DİKİNE pas, dikine koşu... Bu şartları yerine getirebilirseniz, rakibin merkezini bozabilirsiniz. Yaratıcı beceriye sahip
oyuncuları olan Trabzonspor’da, ana düşünce böyleydi.

ÖN alanda presi her takım aynı şekilde dener ve hata kovalar. Edgar öyle bir dalgın pas verdi ki kalesine, bu hatayı Emre çok iyi değerlendirdi ve golü attı. Galatasaray, boş alan bırakmamanın karşılığını almıştı. Abdullah Avcı’nın çalıştırdığı takımlar yenik duruma
düşseler bile sakin kalırlardı. Dün akşam, ilk golden sonra bu pratik gerçekleşmedi. Galatasaray’ın oyun disiplini ve hatasız organizasyonu Trabzonspor’a olanak tanımadı. Mohamed ve Diagne’ye mesajı verip, Halil’le maça başlayan Fatih Terim, doğru kararının karşılığını aldı. Halil hazırladı, yine Emre attı. Trondsen ve Yusuf’u hemen oyuna alan Avcı, bütün riskleri göze aldı. Bakasetas hazırladı, Cornelius affetmedi.

İKİNCİ yarının hemen başında, Babel’in çok klas pasını Cicaldau heba etmese, Galatasaray çok rahatlardı. Temponun düştüğü dakikalarda Trabzonspor yine rakip yarı alandaydı. Yalnız, Galatasaray çoğu anda rakibinin pas opsiyonlarını kapattı. Böyle anlarda kilit paslar önem kazanır. Oyun durgun giderken, bir Hamsik klasiği izledik. Ceza sahası içinde mükemmel çalım ve Nwakaeme’ye verdiği nefis pas ile
Trabzonspor geri döndü. Orta sahalarının pilinin bittiği son bölümde, iki takım da kazanabilirdi. Ama genelde iyi ve heyecanlı bir maçı geride bıraktık.