli nedenlerinden biri üzerinde hiç durmuyoruz:

Uzun kapanma döneminde zor duruma düşen turistik tesisleri kurtarmak!

Bizim Turizm Bakanı bu konuyu çok iyi bilir!..

Çünkü onun da özellikle Akdeniz bölgesinde görkemli, süper lüks otelleri var.

Beş yıldızlı, çok pahalı, parası olan herkese, ama özellikle Rus ve Ukraynalı zengin turistlere açık olan tesisler...

★★★

Salgın özellikle Rusya ve Ukrayna’da had safhada.

Türkiye’yi hiçbir kısıtlama olmadan Rus ve Ukraynalı turistlere açtılar.

Denize ve güneşe hasret olan bu ülkelerin vatandaşları şimdi akın akın Antalya’ya gelmekte.

Denetim falan yok.

Şu ana kadar milyonlarcası geldi bile.

Yaz mevsiminin sonuna kadar birkaç milyon daha gelip gidecek.

★★★

İşte burada söylüyorum...

İl il çetele tutup rakamları açıklamak, Türkiye haritasını illere göre boyamak falan işin hikayesidir.

Korona salgını bundan kısa süre sonra Antalya yöresinden patlayacak.

Antalya ve yöre hastaneleri şu anda bile bu salgını kapmış olan Rus ve Ukrayna vatandaşlarıyla dolu.

Şimdi bunlar koronayı bulundukları yerlerde yayıyor, bizim vatandaşlarımıza bulaştırıyor...

Somut sonuçlar (!) birkaç hafta içerisinde alınacak.

Bizi yönetenler o zaman belki pişman olacak ama iş işten geçmiş olacak.

Turistik tesisler para kazansın diye insanlarımızın canını ve sağlığını tehlikeye  attılar.

Yanılmayı umarım.

★★★

Şimdi yeniden başa dönelim ve soralım...

-Bütün bunlar olurken Bilim Kurulu nerede? Hocalar hükümeti topluca uyardı mı, ya da uyarıyor mu?

-Spor müsabakalarının seyirci oynanması kararı hangi akla hizmet olarak alındı?

-Virüsü Türkiye’yi taşıyan milyonlarca Rus ve Ukraynalı turist konusunda yapılacak bir şey var mı? (Bence yok.) Döviz gelmesi bekleniyor!

Bu tabloya vatandaşlar olarak kendi sorumsuzluğumuzu ve duyarsızlığımızı da ekleyelim, yeni bir salgın patlamasına hazırlanırken hepimize şimdiden geçmiş olsun diyelim!