İstanbul’da İngiliz işgalinin son haftaları. Lozan görüşmeleri devam ediyor. İşgal kuvvetleri komutanı General Harington, futbolu çok seven bir karakter. Charles Harington, Londra’dan gelen çekilme emri üzerine hazırlıklara başlamış durumda. Ama bir fikri var. Ayrılmadan önce, en azından, Türkleri futbol sahasında yenmek.

General, bu düşüncesini İstanbul gazetelerine ilan vererek hayata geçirir. “Britanya Krallığı, Türk kulüplerine meydan okuyor. Galibine, başkumandanın adını taşıyan bir kupa verilecek. Bu maça, Türk kulüpleri diledikleri gibi takviye alabilirler. Cevap, Fenerbahçe’nin gazete
ilanıyla geldi.

“Fenerbahçe Kulübü, yalnız kendi kadrosuyla bu maçı şartsız kabul eder.” Bu ilana, Galatasaray ve Beşiktaş büyük destek verir. Oyuncu vermeyi teklif ederler. Amaç, gururlu İngilizleri yenerek göndermektir. Galatasaray Lisesi önünde toplanan Beşiktaşlı ve Galatasaraylı gençler, Türk Bayrakları ile maça gideceklerini haykırırlar.

Fenerbahçe, kendi kadrosuyla maça çıkmaya karar verir. General Harington ise maç hazırlıklarına çoktan başlamıştır. Irish Guards, Grenadiers Guards ve Coldstream Guards askeri takımlarından en iyi futbolcuları seçer ve antrenmanların başlaması emrini verir. Mısır ve Cebelitarık işgal birliklerinden 4 profesyonel futbolcu getirtir.

Takımın adı Coldstream olacaktır. 29 Haziran 1923. Taksim Stadı tıklım tıklım dolu. İlk kez maç izleyecek kadınlar ve erkekler, stadyumun kenarında dizilen sandalyelere oturmuş durumdalar. Malta Valisi Lord Plummer ve General Harington yan yana, maçı kazanacak sporcularını ayakta alkışlıyorlar. Harington’ın hazırlattığı, kendi adını taşıyan kupa, şeref bölümünde sahibini bekliyor.

İngilizler maça büyük hırsla başlar. Atakları arka arkaya gelir ve devreyi 1-0 galip kaparlar. Tribündeki gençler kale arkasında “Dağ başını duman almış” ile Fenerbahçe’ye büyük destek verir. Marşı bütün stat söylemeye başlar. İkinci devrede Zeki Rıza Sporel sahneye çıkar ve 2 gol atar. Fenerbahçe maçı 2-1 kazanır. İngilizler ve Harington bir kez daha Türklere yenilmiştir. General, gümüş kupayı kaptan Hasan Kamil Sporel’e takdim eder.

Fenerbahçeli oyuncular, seyircilerin omuzunda, Beyoğlu’nda zafer turu atarlar. Maçın sonucu, Lozan’da bulunan İsmet Paşa’ya ulaştırılır. Paşa, “Heyetimiz namına, hepinizi meserretle tebrik eder, gözlerinizden öperim” yazılı telgrafını kulübe yollar. Sonra ne olur? Mağrur ve yenilmez denen İngiliz Ordusu, General Harington komutasında, sessiz ve sedasız İstanbul’u terk eder. Mustafa Kemal Paşa’nın dediği gibi: Geldikleri gibi gitmişlerdir!