Mal sahibi, mülk sahibi, kimdir bunun ilk sahibi diye aranırken bir “kına gecesi fotoğrafı” çıktı. Yakılan kınanın altından da iktidar kayırması, azınlık sultası, cumhurbaşkanı oğlunun Yüksek İstişare Kurulu üyeliğini yaptığı TÜGVA’nın kollanması uç verdi.

TÜGVA!

Bir vakıf.

Yani birleri; vergilerini de ödeyerek çok para, mal, mülk, servet kazanmışlar. Kazançları, yedi sülalelerine 700 yıl yetecek kadar büyük olmuş.

Minnet duygusu.

Oturup düşünmüşler.

Bu serveti ne yapalım?

Kefenin cebi yok.

Ülkeden kazandık.

Ülkeye döndürelim.

Vakıf kuralım.

TÜGVA (Türkiye Gençlik Vakfı) bu anlayıştan doğmuş olmalı. TÜGVA’yı kuranlar; koydukları parayı, malı, mülkü, geliri ahlaklı- çalışkan- yüksek adalete inanmış- yenilikçi- dünyada en iyi ne varsa onun peşinden koşan bir gençliğin yetiştirilmesine”  harcansın istemişler. Yani böyle düşünmüş olmalılar. Çünkü ben TÜGVA’nın sitesine girince bizzat gördüm ve okudum: Vizyonumuz ile misyonumuz, Yeni Nesil Vakıfçılık yapmaktır yazmışlar ve “değerlerimiz” başlığı altına da şu 4 yüksek değeri sıralamışlar:

Adalet.

Birlik.

İyilik.

Ahlak.

★★★

Bu yüksek değerlere kim itiraz edebilir, kim kem gözle bakabilir? Hiç kimse. Ancak “kına gecesi fotoğrafı” ile ortaya çıktı ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi iktidar partisi AKP’nin yönetiminde iken belediyenin mülkü olan Büyükada’da İskelenin üst katını “2 bin 500 TL aylıkla” TÜGVA’ya kiralamış. Bu kiralanan yer, halk gelsin otursun; çay kahve içsin, denizin keyfini çıkarsın, güneş doğarken ve batarken renk cümbüşüne dönüşen manzaradan hakkını alsın diye ayrılmışken TÜGVA’ya üç otuz paraya kiraya verilmiş. TÜGVA da burayı üçüncü kişilere “düğün salonu ve icabında kına gecesi mekanı yapsınlar, kar amaçlı kullansınlar” diye devretmiş.

Belediye malı.

Halkın malı.

Çok ucuza.

TÜGVA’ya.

TÜGVA’dan da...

Kınacıya.

Bu yapılan “Yeni Nesil Vakıfçılık” olmuyor ki... Bu belediyenin pırlanta değerindeki malını yani halkın hakkını, vakıf örtüsü altında gizleyerek özele aktarmak oluyor. Bunun ne adalete, ne iyiliğe, ne ahlaka ve ne de birlik ve bütünlüğe sığar bir yanı yok. Nitekim İstanbul halkı, yapılan seçimde 800 bin oy farkı ile Büyükşehir Belediyesi yönetimini AKP’den alıp CHP’ye verince; onlar da yapılması gerekeni yapmışlar.

★★★

Araştırmışlar.

Şu gerçeği bulmuşlar:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) AKP’li belediye başkanlarının yönetiminde iken; yeme- içme, teşrifat, bakım- onarım, yer tahsisi, konaklama, kiralama adı altında hemen hepsi iktidar partisi AKP bağlantılı dernek ve vakıflara 847.592.858 lira aktarmış. Bu dernek ve vakıflar arasında TÜRGEV var. Ensar Vakfı var. Ve kına gecesi fotoğrafı” ile yeniden güdeme gelen Büyükada İskelesi’nin manzaralı üst katına “çökmüş” olan TÜGVA da var.

Çökmüş mü?.

Çöktürülmüş mü?

Bence “çöktürülmüş olmalı” çünkü İBB’nin yeni yönetimi “çık buradan, biz burayı yeniden halkın hizmetine açacağız” dediği halde çıkmıyor. “Mahkeme kararı kesinleşmedi diye belediye malını vermek istemiyor. 4 yüksek değerli vakfa bak (!) Polis çağırıyor. Ve polis, TÜGVA’dan kendi malını almaya gelmiş Belediye görevlilerini (zabıtayı) püskürtüp binanın dışına attı. Bu durumda Büyükada Kaymakamı’nın devreye girip, iskele binasındaki katın ilk sahibi olan İBB’ye geri kazandırılmasını sağlaması gerekir. Yapmadı. Büyükada Kaymakamı da iktidar partisi AKP’den milletvekili aday adayı olmuş bir bürokrat çıktı. İçişleri Bakanlığı ise İBB yeni yönetimi (Ekrem İmamoğlu) müfettişlerinin hazırladığı; belediye kaynaklarından iktidara yakın dernek ve vakıflara ve onların içinde TÜGVA’ya da aktarılan “847 milyon 592 bin 858 TL harcama belgelerine” el koyduğu halde, harekete geçmedi.

Belge savcıya gidecekti.

İçişleri Bakanlığı el koydu.

Niçin el koydu?

Neyi bekliyor?

★★★

Kınayı bırak.

Kınanın altına bak.

TÜGVA, çok kısa zamanda 81 ilde ve 570 ilçede “gençlik merkezleri” kurmuş bir vakıf. TÜGVA’ya devlet kurumlarından, AKP’li belediyelerden ne kadar “mal- mülk- bağış- harcama transferi” yapıldı?

Adalet adına.

İyilik adına.

Ahlak adına.

Açıklayın.

Devlet ve belediye parası, malı, bağışı ile yapılan vakıfçılık değil olsa olsa iktidar kayırması, azınlık sultası, otokrasi, halkın hakkını gasp olur.