Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Fox Haber muhabiri Barış Kaya’yı basın toplantısına almadı ve bu durumu da “Kurallara uymuyor. O yüzden basın toplantısına alınmadı” diye açıkladı.
Ömer Çelik gibi deneyimli bir ismin bu açıklamasına kimse inanmadı.

İnanmadı çünkü…
Barış Kaya çok tecrübeli bir Ankara muhabiri. Yıllardır bu toplantıları takip eder ve eğer kural varsa bunları da çok iyi bilir.

Ayrıca...…



Fox Haber’in Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk hem çok tecrübeli bir gazeteci, hem de çok tecrübeli bir yöneticidir. Bırakın devlet ricâline saygısızlık yapılmasını, nerede nasıl davranılması gerektiğini bilmeyen birini iktidar partisinin basın toplantısına göndermez, bir daha haber merkezine sokmaz.

Sonuç olarak hepimiz biliyoruz ki, bu önemli gündemde orada doğru soruları sorabilecek tek kişi Fox Haber’in muhabiriydi. Ancak o ‘önemli konuların’ sorulmaması gerekiyordu. Bu yüzden de toplantıya alınmadı.

George Orwell gazeteciliği şöyle tanımlar: “Gazetecilik, birilerinin basılmasını istemediği şeyi yayımlayabilmektir. Geri kalan her şey, halkla ilişkiler faaliyetidir.”
Gazetecilik doğru soru sorma sanatıdır. Gazeteci soru sorar. Normal koşullarda siyasetçi de basın toplantısı yapıyorsa sorulardan korkmaz.

Birileri AK Parti’nin halkla ilişkilerini yapıyor olabilir. Fakat Fox TV habercilik yapmayı tercih ediyor.

Hiç utanmadınız mı?


Mil-Diyanet Sen’in, Yılmaz Özdil hakkındaki akıl ve insanlık dışı, “Öldüğünde camilere alınmasın, cenaze namazı kılınmasın” şeklindeki açıklamasına en güzel yanıtı MHP lideri Bahçeli verdi: “Onun ölüsü camiye girmemeli, bunun cenaze namazı kılınmamalı çağrıları Allah’ın rahmet ve merhametiyle ters düşmektir. Elbette böylesi bir tablonun sonu uçurum, sonucu felakettir.”

Din adamı sıfatıyla bu çağırıyı yapanlar gerçekten İslam dininde bunun yeri olmadığını, ayrımcılığı körüklediğini, her şeyden önce ayıp olduğunu bilmiyorlar olabilirler mi?
Tabii ki onlar da biliyor bu yapılanın ne kadar ayıp, ne kadar iğrenç, ne kadar vahşi bir tutum olduğunu.



Tıpkı kız çocukları hakkında terbiyesizce konuşanlar, kadın voleybol takımı için ahlaksızca ifadeler kullananlar, farklı dini inançları hiçe sayanlar, kendilerinden başka fikirlerin olmasına katlanamayanlar gibi.

Çünkü bunların derdi din falan değil, siyaset. Çok merak ediyorum acaba o metni yazarken hiç utanmadınız mı?

Gerçekten hiç utanmadınız mı?


Fahrettin Öztürk’ün SÖZCÜ’deki haberinden öğrendim. Çapa Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra göreve başladığı ilk iş gününde CİMER’e şikayet edilen trans kadın doktor Larin Kayataş ‘genel ahlak’ gerekçesiyle meslekten men edilmiş.

Doktor Kayataş, Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde göreve başladığının ertesi günü CİMER’e şikayet edilmiş. Ardından uzaklaştırma, disiplin soruşturmaları, bitmeyen mobbing derken memuriyetten atılmış.

Şikayet eden kişi, Türkiye’nin en önemli tıp fakültelerinden birini başarıyla tamamlayan doktor Larin Kayataş için, “Hal ve hareketlerimi genel ahlaka uygun görmediği, doktorluk mesleğine yakışmadığını düşündüğünü” ifade etmiş.



Gerçekten hiç utanmıyor musunuz?

İnsanların özel yaşamıyla, cinsel yönelimleriyle uğraşmaktan, dayatmaktan, aforoz etmekten bir az olsun utanmıyor musunuz?
Onu memuriyetten atıp ‘sosyal ölüme’ mahkum eden infazcılara şunu hatırlatalım:
Çapa Tıp Fakültesi cinsel organlarla kazanılıp, kafayı belden aşağı takarak dirsek çürütülüp mezun olunan bir yer değil. Bunun için tıkır tıkır işleyen beyin gerekiyor. Hadi kalbiniz de insanlığınız da vicdanınız da yok; biraz olsun beyninizi kullanmayı deneseniz.

Gerçeklerden korkmak


Gazetecilik tecrübem, insanların en çok gerçeklerden korktuğunu gösterdi bana.

Sadece sıradan insanların değil koca patronların, anlı şanlı siyasetçilerin, yere göğe sığdırılamayan liderlerin bile gerçeklerden ödü kopuyor.

Charles Bukowski’nin tespiti de bu durumu çok güzel özetliyor:

İnsanlar kandırılmak istiyor. Gerçeklikten, yaşamaktan korkuyorlar çünkü. Bu yüzden hep televizyon izleyip fal baktırıyorlar. Onlara yalan söylerseniz sizi severler, hatta en çok sizi severler. Gerçekleri hatırlatırsanız sizden uzaklaşırlar, bazen nefret bile ederler.”

Bu durumu bütün ülke olarak tecrübe ediyoruz.


Acun haklı beyler


Sergen Hoca, Şampiyonlar Ligi maçı öncesi, yayın hakları elinde bulunan Acun Ilıcalı’ya, “Bu maçı abonelikle izlenebilen internet platformu Exxen’de değil, herkese açık TV 8 kanalında yayınla” çağrısı yaptı.

Acun Ilıcalı’da bunun mümkün olmadığını, çünkü yayın hakları için inanılmaz paralar ödendiğini söyledi.

Buna rağmen sosyal medyadan da Acun Ilıcalı çok eleştirildi.

Fakat Acun haklı beyler.

Bu yayınları izlemenin bir bedeli-karşılığı olmazsa, sürdürülemez.

Zaten bu zamana kadar açık kanallarda özellikle Şampiyonlar Ligi ve UEFA Ligi yayınlamak sürdürülebilir olmadı.