Şapşal surat. Aval bakış. Hımbıl duruş. Boş biat. Aylak geçim. Güçlerini bu yapıdan aldılar. Ülkeyi derin ekonomik krize soktular. Bilerek mi yaptılar, isteyerek mi davrandılar?

İsteyerek yaptılar.

Bile... Bile...

İslam ahlakı.

İslam medeniyeti.

İslam terbiyesi.

İslam hoşgörüsü.

İslam düşüncesi.

Sözde İslam dininin değerler sistemini yol gösterici yapmışlardı. Tek bir kişinin ağzına bakarak; ülkeyi “yeni yapıya dönüştüreceklerini ve bu yolla da dünyanın onuncu büyük ekonomisi yapacaklarını hiç durmadan söylediler, tekrarladılar, vurguladılar, altını çizdiler.

Boş laf oldu.

Ham hayal.

Kuru böbürlenme.

2002’de iktidarı aldılar.

1 dolar= 1.50 TL idi.

2021’i bitiriyoruz.

Dolar, 17 TL’ye dayandı.

Boş laf, ham hayal, kuru böbürlenme sonunda ülkeyidünyanın en ucuzlayan fakat dine ve diyanete en yüksek parayı ayıran memleketi” yaptılar.

★★★

Ben susayım.

Kıyaslama konuşsun.

Diyanet Bütçesi:

12 milyar TL.

Sağlık B. Bütçesi:

2.7 milyar TL.

Doktor sayısı:

107 bin.

İmam sayısı:

160 bin.

Hastane sayısı:

1.250

Cami Sayısı:

85.000

ÜLKE FRANSA:

Kilise sayısı:

60.000

ÜLKE TÜRKİYE:

Cami sayısı:

85.000

★★★

İslam ahlakı, İslam medeniyeti, İslam terbiyesi, İslam hoşgörüsü, İslam düşüncesi diye diye 20 yılın sonunda ülkeyi; “Doktor sayısı 107 bin fakat imam sayısı 160 bine dayanmış” duruma getirince aslında “İslam adına konuşanlara da ağır bir güvensizlik, derin bir şüphe” yüklediler. Aksoy Araştırma Şirketi’nin yaptığı araştırma geçen hafta her yerde yayınlandı. Buna göre “Diyanet İşleri Başkanlığı’na güvenenlerin oranı yüzde 50’nin altına” indi. Diyanet’e çok güveniyorum” diyenler ise sadece yüzde 18’de kaldı. Ve yurttaşların yüzde 82’si de “tarikatların zararlı olduğuna inandıklarını söyleyip tamamen kapatılmalarını” istedi.

Üstten din akıttılar.

Alttan laiklik güçlendi.

Çünkü...

Yine ben susayım.

Kıyaslama konuşsun:

2002 yılında: Türkiye dünyanın 16’ncı büyük ekonomisiydi. 2021 yılında: Türkiye dünyanın ilk 20 büyük ekonomisi içinde olmaktan çıktı ve 21’inci sıraya düştü. Bu düşüş olurken de “zengin daha zenginleşti. Cuma namazları çıkışında Cumhurbaşkanı’nın yanında yöresinde iktidar zenginleri peydahlandı. Fakirler ise daha fakirleşti. Derin Yoksulluk Ağı adlı sivil toplum kuruluşunun yöneticisi, “bayat ekmeği şekerli su ile ıslatıp bebelerine mama yapan ailelerimiz var...” diyor. 2002’de Türkiye’nin dış borcu: 130 milyar dolardı. 2021’de dış borç: 475 milyar dolara çıktı. Türkiye bu borcu ödemekte zorlandığı için 1 dolar= 17- 18 TL sınırını zorluyor. Yeni bütçe için 1 dolar= 9.27 TL hedefi konuldu. Ancak bütçe görüşmelerinin yapıldığı sırada konuşma yapan milletvekilleri 1 doların= 17 TL’yi bulduğunu söylüyorlardı. Bu koşullar altında asgari ücretliye yapılan zam sadece bir günde (önceki gün) dolar karşısında 425 TL eridi.”

★★★

İslam ahlakı, İslam medeniyeti, İslam terbiyesi, İslam hoşgörüsü, İslam düşüncesi diye diye 20 yılın sonunda ülkeyi soktukları büyük krizi aşabilmek için; “soğan ekmek yeriz bu zor günleri aşarız” dedikleri tarihte Merkez Bankası 128 milyar dolar döviz rezervini eritmişti. İşte; “bizi destekleyen halkımız soğan ekmek yer, büyük sabrı ile krizi aşarız” dedikleri tarihlerde Cumhurbaşkanlığı’na teki 1.8 milyon Euro’ya 3 yeni zırhlı ve ultra lüks Mercedes makam aracı alındığını Meclis’te milletvekilleri belge göstererek açıkladılar.

20 yılda:

Tepeden din yüklediler.

Dipten laik dalga geldi.

Çaresizler.

Seçimler olacak.

Gidecekler.

OHAL tezgahı tutmayacak.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Hablemitoğlu!


Necip Hablemitoğlu  gazeteciydi. Gizleneni, saklananı yazardı. Köstebek” adlı bir kitap yazdı. Kitabında “Fetullah Gülen örgütlenmesinin kaynaklarını orduya, polise, devletin her kurumuna sızmasını ve bağlantılarını da belgeleyerek” yazdı. Eğitim kurumları ve ticari şirketleri ile devlet içine sızarak kritik kadroları ele geçirdiklerini ve silahlı örgüt haline geldiklerini ilk yazan Necip Hablemitoğlu oldu. 19 yıl önce 18 Aralık 2002 yılında evinin önünde silahlı saldırıya uğradı, katledildi. Katiller bulunamadı. Dosyası uzun yıllar “vuranı bilinmeyen” olarak kaldı. Sonra dosya raftan indirildi. Hablemitoğlu’nu vuranlarla ilgili bilgilere sahip Nuri Gökhan Bozkır adlı birinin Ukrayna’da gizlendiği ortaya çıktı. Ancak bu kişi Türkiye’ye getirilemedi. 19 yıl geçti, Hablemitoğlu’nu öldürenler yakalanmadı.