Ormanlarımız cayır cayır yanarken, Bergama-Dikili yöresinde bulunan Kozak Yaylası’na gittim. 17 köyün muhtarıyla çam ağaçlarının gölgesinde bir araya geldik. Yemek yedik, ormanların nasıl korunması gerektiğini onlardan dinledim. Hem de “cilveli çay” içerken. Çayın cilvelisi mi olurmuş? Evet, çam fıstığını kavurup çayın içine özel günlerde atılıyor, özel misafirlere ikram ediliyormuş. Bize de kısmet cilveli çay içmekmiş...

Köy muhtarlarıyla, ormanlık alanda sohbeti CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat organize etti. İzmir Milletvekili Murat Bakan, Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz, Bergama Belediye eski Başkanı Mehmet Gönenç, Ticaret Odası Başkanı Fikret Ürper de katıldı. Kozak yaylasında Terzihaliller Muhtarı Mehmet Nadir Özcan, Yukarıbey’den Yusuf Doğan, Ayvatlar’dan Yılmaz Tutar, Hacıhamzalar’dan Ahmet Kara, Kaplan’dan Ali Yılmaz, Aşağıcuma’dan Mehmet Çamgül, Hisarköy’den Mehmet Ali Çakır, Aşağıbey’den Abidin Kartal, Kıranlı’dan Kadir Sazlıkaya, Güneşli’den Cengiz Gözerdem, Karaveliler’den Feridun Gürkaya, Çamavlu’dan Mustafa Kocataş, Göbeller’den Ertan Sağlam, Demircidere’den Hızır Yıldırım, Okçular’dan Ali Ürküt de dertlerini anlatıyordu.



HASTALIK, GÖÇ BAŞLATTI

Nazar değmesin; Kozak Yaylası ormanlarla kaplı. Çam fıstığının yüzde 80’i bu yayladan karşılanıyordu. Köylülerin geçim kapısı bu çamlar. O kozalakları indirmek, içindeki fıstığı çıkarmak hayli zahmetli. Ona razılar ama öyle bir bela geldi ki başlarına, yıldan yıla o kozalakların içinden çam fıstığı çıkmaz oldu. Verim düştükçe düştü. Artık, çam fıstığının yeniden verimli hale gelmesini de bugünden yarına kimse beklemiyor. Umutlar, üretimi düşüren nedenlerin ortaya çıkarılması ve buna göre önlem alınması. Ama bir Araştırma Enstitüsü kurulmadan bunun da pek ortaya çıkarılacağı yok gibi.

Köylüler, gelip TBMM önünde CHP Milletvekili Mahir Polat’la birlikte basın açıklaması yapmak istedi, engellendiler. Ticaret Odası Başkanı Fikret Ürper, “Yaklaşık 10 yıldır verim büyük ölçüde düştü. Verim düşünce köylü geçinemez oldu. O yüzden çam fıstıklarını satıyor, kesiyor, göç ediyor. Hastalığın acilen teşhisi ve tedavisi gerekiyor. Bunun için enstitüsü kurulması şart” diyor. Son sözü “Yoksa Kozak Yaylası da biter” oluyor.

Bunun işaretleri de var. Köy tüzel kişiliği sahipli ormanın en çok olduğu bölgede, yangın çıkmaz. Çünkü, köylü geçim kaynağı olan ormana gözü gibi bakar. Ancak, giderek verimi düşen, hastalığa yenik düşen çam fıstıkları yavaş yavaş satışa çıkarılıyor. O yörelere gelen yabancılar, ormanların içinde yazlıklar yapıyor. Bunlar Kozak yaylasının bitiş yoluna girdiğinin işareti olarak görülüyor.

AKP BİNASI ÖNÜNDE

Üretimi düşüren hastalığın ortadan kaldırılması ve uzun vadeli araştırmalar için köylülerin umudu Çam Fıstığı Araştırma Enstitüsü kurulmasında. Köylülerin yoksullaşması da madenciliğin önünü açıyor. Bir dönem, kaymakama makam aracı alacak kadar zengin olan köylüler, şimdi devletten yardım isteyecek hale geliyor.

Ayvatlar Muhtarı Yılmaz Tutar, Kozak yaylasına taş ocağı ruhsatları verildiğini, verilmeye çalışıldığına dikkat çekiyor, “Cennet Kozak yaylası elden çıkıyor. Çiftlikevi yapma baskısı var. Köy merkezi dışında yapılaşma oluyor” diyor. Göbeller Muhtarı Ertan Sağlam da şunları söylüyor:

“Buralarda medenciliğe, taş ocaklarına karşıydık. Şimdi işe girmek için gençlerimiz AKP ilçe binasının önünde bekliyorlar. Çam fıstıklarının ilaçlamasının yapılmasını istiyoruz. ‘İlacını bulamadık’ diyorlar. Bizi kaderimize terk ettiler. Köyümüzde genç kalmadı. Meclis’e CHP milletvekili Mahir Polat’la gittik, derdimizi anlatmamıza bile izin vermediler.”

YANGINLAR DA BAŞLIYOR

Çamavlu Muhtarı Mustafa Kocataş  “Her şeylimiz ipotekli. Kırsal kesim dağılınca orman yangınları da artıyor. Ormanı en iyi orman köylüsü korur, sahiplenir. Ne yazık ki bugün üreticinin, orman köylüsünün yanında olan yok” derken alabildiğine üzgündü.

Bu yörelerde her yıl “Ağaçlandırma bayramı” kutlanırdı. Şimdi o bayramlar da yok. Fıstık çamının siyaset malzemesi yapılmamasını, dertlerine çare bulunmasını istiyorlar. Aşağıbey Muhtarı Abidin Kartal “Havadan ilaçlama yapılmasını istiyoruz, onu da yapmıyorlar” diyor.

Dolaştığımız yörelerde Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Aziz Kocaoğlu’nun yaptıklarının da unutulmadığına tanık oluyoruz. Yapılan köy yolları, hatta üretim bölgelerine giden yollarda onu anıyorlar. Kooperatifçiliği yerleştiren Kocaoğlu’na minnet duygularını belirtiyorlar ve benzer çalışmaları Tunç Soyer’den de bekliyorlar. Soyer’in bu yöreleri ihmal etmeyeceğine inanıyorlar.

Muğla’da, Antalya’da çıkan yangınlar, Kozak yaylasındaki köylüleri daha da dikkatli hale getirmiş. Köye giren-çıkanları adeta göz hapsinde tutuyorlar. Bir yangın yalnız çamları yok etmeyecek, aynı zamanda ekmeklerini de tamamen ellerinden almış olacağını biliyorlar.