Yoksulluğun tavan yaptığı bir dönemde, Maliye Bakanı Nureddin Nebati:

“Rakamlar çok iyi. Gözlerimin içine bakar mısınız? Ne görüyorsunuz gözlerimde?” diyerek sevinç gülücükleri dağıttıktan bir gün sonra:

“Çarpılan küçük yatırımcı oldu!” dedi, iyi mi?

Yani “Büyük balık, küçük balığı yedi.” Vatandaş büyük sermayeye yem oldu!

Gece yarısı işlem yapamayan küçük yatırımcı doların düşüşüne karşı kendisini koruyamadı.

Ah Nebati Bey ah!

Keşke herkesin gözlerinin içi, senin gibi gülüyor olabilseydi!

★★★

Rusya Devlet Başkanı Putin’in bile, olumsuzluklara örnek olarak Türkiye’yi göstermesi ne anlama geliyor?

Putin’in “Ben Merkez Bankası’nın kararlarına karışmıyorum. Eğer faiz indirseydik, Türkiye gibi, olurduk!” demesi, gözlerinin içi gülen Nebati Bey’e ne ifade ediyor acaba?

Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı “Ey Putin! Türkiye’nin durumunda ne var ki? Bu dostluğa sığar mı? Ayıp ediyorsun!” diye bağırabilecek mi?

★★★

Gözlerinin içi sevinçle gülen Maliye Bakanı Nebati, çarşı-pazardaki etiketlerde her gün büyüyen rakamları görmüyor demek ki!

Nebati Bey mutlaka sokağa çıkıp bir de vatandaşın gözlerine bakmalı, onların dertli dudaklarından fışkıran sözlerini dinlemeli.

“Bir dokunsa, bin ah” işitecektir!

Belki o zaman, halkın alım gücünün aydan aya eridiğini, ülkeyi yoksulluk tsunamisinin sardığını anlar.

★★★

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun “Halkın enflasyonu” araştırmasından çıkan sonuçlara göre dalgalı kurla mutfaktaki kasırga daha da büyüdü.

Marketlerdeki gıda fiyatları bir yılda yüzde 78, meyve fiyatları yüzde 93, sebze fiyatları yüzde 120 arttı.

Ülkemizin tarihinde, dar ve sabit gelirlilerin satın alma gücünün böylesine azaldığı bir dönem olmamıştı.

Maliye Bakanı Nebati’nin gözlerinin içi gülmeye devam etsin ama bilsin ki, vatandaş ağlıyor!

İYİ Partili Aytun Çıray’ın “Niye küçük yatırımcının soyulmasına göz yumdunuz?” sorusu cevap bekliyor.

Uygulama dinen caiz mi?


Meslektaşımız Faruk Mangırcı, iktidarın “Dolar garantili Türk Lirası mevduat hesabı” adı altında dolaylı faiz uygulamasının dinen caiz olup olmadığını merak ederek bunu Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan öğrenmek istedi. Gelen cevap şöyle:

“Sayın Yahya Faruk Mangırcı,

Kişi ve kurumları hedef alan, üçüncü şahısları ilgilendiren ve dini içerikli olmayan sorular cevaplandırılmayacaktır. Lütfen sorunuzu anlaşılır ve öz olarak belirtiniz.”

Faruk Mangırcı istenildiği gibi soruyu net olarak “Döviz kuruyla ilgili son alınan karara göre mevduat sahibinin zararının milletçe ödenecek olması dinen caiz midir?” diye yazıp “kurul.diyanet.gov.tr”ye gönderdi.

Cevap “İstek reddedildi” şeklinde oldu.

Anlaşılan, Diyanet, zülfüyare dokunmak (güçlü ve hatırlı kişileri gücendirmek) istemiyor.

TEBESSÜM

Parası çalınan kız...


Çıtı pıtı genç bir kız hâkime derdini anlatıyor:

“Reis bey, işte bu adam paramı çaldı!”

“Neredeydi paran?”

Genç kız göğsünün derinliğini göstererek:

“İşte buradaydı efendim. Göğsüme saklamıştım...” diyor.

“Peki, olay sırasında neredeydiniz?”

“Sinemada film seyrediyorduk efendim. Önce omzuma sarıldı, sonra elini saçlarımda dolaştırdı, boynumu okşadı, yavaş yavaş aşağı indi. Tam bu sırada paramın uçtuğunu fark ettim.”

“Peki, neden elini uzattığı zaman hemen bağırmadın?”

Genç kız boynunu büküyor:

“Paramı çalmak istediğini nereden bilecektim hâkim bey?

GÜNÜN SÖZÜ


Bilmediğini bilmeyen siyasiler, toplumları yoksulluğa sürükler!