Sel binaları basmadı.

Binalar dereyi bastı.

Söyleyecek lafınız yok.

Somali’ye 30 milyon dolar “hibe para” gönderdiniz. Şimdi kalkıp halktan IBAN yardımı istiyorsunuz.

Siz bittiniz.

Gidin artık.

Somali’ye bağış olarak gönderdiğiniz 30 milyon doların da altından “hile yapıp dere yatağını daraltmaya” benzer manevra çıktı. Sizin döneminizde palazlanmış iş adamları Somali’de liman inşaatı, kamu binası filan yapıyorlarmış. Ancak Somali’de iktidar olanlar da tıpkı sizin ülkeyi batırdığınız gibi Somali’yi “IBAN dilencisi” haline getirdiklerinden Türk müteahhitlerin “hak ediş paralarını” ödeyemiyormuş. Şimdi siz, Türk halkının sırtından toplanmış vergiler demek olan 30 milyon doları gönderince Somali’deki iktidar, döneminizde büyük müteahhit olmuşların parasını ödeyecek. Somali üzerinden partinizin destekçisi müteahhide halkın parasını aktarıyorsunuz.

Hile bu!

Gidin artık.

★★★

Halk sizi sandığa gömme kararı aldı. Seçmenin önüne sandığı koyun.

Padişah tafranız.

Tantananız.

Lüksünüz.

Sarayınız.

Büyüklenmeniz.

Hileniz sökmedi.

Çapınız yetmedi.

Bittiniz.

Hilelerin gölgesinde yürüyerek Kastamonu’nun Bozkurt İlçesi’ndeki Ezine Deresi (Çayı) yatağının daralmasına göz yumdunuz. Bütün Türkiye’de kentlerimizi bir kanser gibi saran “Hileli Şehirleşme Modeli” icat ettiniz. Dere yatağının iki yanına yüksek binalar, 15 katlı apartmanlar, betondan iş yerleri yapılmasına göz yumdunuz ve hatta “imar affı çıkararak” özendirdiniz. Derenin yağmur yağınca sele dönüşen sularına akış veren yatağı 400 metreden 15 metreye indi. Dere yatağı 400 metre genişlikte iken aynı şiddette yağmur yağınca su seviyesi en fazla 50 santim- 60 santim- 1 metre yükseliyordu, fakat derenin yatağı daraltılıp 15 metreye düşünce yağmur suyu akacak yer, denize kavuşacak yatak bulamadı, yüksekliği 10 metreye kadar çıktı. Derenin suyunda hapsettiği enerjisi artarak dışa vurdu ve gitti yatağına yapılmasına göz yumduğunuz 10 katlı- 15 katlı beton binaları bastı.

Yağmurun ne suçu var?

Sel suyu, kabahatli değil.

Suç sizin.

Dereye hile yaptınız.

Aslında gökten inen yağmurun şiddeti binaları basıp yıkmadı, dere hilenize yıkarak, boğarak, öldürerek cevap verdi.  Bu yazının yazıldığı saatlerde boğularak hayatını yitiren insanımızın sayısı 44’ü bulmuştu. Türkiye, perişan, üzgün, şaşkın, acılı, sizden umudunu kesmiş...

Ne anlatsanız boş!

Hesap verin.

Özür dileyin.

Gidin artık.

★★★

Hileli şehirleşme modeliniz” kalkınıyoruz, gelişiyoruz, Türkiye’yi uçuruyoruz algı avcılığına dayanan bir ayıplı göz boyamaydı. Doğu Karadeniz’de sel suları boyanızı döktü. Akdeniz Bölgesi’nde orman alevleri boyanızı yaktı. Kendinize şu soruyu hemen sorun: Kastamonu’nun Ezine Deresi (Çayı) iki yakasına yüksek binalar dikip, dere yatağını daraltarak sel suyunun gücünü öldürme ve yıkma enerjisine dönüşmesine sebep olan müteahhitlerin sayısı kaçtır?

10 müteahhit mi?

Bilemedin 15...

Hepsini isim isim, firma firma tanıyor, biliyor, selamlaşıyor, haberleşiyor, birlikte Cuma namazına durup, hep beraber umreye gidiyordunuz. Onlar dereye hile yaptı. Siz de “Hileli Kentleşmeye” göz yumdunuz. Artvin Hopa’da öğretmen Metin Lokumcu, 2011 yılında sizin miting yaptığınız meydanda “derelerin kaldırabileceğinden fazla HES yapıyorsunuz” diye konuştuğu için polislerin darbeleri sonucu hayatını yitirmişti, unuttunuz mu? Metin Lokumcu öğretmen haklı çıktı, Batı Karadeniz’de sel kıyamete dönüştü.

Şapkanız düştü.

Sel sularının çamurundan insanların cesetleri toplanırken siz IBAN ile halktan yardım istiyorsunuz fakat daraltılmış dere yatağında deliren akış sularının insanları boğduğu şehirlerin valilerinin altında fiyatı 3 milyon 750 bin TL olan lüks makam araçları (Long Luxury) var.

Siz ne izah edeceksiniz?

Siz bittiniz.

Gidin artık!

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Sosyalist parti unutulanları hatırlatıyor!


Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) avukatları, bir dava dilekçesi yazdılar, suç duyurusunda bulundular. Sosyalist görüşlü bir parti olan HKP avukatları, dilekçelerinde cümlelerin içine Türkiye’nin unuttuğu ya da unutturulmak istendiği şu kavramları serpiştirdiler: Nüfuz ticareti. İrtikap. Görevi kötüye kullanma. Kamu görevlisinin suçu gizlemesi. Suçluyu koruması. Dürüst yaşamak. Başkasına zarar vermemek. Herkese hakkını teslim etmek. Halkın ödediği vergilerin heba edilmesine, peşkeş çekilmesine karşı çıkmak. Devlet, belediye, özel idare, her türlü resmi ve yarı resmi devlet kuruluşlarında, şirketlerinde yandaşlığın pirim yapmasına karşı duyarlı olmak. Kamuda (Devlette) bilgiye, tecrübeye, liyakata önem vermek. Avantaya, peşkeşlere sessiz kalmamak. “Yüksek adalet ve yüksek ahlak isteyen” bütün bu kavramlar HKP avukatlarının, AKP Milletvekili Ravza Kavakçı Kaan’ın, milletvekili olmadan önce daha öğrenici iken ABD’de gittiği bir üniversite de okusun diye kendisi için yapılan 155.000 Dolar ve 59.000 TL belediye parasının hesabının yargı önünde sorulması için yazdıkları suç duyurusu dilekçesinde yer aldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKP’nin yönetiminde iken bütçesinden Ravza Kavakçı için 155.000 Dolar ve 159.000 TL harcadığı, müfettiş raporu ve belgelerle 2 hafta önce ortaya çıkmıştı.  HKP Avukatları, o dönemin İBB Genel Sekreteri, Belediye şirketi İstanbul Ulaşım A. Ş’nin Genel Müdürü ve belediye parasının sonradan milletvekili yapılacak bir partili için harcanmasına imza veren tüm görevlilerin “adalet önünde hesap vermesini” istediler.