Mehmet Akif’i sever görünürsünüz. Parti kürsülerinden sık sık okursunuz. Şiirlerini anlamış gibi yaparsınız. Mehmet Akif’in şiirlerini gerçekten anlayarak okumuş olsaydınız; önceki gün taşan derelerin sel sularında 38 insan boğulmayacaktı.

Mehmet Akif!

“Korkma Sönmezi yazdı.

Taşan dereleri anlattı.

“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! / Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım; / Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.”

Yatağına sığmaz.

Kükrer, sel olur.

Bendini aşar.

Denize kavuşur.

Deniz, derenin kavuşmak istediği hürriyetidir. Karadeniz Bölgesi’nin dağ yamaçlarından doğan dereler yüzyıllardır “denize kavuşmak” için aktılar, akıyorlar, akacaklar. Dünyanın iklim ritmi değişti. Göğün vanasının patlaması demek olan ani yağışlarla dereler, kükreyen sel oldular, oluyorlar, olacaklar.

★★★

Gökyüzünü.

Yeryüzünü.

Geceyi.

Gündüzü.

Kuzey Kutbu’nu.

Denizin su seviyesini.

Akılla, bilgiyle.

İlimle, irfanla.

Takip etseydiniz.

Denizlerin ısındığını.

Toprağın kavrulduğunu.

İklimin değiştiğini ve Anadolu’nun Akdeniz ve Ege sahillerinde sıcak havanın toprağın nemini kurutarak; ormanları yangınların kucağına atacağını ve Anadolu’nun Karadeniz sahillerinde ise önce Artvin ile Rize’de önceki gün de Bartın, Kastamonu, Sinop ile ilçelerinde kükremiş sel olup derelerin bentlerini çiğneyip aşacağını biliyor, öngörüyor ve önlemleri planlamış bekliyor olacaktınız.

Akif’i anlasaydınız.

Önlem planınız olacaktı.

38 can boğulmayacaktı.

★★★

Safahat’ı okuyun.

Mehmet Akif!

Batının fenni:

(Fizik- Kimya)

Doğunun ilmi:

(İslam Ahlakı)

Birleştirelim istiyordu.

Mehmet Akif’i anlamış olaydınız; ilimden, bilgiden, irfandan sapıp; ihtiras ve menfaatlerinizi öne geçirerek oy artırmak için dere yataklarına yapılmış kaçak binaların sahiplerine her seçim öncesi “imar barışı” adı altında af çıkartma gafletine düşmeyecek, derelerin denizlere kavuşma hürriyetine zincir vuracak “rant ağırlıklı” yapılaşmaya saplanmayacaktınız. Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde Ezine Çayı (deresi) kenarına üç yıl önce dikilmiş 8 katlı Ölçer Apartmanı’nda yaşayan baba anneleri Ayşe Remziye Yücel ile dedeleri Nadir Yücel’e misafirliğe giden 12 yaşındaki ikiz kardeşler Erçin Yücel ve İclal Yücel, önceki gün sel sularıyla çöken apartmanda ölmeyeceklerdi.

Hangi orman yansa!

Hangi dere taşsa!

Acıyı kesen morfin:

Kredi desteği.

Vergi erteleme.

Afet Bölgesi ilanı.

Ve TOKİ!

Çocuklarını sel sularında ya da yanan ormanlarda yitirmiş insanlara TOKİ ev yapacak, onlar da acılarını unutacak size yine oy verecekler, öyle mi!

★★★

Aklınızda tek TOKİ!

Hidroloji ilmini ağza almazsınız. Hidroloji biliminin şaşmaz ölçüleri; yağmur-toprak-akış-sel- topoğrafya ilişkisine, havza üzerine düşen yağmur suyunu bir göle, dereye, baraja, denize tahliye eden modellemelere, şehir ve bölge planlarına, taşkın yataklarını imara açmamaya,  kişiye, firmaya, yandaşa, beşli tanıdığa “özel imar izni” vermemeye, bölgenin yapısının ne kadar HES’ i kaldırabileceğine, killi toprak üzerine HES dikerken çok set yapmak zorunda kalıp, çok ağaç keserek  doğayı zorlamanın önceki gün ve dün yaşanan sel felaketlerini büyüteceğine, derelerin ve akarsuların eğimini bozmanın, denizle derenin bağlantısını kesmeye çalışmanın nasıl bir yıkım getireceğine, uyduruk ÇED raporları ile hem Akdeniz ve hem Karadeniz ve de tüm Anadolu’yu bir avuç yandaşın doymak bilmez çıkarlarına açmanın dereleri nasıl
kükretip bendini aşar duruma getirdiğine hiç dikkat etmezsiniz.

Çay ekimi artı.

Rize’de toprak kayıyor.

Dersiniz.

Düşün!

Şair Akif’in yakasından!

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Taliban’ın İslam’ı!


Cumhurbaşkanı, “Taliban’ın inancıyla Türkiye’nin inancı arasında ters bir ilişki yok, ben Taliban ile görüşeceğim” demişti.  Metropol Araştırma şirketi, “Türkiye’nin Nabzı” anketinden ise “Taliban İslam’ı bize yabancı” sonucu çıktı. Araştırma şirketi, vatandaşlara “Taliban’ın İslam anlayışı ile sizin İslam anlayışınız arasında fark görüyor musunuz?” diye sordu. Yüzde 57, “İslam anlayışımız farklı” yanıtını verdi. Cumhurbaşkanının partisi AKP’ye oy verenlerin yüzde 50.6’sı da aynı şekilde “Anlaşımız Taliban’dan farkı...” dediler. MHP ile Saadet Partisi’ne oy verenlerin de yüzde 80’den fazlası, “Biz İslam’ı Taliban’ın anladığı gibi düşünmüyoruz” dediler. Acaba bu konuda bizim Diyanet İşleri Başkanlığı ve sık sık konuşan İlahiyat profesörleri ne düşünüyor? Benim okuduklarıma göre,  Anadolu Müslümanlığı, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Mevlana ve Şeyh Bedrettin’in gösterdiği “hoşgörü ve insan sevgisine” ağırlık veriyor. Taliban’ın Müslümanlığı ise “ kadınları Cehennem ile korkutup erkekleri Cennet ile ödüllendirmek” üzerine bina ediyor.