Sevgili okurlarım, art arda büyük felaketler, doğal afetler yaşadık...

Ormanlarımız yandı, Karadeniz bölgesini seller perişan etti.

Şimdi dikkat ediniz, özellikle Akdeniz ve Ege’de tam 286 orman yangını çıktı ve iki hafta sürdü. Bu yangınlar sabotajla mı çıktı, başka bir nedenle mi?

Sabotaj olsaydı iktidar bugüne kadar bir sürü açıklama yapıp kamuoyuna bilgi verirdi. Öyle bir durum olmadı.

O halde Orman Bakanı’na şimdi bir kez daha soruyorum:

Beyefendi bu yangınlar niçin çıktı?

Bu soruya adam gibi yanıt verilmediği sürece kendileri zan altında kalmaya mahkûmdur.

★★★

Yangınların böyle büyümesinin tek nedeni var:

Türk Hava Kurumu’nun elindeki yangın söndürme uçaklarını ve helikopterlerini bu iktidar çok daha önceden çürümeye terk etmiş, hatta bu kurumun başına kendi adamları olan bir kayyumu atamışlardı.

Amaçları Atatürk’ün kurduğu bu kurumu yok etmekti.

Niçin?

Çünkü Türk Hava Kurumu özellikle kurban derilerinin toplanması konusunda AKP iktidarının dinci dernek ve vakıflarına rakip çıkıyordu.

Çünkü kurban derileri olayında çok büyük kazançlar vardı. O paraları iktidar yandaşlarının yemesi gerekirdi!

★★★

Gelelim sel felaketlerine...

Türkiye’yi 19 yıldan bu yana yönetiyorlar. Her fırsatta “Devletimizin kaynakları çoktur, vatandaşın zararı derhal giderilecektir” diye hava basıyorlar.

Ama gelin görün ki Türkiye’nin dört bir yanında, özellikle de yağışların çok bol olduğu Karadeniz’de dere yataklarına bina yapılmasını önleyecek önlemleri bile bir türlü almamışlar.

İşte son olayda bir kez daha gördük...

Dere yataklarında yapılan o güzelim apartmanlar bile suyun basıncıyla çöktü gitti.

İskambil kağıtları gibi devrildiler.

O konutlarda yaşayan onlarca insanımız sele kapıldı, boğularak can verdi.

★★★

Orman yangınlarında ve sel baskınlarında oluşan maddi hasarlara burada hiç değinmiyorum.

On binlerce ağacımız kül oldu, köprüler ve yollar çöktü, konutlar ve ahırlar yandı veya yıkıldı, binlerce hayvan telef oldu. Hangisi yazmalı...

Bütün bunlar şu son iki hafta içerisinde olurken bizim dünya liderimiz olan şahıs hep aynı şeyleri söylüyordu:

“Devletimiz güçlüdür. TOKİ’yi hemen devreye soktum. Yeni konutlarınız bir yıl sonra bitmiş olacak!”

Hep aynı edebiyat!..

Güçlüyüz, yapacağız, edeceğiz!

★★★

Fakat bir yanda bunları söylerken, hemen ardından Kızılay’a talimat verdi:

“Hemen yardım kampanyası başlatın!..”

Ve orman yangınlarının daha ikinci günüydü ki, kampanya başlatıldı.

Herkesin bildiği gerçeği burada bir kez daha söylemek gerekiyor...

Bu iktidar döneminde ne yazık ki Kızılay da devşirildi ve AKP’nin yan kuruluşu haline getirildi.

Çok ayıp, çok çirkin ama ne yazık ki böyle.

★★★

Sevgili okurlarım, dünkü Resmi Gazete’de çok ilginç bir “Cumhurbaşkanı Kararı” yayınlandı.

Dünya liderimiz olan Recep Bey gerek son orman yangınları ve gerekse sel felaketleri için ulusal düzeyde bir yardım kampanyası başlatmaya karar vermişti.

Üstelik bu kampanya bundan sonra meydana gelecek felaketleri de kapsıyordu!

Bunun anlamı şudur:

Öyle dedik ama bizim olanaklarımız meğer yetersizmiş, haydi efendiler hep beraber pamuk eller cebe!

★★★

Bu konuda bundan sonra neler olacağını da size kısaca anlatmaya çalışayım:

İktidarın emrindeki bütün yandaş kuruluşlara derhal emir verilecek:

“Para toplamaya başlayın, şu numaralı hesaba aktarın.”

Yandaş medya kuruluşları derhal devreye sokulacak.

Özellikle yandaş paralı kuruluşlar büyük paralar verme açısından ilk hedef olacak.

TOBB, Ticaret ve Sanayi Odaları, Ziraat, Halk, Vakıfbank gibi kamu bankaları, devletten düzmece ihaleler kapan büyük patronlar ve şirketleri, valiler, AKP’li belediyeler, yandaş dinci vakıflar, yandaş medya kuruluşları vesaire vesaire...

Medyada bunların haber ve röportajları her gün boy boy yer bulacak, bağışlar açıklanacak.

Her biri karşımıza “Fedakâr ve kahraman bağışçılarımız” olarak çıkarılacak!

Üstelik Recep Tayyip’in kampanyası için bağışlanan paracıklar vergiden düşülecek!..

★★★

Recep Bey dün ilk gezisini sel olayını yaşayan Kastamonu’ya yaptı.

Tam anlamıyla bir propaganda gezisiydi, 300 kişilik bir mitingde ahaliye hitap etti.

Eğer yanılmıyorsam önünde yine prompter aygıtları vardı, yine oradan okuyordu.

Kürsüde Fatiha okudu, sekiz saniye sürdü!

Deneyin, saat tutun, sekiz saniyede Fatiha acaba okunur mu!

Süreç ortaya çıktı! Bundan sonra da her afetten sonra aynı propaganda çalışmaları devam edecek, pamuk ellen cebe çağrılarıyla birlikte bol kepçe vaatlerde bulunacak.

Kolay gelsin.