Yaz bitti. Acaba bundan sonra kaç yaz mevsimi görebileceğinizi, sıcak bir yaz günü ayaklarınızı serin sulara daha kaç defa sokabileceğinizi, bedeninizi parlak güneşe teslim edip sahilde bundan sonra daha kaç defa uzanabileceğinizi hiç düşündünüz mü?



Hiç düşündünüz mü bundan sonra daha kaç kez yaz görme şansınız kaldığını?

Bundan sonra belki sadece beş yaza daha tanıklık
yapacak birileri. Bazılarımız sadece bir yaz daha görebilecek. Bazıları on beş, bazıları belki daha çok. Fakat bazılarımız hiç.

Hayatımızdan bir yaz daha gitti; gelecek yazın garantisini vermeden.

Oysa hepimiz bu gerçeği biliyoruz. Benim hatırlatmam ne kadar da can sıkıcı değil mi?

Bir yaz daha geçti. Bu belki son yaz.

İçinde ekonomik sıkıntılar, demokrasi ve özgürlük tartışmaları, giderek daha da can sıkıcı hale gelen garip ötesi siyasi atışma ve polemiklerle bir yaz daha gitti ömrümüzden.

Acaba bir kez daha, balıklama atlayabileceğimiz bir deniz, bunaltacak bir güneş, heyecan verici bir yolculuk, içinde acıyı da barındıran aşklar, sahilde dost sohbetleri kaldı mı bilmiyoruz.

Kimse bilmiyor. Bilemez de. Garantisi yok.

Fakat ülkede yaşayan herkes, bunaltıcı siyasi tartışmaların devam edeceğinden, canımızı yakacak ekonomik sıkıntıların olacağından, özgürlük ve çağdaş demokrasi için bir adım atılmayacağından, mavi saçlı çocuğa önümüzdeki yaz da şiir okutulmayacağından emin.

İşsizlik, açlık falan. Hepsinden eminiz.

Daha kaç yaz mevsimi göreceğimizin garantisinin olmadığı şu dünyada, ülkemizin bu saçma sapan gündemlerle zaman öldüreceğinden, ömür törpüleyeceğinden, mutsuzluk saçacağından herkes emin.

Biz mi bir yazı daha tükettik, yoksa bu tuhaf gündem mi bizi tüketiyor?

Yanıt ne olursa olsun, bir yaz mevsimi daha gitti ömürden.

Kadın milli voleybol takımımızın en büyük başarısı


Kadın Voleybol Milli Takımımız, saçma sapan insanların, saçma sapan ithamlarına aldırmadı, Tokyo Olimpiyatları’nda muhteşem maçlar çıkarıp, 5. oldu.



Saçma sapan insanlar, saçma sapan konuşmaya devam etti, fakat onlar kendilerini hiç bozmadı ve Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale yükseldiler.

Yarı finale yükselme başarısını da ‘İzmir Marşı’ ile kutlayıp bayrak salladılar.

Umarım sizler bu yazıyı okurken onlar finale çıkma hakkını da elde etmiş olurlar.

Filenin Sultanlarının en büyük başarısı da bence bu zaten. Saçma sapan insanların, saçma sapan söylemlerini kulak arkası yapıp, başarılarıyla bütün ülkeyi mutlu ettiler.

Her birine ne kadar teşekkür etsek az.

Cehennem yoluna taş döşeyenler


Bazıları ortaya çıkıp mesnetsiz, seçme sapan ve amacı sadece insanları birbirine düşürmek olan sözler sarf ediyor, hakaretler yağdırıyor. Sadece Atatürk’e değil, genç kızlarımıza, sanatçılarımıza, kadın sporcularımıza, yazarlara, düşünen insanlar söylenmedik laf bırakmıyor.

Son olarak iktidar partisinin, Anadolu’daki bir ilçesinin başkanı Atatürk’e ve Nutuk okuyan insanlara hakaret etti.

Cehennem yoluna taş döşeyen bu tiplerin bence tek amacı var, insanları birbirine düşürmek, ülkeyi de cehenneme çevirmek.

Bu kadar saçmalığın başka açıklaması olamaz.

Yüz binlerce genç bedelli affı bekliyor


Bedelli askerliğin kalıcı hale getirilmesini ve isteyenin -her ne kadar çok pahalı olsa da- parasını ödeyerek askerlik hizmetini tamamlamasını hep desteklemiştim.

Nitekim artık bedelli askerlik ülkemizde de kalıcı. Fakat ortada çok ama çok büyük bir sorun var. Özellikle Açık Öğretim Fakültesinde okuyanlar, askerlik tecil yaşının 29’den 22’ye düşürülmesinin ardından, asker kaçağı durumuna düştüler. Bu durumda olan yüzbinlerce genç, bedelli askerlikten yararlanamıyor.



Bu konuyu daha önce de yazdım ama sorun çözülene ya da bu gençlere doyurucu bir yanıt verilene kadar da yazmaya devam edeceğim.

Ortada gerçekten bir haksızlık ve mağduriyet var. Yaklaşık 700 bin gencimizin bu durumda olduğu ve bedelli askerlik yasasından yararlanamadığı söyleniyor.

Merak ediyorum, acaba aileleriyle birlikte milyonlarca kişiyi etkileyen bu durumu Milli Savunma Bakanlığı ve diğer siyasi partiler tarafından neden ciddiye alınmaz?