Adalet Sarayları inşa ettirerek adalet sağlanmaz. Adaleti sağlayacak olan, o binaların içindeki liyakatli hukukçulardır. Son derece modern büyük hastaneler yapmakla da ülkenin sağlık problemlerini çözülemez. Problemi çözecek olan içindeki iyi yetişmiş, liyakatli hekimlerdir. Her şehre bir veya birden fazla üniversite açarak da ülkenin geleceğini omuzlarında taşıyacak liyakatli gençleri yetiştiremezsiniz.

Yukarıdaki örneklerden yola çıkacak olursak da eğitimin temeli de orta eğitimde öğretmen, üniversitelerde ise donanımlı akademisyenler, yani liyakatli eğitmenlerdir.

Sanıyorum hiç düşünmediniz bu kadar çok üniversite hocasını nereden bulacağınız diye. Tabii onun da kolayı vardı size göre. Akademik yükseltilmedeki dil sınavı puanı düşürülür, bilimsel yayın puanı koyar, oluşturulan dosya, jüri üyelerine gönderilir. Jüri inceler, onaylarsa “Doçent” olur. Ama gelin görün ki jüri üyesi adayın yüzünü bile görmüyor. Böyle bir akademik sınav olabilir mi? Peki böyle bir akademik yükseltmeyi Tıp Fakülteleri için düşünebiliyor musunuz?

Ülkeyi yönetenler, bu tür sınav yöntemleri ile akademik yükseltmeler yapılırsa geleceğimizi kimlere emanet edeceğiz???

Değerli Okurlar; AKP Yöneticileri her konuyu çok iyi bildikleri, liyakat diye bir kavramları olmadığı için ne kadar çok o kadar iyi olacağına inanıyorlar. Toplumda “KUPON” denen bir söz vardır. Sayıca az, çok kaliteli, pahalı anlamındadır. İşte o yok!

Değerli Okurlar, geçenlerde bir TV kanalında “kim milyoner olmak ister” yarışmasını izliyordum. Bir hanımefendi yarışıyordu. Soru şu? Hangisi beyindeki bölgeye verilen addır?

Yarışmacı cevap veremedi, joker kullanacağım dedi. Joker listesindeki bir hekim arkadaşına sorulmasını istedi.

Omurilik Sarımsağı
Omurilik Turpu
Omurilik  Soğanı
Omurilik  Brokolisi

Yarışmacının destek istediği arkadaşı, bir aile hekimi idi. Üzülerek söylemeliyim ki hekim doğru cevaplayamadı. Sunucu hayretler içerisinde kaldı. Bu soru, orta eğitimdeki bir öğrencinin bile cevaplayacağı türdendi. O anda hem çok üzüldüm hem de çok utandım. Sağlığımız kimlere emanet diye düşündüm!!!

Sosyal medyada meslektaşım Dr. Deniz Aslan’ın yukarıda sözünü ettiğim konularla ilgili “DOKTORLUK BAŞKA MESLEĞE BENZEMEZ BAYANLAR  BAYLAR!” başlıklı değerli yazısını sizlerle paylaşıyorum.

“85 milyonluk Almanya’da Tıp Fakültesi sayısı 42 (Yazı ile yazıyorum Kırk iki!)
330 milyon nüfuslu Amerika Birleşik Devletleri’nde 149 adet Tıp fakültesi var, ancak büyük bir reformla 20 yıllık sürede 13 adet yeni Tıp fakültesi açmayı planlıyorlar.
Düşünün, ABD gibi büyük bir güç, Tıp fakültesi sayısında yüzde 10’luk bir artışı 20 yıllık süreçte yapabilmeyi büyük bir başarı olarak görmektedir.
Türkiye’de, 2000 yılında 47 tane Tıp fakültesi vardı.
Şu anda sayı 130’a dayanmış durumda. Nerede duracağını Allah biliyor!
Cumhurbaşkanı “En kısa sürede doktor açığını kapatmayı planlıyoruz” dediğine göre yakında yeni Tıp fakülteleri yolda demektir.
Üstelik artan tek şey sadece Tıp Fakültesi sayısı değil. Öğrenci kontenjanları da patlatıldı.
Misal 2003 yılında 134 kişi alan Akdeniz Tıp, 2018 de 267 kişiye çıkmış.
Kalabalık sınıflar, öğretim üyesi olmayan fakülteler, Hastanesi olmayan Tıp Okulları ile DOKTOR yetiştiriyoruz!

Evet evet hastanesi olmayan Tıp fakülteleri var!
Vallahi de var, billahi de var! İsteyene en az 10 tane sayayım!
Ya komik değil bu KORKUNÇ!
Yahu peki bunlar nasıl doktor yetiştirecek?
O soruyu o fakültelerin açılmasına müsaade eden siyasetçilere sormak lazımdı aslında ama onlara sormak saçma olur. Çünkü onlar hasta olduğunda Ülkenin en iyi hastanelerinde, en ünlü doktorlara gidiyorlar.
Peki vatandaş?

Vatandaş umursanmış olsaydı, bu kadar Tıp fakültesi açılır mıydı?
“Efendim, Avrupa’ya göre doktor sayımız az. Ondan acele ediyoruz” diyebilirler.
Bakın acele giden ecele gider!
Doktor karpuz değil ki suya koy büyüsün!
Doktor tamirci değil ki bozsun!
Doktor terzi değil ki “ Olmadı bu sökelim, yeniden dikelim” desin!
Bakın ister kızın, ister alının ama Doktorluk başka bir mesleğe benzemez bayanlar baylar!
Hayatla oynuyor doktor!

Şimdi gözünüzü kapatın, kendinizin, en sevdiklerinizin ameliyat olması gerektiğini düşünün. Nasıl birine götürürsünüz?
İyi yetişmiş, bilgili, tecrübeli, hata yapma olasılığı en düşük olan kişiye değil mi?
“Benim için önemli değil, hepsi aynı, şansım varsa hayatta kalırım” diyeniniz var mı?
Merkel Almanya’nın her şehrine Tıp Fakültesi açamaz mı?
Başkan Biden, Amerika’daki 500 metropole Tıp Fakültesi açıp “Her eve doktor getireceğiz!” diyemez mi?
Paraları mı yok?
İmkanları mı?
Elbette  Almanya’nın da, Amerika’nın da paraları var, imkanları var, aleti var, teknolojisi var, her şeyleri var.
İstese 500 Tıp fakültesi de açarlar.
Ama AÇ-MI-YOR-LAR!

Çünkü adamların akılları var, planlı yapıyorlar, ihtiyaçları neyse ona göre yapıyorlar her şeyi.
Ama en önemli şey şu; orada hayat ucuz değil.
En ufak bir hatada sadece hatayı yapan değil, siyasetçi de cezayı ödüyor.”

SON SÖZ: ÖYLE HOROZLAR VARDIR Kİ, ÖTTÜKLERİ İÇİN GÜNEŞİN DOĞDUĞUNU SANIRLAR.  TOLSTOY