Bir yeni araştırma yayınlandı. Bu araştırmayı ismi lazım değil bir ülkede yapmışlar. Bu ülkenin özelliği; bir yanda “parasal spekülasyon” zirve yapmış. Parası olan, birikimi olan, tuzu kuru azınlık yabancı paraya hücum edip topluyorlar. Dolar, Euro yükseliyor. Ülkenin milli parası değer yitirmiş, pul olmuş. Bu durum karşısında ülkeyi 20 yıldır liderin ağzına bakarak yönetenler, “siyasi spekülasyon yapıp” yükselen yabancı paraları indirmek için Merkez Bankası rezervlerini eritiyorlar.

Zavallı ülke insanları!

2 spekülasyon arasında.

Öyle ki; ülkede enflasyon artmış üç haneliye gidiyor. İşsizlik alev olmuş yükseliyor. Gelirler, giderleri karşılamıyor. Ucuz ekmek kuyrukları uzuyor. Sabah uyandığında kahvaltıda ne yiyeceğini bilmeyenlerin sayısında artış var.

Ne kadar ilginç!

Bu ülke neresidir?

Kime benziyor?

★★★

Kime benzediği önemli değil. Önemli olan yapılan “laboratuvar deneyinin” sonuçları. Bu deneyi yapmaya karar verenler, büyük sayılar kanunu işletmişler. Dünyanın en iyi ekonomistlerini, sosyologlarını, tarihçilerini, siyaset bilimcilerini toplamışlar.

Ülke bu durumda.

Bir deney yapın.

Neye ihtiyaç var?

Bize söyleyin.

Ekonomist, tarihçi, sosyolog, siyaset bilimci, “deney için” harekete geçmişler. Ülkeyi temsil edecek üç aile tipi ile üç oda belirlemişler.

Üç aile tipi:

1- İşi olmayan, geliri bulunmayan, ertesi gün ne yiyeceğini bilmeyen karı koca üç çocuklu bir aile. 2- Belli bir işi olan, ucu ucuna geliri bulunan, işini her an kayıp edebilirim korkusunu içinde yaşayan karı-koca üç çocuklu bir aile. 3- Bankada milyon dolarlık döviz hesabı açtırmış, bir miktar dövizini de MAN Adası’nda, İsviçre Bankaları’nda depolamış, tuzu kuru karı koca tek çocuklu bir aile.

Üç oda tipi:

1- Odanın ortasında masa üzerinde üç kutu var. Kutunun birinin üzerinde “ekmek”, diğerinin üzerinde “et” ve üçüncü kutunun üzerinde de “iş” yazıyor. İş kutusunun içinde; sürekli işi olacak bir garanti. Ekmek kutusunun içinde sürekli bir gelirin garantisi. Et kutusunun içinde haftada bir kez et alabilme garantisi. 2- Odanın ortasında masa üzerinde büyük harflerle YEM yazan bir kutu. Kutunu içinde; Yeni Ekonomik Model (YEM): düşük faiz, yüksek kur, değersiz milli para, ucuz işgücü, kapanmış cari açık diye model tarif edilmiş. 3- Yine odanın ortasında masa üzerinde büyük harflerle DEM yazan bir kutu. Bunun içinde de Dövize Endeksli Mevduatın(DEM) ne olduğu, nasıl işleyeceği anlatılıyor.

★★★

Deney başlıyor.

3 aile tipi, üç gün üç gece aç, susuz, ekmeksiz bırakılıyor. Üç günün sonunda, bu üç ailenin üç odayı tek tek gezmeleri, kutuları açıp içindekilerini okumaları ve aralarında tartışarak, görüşerek hangi odayı tercih edeceklerini söylemeleri isteniyor. Birinci aile tipinin üyeleri ile ikinci aile tipinin fertleri üç odayı da tek tek geziyorlar. Kutları açıyorlar. Aralarında tartışıyorlar ve kutularının üzerinde “ekmek-et-iş” yazan odayı seçiyorlar. Üçüncü aile tipi ise kutusunun üzerinde DEM (Dövize Endeksli Mevduat) yazan odayı seçiyor.

Sonuçlar böyle alınıyor.

Deneyi yapan bilim adamları heyeti; ülkenin yüzde 99,9’nun üzerinde “ekmek-et- iş” yazan kutuyu seçenlerin oluşturduğunu, DEM kutusunu seçenlerin ise nüfusun istatistiki olarak üzerinde durulmayacak sayıda bulunduğu notunu düşerek raporlarını yazıyorlar.

Ülkelerine dönüyorlar.

★★★

O ülkede hafta geçiyor.

Aylar akıp bitiyor.

O ülkede “para spekülasyonu ile siyasi spekülasyon çatışması” devam ediyor ve sonunda ülkeyi yönetenler DEM kararı alıyorlar. Para spekülasyonu yapanların yanında yer alıyorlar.

Algı avı başlatıyorlar.

Esnaf buluyorlar.

Davul zurna...

Göbek attırıyorlar.

Böyle bir ülke var biliyorum. Yazmıyorum, siz tahmin edin.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Yaşayın genç gazeteciler!




Devlet Bankası kredisi ile Hürriyet Gazetesi sahip değiştirdi. Gazete, döviz kazanan, ihracat yapan bir işletme değildi ama devlet bankası “döviz kredisi” vermişti. Anlaşılamadı. Verilen döviz kredisi, vadesinde geri döndü mü sorusu da “ticari sır” denilerek cevapsız bırakıldı. Gazetenin yayın politikası iktidar destekçiliğine vidalandı ve sendika üyesi diye 45 genç gazetecinin işine son verildi. Onlar da sendikaları (TGS) aracılığı ile dava açıp,  tazminatlarını, fazla mesailerini, izin alacaklarını, işsiz kaldıkları süre için de “boşta geçen süre tazminatlarını” istediler. Adalet, 2 yıl sonra genç gazetecilerin lehine kararı verdi. Yaşasın adalet, yaşasın genç gazeteciler.