Büyük Okyanus’un ortasında büyük bir yolcu gemisinin birinci kaptanı ikinci kaptanla, ikincisi üçüncü ile üçüncü de çarkçıbaşı ile, kamarot da yolcu ile kavga ediyor. Bu nedenle koca gemi sağa sola yalpa yapıyor. Böyle bir tablo sizlere neyi çağrıştırdı acaba? Bu sorunun cevabını sizler kulağıma  sessizce fısıldıyor gibisiniz!

“Derdim çoktur  hangisine yanayım” adlı türkünün de dediği gibi 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğinde bu denli problemi olan ülkem insanı, dertlerinin hangi birine yanacağını şaşırdı. Nasıl şaşırmasın ki?

Komşularla olan ilişkilerimiz, Suriyeliler, Afganlar, diplerde olan ekonomi, yolsuzluklar, yoksulluklar, siyasetin ve siyasetçilerin birbirleri ile kanlı bıçaklı olmaları, bir de tüm bunlar yetmiyormuş gibi demokrasinin temel taşı olan laiklik karşıtlarının siyasi İslam dayatmaları!

Ülkemi yönetenler; şu an da ülkeyi getirdiğiniz noktada büyük bir şaşkınlık içinde ne yapacağınızı bilemez haldesiniz. Tüm dikkatinizi nasıl ve ne yaparsak iktidarda kalabilirizin uğraşına verdiniz. Nafile, oylarınız kutuplardaki buzullar gibi her geçen gün artarak eriyor. Hani denir ya “Geçti Bor’un pazarı…”

Artık çareler tükendi. Seçmene söylediğiniz vaatleriniz karşılık bulmuyor. Son çare olarak yıllar önceki  filmin senaryosuna dokunmadan aktörü değiştirip vizyona sokmak oldu. Filmin yeni aktörü  Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş! İstediğiniz kadar resmi açılışlarını ve TSK öğrenci diploma törenlerini dualarla yapın, yine de tutmaz. Dikkatinizi çekerim; artık özlemini duyup dublörlere söylettiğiniz siyasi İslam artık ömrünü tamamladı. Örnek mi!.. Mısır,Tunus ve Fas’ta film tutmadığı için vizyondan kaldırıldı. Tunus seçimlerinde siyasi İslam partisi, seçimlerde yerlerde süründü. Bundan sonra siyasi İslam tutmaz. Mısır’a zeytin dalı uzatıyorsunuz, nazlanıyor, şartlarım var diyor. Çocukluğumuzda çok duyardık “Ne günlere kaldık“ diye.

İktidar renk vermese de büyük bir şaşkınlık var. Kurtuluş için eski partilerinde, birlikte siyaset yaptıkları abilerine gittiler. “Aman ağabey, ocağına düştük ne yap et sana seçimde kontenjanlar verelim, Refah Partisi oylarını alalım.”?!?

Efendiler boş işlerle uğraşıyorsunuz. Yapmanız gereken işinize gelse de gelmese de, SEÇİM.

Her ne kadar seçim için 2023 deseniz de , erken seçimin ayak sesleri duyuluyor. Bu kadar ekonomik, siyasi ve sosyal olumsuzlukların tepe yaptığı bir dönemde, siz de biliyorsunuz ki ülkeyi 2023’e kadar taşıyamayacaktınız. Beklemeye devam ederseniz de hepten kaybedeceksiniz. Din ağırlıklı söylemler, resmi açılışlarda ve askeri okul diploma törenlerinde imamlara dua okutmalar gibi laiklik karşıtı eylemler yaparak tabana mesaj vermeye çalışsanız da nafile. Yakında siyasi söylemlerinize başlar, CeHaPe camileri kapattı, laiklik, dinsizlik, kutsal kitabımız Kur’an-ı bile saklıyorduk gibi söylemlere yeniden başlarsınız.

İlginç olan da Sayın Akşener’i geçmişte hiç telaffuz etmezdiniz şimdi Sayın Kılıçdaroğlu ile birlikte Sayın Akşener’e de verip veriştiriyorsunuz.

Değerli Okurlar; bir süre önce Sayın  Erdoğan Tunuslu mevkidaşı Kays Sait ile telefonda görüştü. Konu, Kays Sait’in parlamentoyu feshetmesi ve Başbakanı görevden almasıydı. Sayın Erdoğan, Kays Sait’e “Demokratik geçişin bölgedeki ilham kaynağı Tunus meclisinin faaliyetlerinin tüm zorluklara rağmen devam etmesinin hem Tunus için hem de bölge demokrasisi için önemli olduğunu vurgulamış. Tunus’ta parlemento, demokratik özgürlüklerin garanti altına alınması ve hukukun üstünlüğünün gözetilmesinin kıymetli olacağı önerisinde bulunmuş. Acaba Sayın Kays’ta tüm bu duydukları için ne demiştir?

Değerli Okurlar; Müslüman toplumlardan başka hiçbir yerde kavga kargaşa var mı? Batılı bakın ne güzel özetliyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel kimsenin reddedemeyeceği bir şey söyledi; “Hindistan ve Çin birlikte “iki milyar beşyüz milyon” nüfusa sahip,150 tanrısı, 800’den fazla inancı var ve barış içinde yaşıyorlar. Ama Müslümanlar’ın bir Allah’ı, bir peygamberi, bir dini, bir de kitabı var. Ama sokakları birbirlerinin  kanıyla kıpkırmızı! Katili “Allahuekber” diyor, kurbanı ”Allahuekber” diyor! Ve her iki tarafta öldürülenlere şehit diyor! Ve “anlayan beri gelsin”…

Ulu Önder, genç Cumhuriyet’i, laiklikle taçlandırarak Yüce İslam’ı örümcek kafalı tarikat, cemaat ve siyasetten korudu. Buna rağmen genç Cumhuriyet döneminde Emperyalizm ve ülkedeki uşakları olan vatan haini bazı din adamları, çeşitli zamanlarda yapılan devrimlere karşı din elden gidiyor söylemleri ile isyanlar çıkardılar. Azimle, kararlı olarak yaptığı sanayi atılımı ve devrimleri ile Türkiye, Ortadoğu coğrafyasının örnek bir ülkesi olmakla kalmadı, uygar batılı ülkeler arasında da yerini aldı.

Kimsenin kuşkusu olmasın demokrasi çözecek, ünlü şairimizin dizelerinde de dediği gibi ”BELKİ YARIN, BELKİ YARINDAN DA YAKIN”

SON SÖZ:
HERKES İNSANLIĞIN KÖTÜYE GİTTİĞİNİ KABUL EDER AMA HİÇ KİMSE KENDİSİNİN KÖTÜYE GİTTİĞİNİ KABUL ETMEZ. TOLSTOY