Kamuoyunda 28 Şubat Davası olarak bilinen, biri sivil 103 askerin yargılandığı dava sonucu 14 emekli general ve amiral, ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Cezaevine konuluşlarının bugün 34’üncü günü. Emekli komutanların yaşları 74 ile 88 arasında değişiyor. 28 Şubat’ın komutanlarının bu durumda, cezaevinden cenazeleri çıkacak demektir.

Yargılanan ve beraat edenler de başından beri davayı ve süreci bildikleri için komutanların cezaevine konulmasından dolayı üzgün. Büyük bir haksızlık, hukuksuzluk olduğuna inanıyorlar. Emekli Albay Alican Türk de yargılanıp beraat eden isimlerden birisi. O yalnız üzülmüyor, komutanlarının unutulmaması için çaba gösteriyor.

SAHTE BELGELER

Alican Türk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup yazdı. Mektubunda, her ne kadar beraat etmiş olsa da söz konusu davaya ilişkin soruşturma ve yargılamanın nasıl hukuksuzluklar, usulsüzlükler, sahte belgeler üzerinden yürütüldüğünü yakından bildiğini belirtiyor. 106 duruşmanın 105’ini hem de en önde oturarak izlemişti.

Davayı bu kadar yakından izleyen, davanın da sanığı olan Alican Türk, “Son derece net olarak söyleyebilirim ki, bu dava 2006’ların sonunda Şemdinli Davası’yla başlayıp Atabeyler, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Askerî Casusluk, Kozmik Oda, Oda Tv, Malatya / Zirve, Erzincan / İlhan Cihaner, Fenerbahçe / Şike vb. yaklaşık 15 davanın son halkasıdır ve FETÖ tarafından organize edildiği sabit olan bütün o davalarda ne tür hukuksuzluk, usulsüzlük, sahtecilikler varsa aynısı 28 Şubat davasında da vardır, yaşanmıştır” diyor.

BİN 700 SAYFALIK DİLEKÇE

Bunları, Cumhurbaşkanı’na 4 Eylül 2021 tarihinde yazdığı mektupta belirtti. Yani, “Yargıtay kararı sonrasında kapımızı çalan olmadı” diyen Cumhurbaşkanı’nın kapısını -bir kez daha- çalmış oldu.

Sanıklar olarak Yargıtay’a sundukları ve halen “FETÖ üyeliği ve Kozmik Oda’dan devletin gizli belgelerini aşırmak” suçuyla 17 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılan savcının hazırladığı iddianamede yapılan sahtekârlıkları, çarpıtmaları, tahrifatı içeren bin 700 sayfalık Temyiz Dilekçesi’ni 4 cilt halinde kendilerine göndermiş.

Neden mi gönderdi? Alican Türk şöyle diyor: “Amacım, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da o hukuksuzlukları, sahtelikleri kendi gözleriyle görmesi ve bu duruma müdahale edip yasal yetkileri çerçevesinde ilgili mercileri harekete geçirmesi, gerekirse hukuka aykırı uygulamaları nedeniyle ilgili yargıçlar hakkında inceleme başlat(ıl)masıdır.”

ANA GÖREV: HUKUKU SAVUNMAK

Alican Türk, gazetecilere de mektup gönderdi. O mektupta neler yazdığını da okuyalım:

“Medya grubu olarak 28 Şubat’ı bir ‘Askerî darbe’ olarak görüyor olabilirsiniz, o süreçte komutanların tutumlarını eleştirebilirsiniz, aldıkları cezaları hak ettiklerini savunabilirsiniz ya da tam tersi olarak düşünebilirsiniz.

Elbette ideolojileriniz, siyasal tercihleriniz, dinsel inançlarınız ya da dava konusunda sahip olduğunuz bilgiler tutumunuzu belirlemektedir. Ancak özellikle hak ve adalet söz konusuysa herkesin siyasal tutumlarını bir kenara bırakıp hukuku, adaleti savunmak ana görevi olmalıdır.

Ben de bu davada beraat etmiş bir ‘sanık’ olarak, davanın hukuksuzluklar içerdiğini, sırf sanıkları suçlu çıkarmak için özel çaba harcandığını, sahtelikleri kanıtlanmış belgelerin gerçek gibi kabul edilerek karar verildi. Kısacası 28 Şubat Davasında ‘Normal olmayan’ bir takım işleyişin var olduğunu, birtakım işleyişin var olduğunu ve bu anormalliği görmezden gelmenin kabul edilemez olduğunu ısrarla vurguluyorum.”

SİZ DE GÖRÜN

Cumhurbaşkanına gönderdiği mektubu ve eklerinin fotoğraflarını da “Şucu-bucu” demeden, siyasi duruşu ne olursa olsun ayırım yapmadan, ulaşabildiği bütün medya organlarına gönderen Alican Türk, “Gerçeklerin bilinmesini önemsiyorum, hukuk ve adalet söz konusuysa gerçeklere gözlerin kapanmaması gerektiğine inanıyorum. Hukuksuzlukların, usulsüzlüklerin, sahteciliklerin somut biçimde görülebilecektir” iddiasında.

Peki, cezaevine gönderilen komutanlar için ne yapılmalı? Onlara göre yargı yanlış karar verdi ve yüzden bunun zaman geçirilmeden düzeltilmesi ve 14 emekli komutanın serbest bırakılması gerektiğini savunuyorlar. Onların ilerlemiş yaşlarının yanı sıra bazılarının sağlık durumları da kritik aşamada. Alican Türk, gazetecilere de şu çağrıda bulunuyor:

“Mevcut kararlar Türk Yargısının alnında bir leke, sırtında bir kamburdur. O lekenin temizlenmesi ve / veya kamburdan kurtulma konusunda gerekli çabanın gösterilmesini sayın Cumhurbaşkanın ötesinde, siz gazetecilerin boynunda da bir borç olarak görüyorum. Lütfen bu dava üzerinde ciddiyetle, özenle ve ısrarla durunuz.”

Yalnız gazeteciler değil, 28 Şubat Davası sanıkları adına Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanlığı’na gönderilen temyiz dilekçesini siz de okumalısınız. 24 yıldır konuşulan bu konuda gerçeği öğrenmek gerekiyor. Okumak isterseniz linki de şöyle: http://www.28subatgercekler.com/wp-content/uploads/2020/09/28-%C5%9Eubat-Yarg%C4%B1tay-Ortak-Temyiz-Dilek%C3%A7esi.pdf