Çiçeği burnunda Hazine ve Maliye Bakanı’nın “Sen maaş alıyorsun. En fazla neyini kaybedersin? Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse” açıklaması beni benden aldı.

Anladığım kadarıyla, “Siz nesiniz ki? Sizin kaybınız ne olsun fakirler!” diyememiş, derdini bu şekilde anlatmış.

Ülkenin aristokratı, işçi ve kölelere açıklama yapıyor sanki... Bildiğin kast sistemi... Bu bakış açısı bana ciddi anlamda sorunlu geldi.

★★★

Sarf ettiği cümleden o kadar çok anlam çıkar ki... “Sen fakirliğe, sefilliğe alışıksın ama ben senin gibi yerlere düşemem, yoksulluğa layık biri değilim” anlamı da çıkar ki... Galiba onun için en iyisi hiç bu riske girmeden bırakıp gitmesi...

Asgari ücretle aile geçindirmek zorunda olan ülkenin yarısına sanki bu durum kendi seçimleriymiş gibi muamele yapmak da ayrı bir kafa...

★★★

Sahi bakanlık yapmak için cebinden sermaye mi koydu? Neden bütün varlığını kaybediyor? Sadece maaşını devletten alıyor. Anladığım kadarıyla onu da almasa pek de umurunda olmaz ama...

Ya biz... Marabalar olarak ağamız bize ne ihsan ederse onunla yetiniriz. Hâlâ bizi Katar’a satmadıkları için müteşekkiriz...

Dediği gibi yeni ekonomik model tutmazsa üzülecek. Çocuklarının kahramanı olamayacak. Eve boynu bükük dönecek. Derdi büyük anlayacağınız... Sahi millet akşam eve bayat ekmekle dönüp çocuklarını doyuruyor. Onlar hakkında ne düşünüyor?

Güzel kardeşim biz bu yola evleri, arabaları, arsaları, lüks hayatımızı koyduk. Sizin 200 dolarlık maaşınızı mı oturup konuşacağız?

★★★

Keyfine bak paşam... Nedir yani? Önce Çin modeli uygularsın, tutmazsa Kore modelini denersin. Bunun İskandinav modeli var, Japon Modeli var... Ortaya karışık bir şey çıkartırsın. Millet en fazla maaşını kaybeder. Senin üzülmene değer mi?

Ben, ben, ben... Boş ver gerisini... Kahraman olma ihtimaline değmez mi, 85 milyon kişinin kaderi?

★★★

Halka o kadar yukardan bakıyorlar ki halka hizmet için orada olduklarının farkında bile değiller... Yine de açık ara en dürüst bakan kendisi... Diğerleri farklı düşünmüyor ki... Hiç değilse söylemiş içindekileri...

Kimileri var, “Biz bu millete efendi değil, hizmetkâr olmaya geldik” deyip duruyor. Efendinin durumu belli... Ekmek kuyruğunda kendisi... Hizmetkârlık nasıl gidiyor? Keşke biraz da millet deneseydi...