Son dönemde aynı gerekçelerle olmasa da iktidarla muhalefetin ülkeye yönelik kaygıları tek bir kelimede birleşiyor: Beka...

Bu dört harfli kelime; anayasal düzenin iç-dış tehditlere karşı korunması, toprak bütünlüğünün bozulmaması ve bağımsız devletin devamlılığının sürmesi manasında kullanılıyor.

★★★

Beklenen İstanbul depremine karşı yeterli önlem alınmaması halinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı “Beka sorunu yaratır” saptamasına yer vermiştim. (8 Kasım 2020)

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, olası İstanbul depremine karşı yapılan hazırlıklarla ilgili “2021 yılında ne kadar kaynak ayrılmıştır?” diye soran CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun önergesine “Güçlendirme çalışmaları için 800 bin lira kaynak ayrıldı” yanıtı vermiş.

İstanbul’da bu paraya bir daire zor alınır.

★★★

Aynı yazımda Bakan Soylu, “deprem ve beka” ilişkisine 2010’da 360 bin kişinin hayatını kaybettiği Haiti depremi örneğini vermişti.

Amerika’nın 1 milyon kişiyi evsiz bırakan depremden  sonra “insani yardım” bahanesi ile girdiği Haiti yolsuzluk batağına saplandı; ülkede çıkan olaylar Devlet Başkanı Jovenel Moise’nin evinde öldürülmesine (7 Temmuz 2021) kadar vardı.



★★★

Peki Amerika Afganistan’ı 20 yıl “işgal” etme gücünü nereden aldı? Başka açıdan soralım: Kabil’den nakit para dolu helikopterle kaçarak, ülkesini Taliban’a teslim eden Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin halk desteğini kaybetmesinde “yolsuzluk” iddialarının payı yok mu?

★★★

İsmail Küçükkaya, 1 Eylül’de “Çalar Saat” programına çıkan Kılıçdaroğlu’na yönelttiğim şu soruyu iletti:

Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantılarında tehdit unsurları olarak zaman zaman irtica veya PKK terörü ilk sırayı alırdı. İktidara geldiğinizde tehdit olarak ilk sıraya neyi koyarsınız?
Kılıçdaroğlu “Yolsuzluklar” diye yanıtlıyor ve devam ediyor:

Çünkü yolsuzluklar bir devleti içten içe çürütür. En tepedeki rüşvet alırsa aşağıya kadar yansır bu, çürüme başlar. Ve devleti çürüttüğünüz andan itibaren kontrol edemezsiniz. Bakın çürümenin boyutunu anlatıyım size. Venezuela’da (Bir başka Güney Amerika ülkesi Kolombiya’da yakalanmıştı) 5 ton kokain yakalandı mı? Yakalandı. Türkiye bağlantılı olduğu açıklandı mı? Açıklandı. Türkiye’de bu konuda soruşturma oldu mu? Olmadı kapatıldı. Mersin ve İzmit Derince limanlarında yine kokain yakalandı, savcılar soruşturma açtı mı? Açılmadı çünkü bunlar devlette güçlü adamları kontrol ediyorlar, siyasetçileri kontrol ediyorlar. Devlette çürüme bakın hangi boyutlara ulaşıyor. O kokain nereye gidiyor, o uyuşturucular nereye gidiyor? Bazen çok varlıklılara, bazen fakir mahalledeki ailelerin çocuklarına. Peki bu çürümeyi nasıl bitireceğiz? Bakın önceliğimiz bu çürümeyi bitirmektir. Devlet gerçek anlamda çürümeden arınmış, düzgün insanlar, ahlaklı insanlar tarafından yönetilen bir kurum haline dönüşmek zorunda.”

★★★

Dikkat buyurunuz; ilk kez bir siyasi parti lideri “uyuşturucu ticareti” ile “beka sorununu” birlikte anıyor.

★★★

Dünyada tüketilen eroinin yüzde 90’ının çıkış noktası olan Afganistan’da, BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi’ne (UNODC) göre son üç yılda afyon ekonomisi yaklaşık 6 kat artarak, 6.6 milyar dolara ulaşmış...

Baronlar Savaşı-Zindaşti Olayı’nın Perde Arkası” kitabının yazarı Timur Soykan haberlerinde Afganistan’dan çıkıp İran üzerinden Türkiye rotası izlenerek Avrupa’ya ulaşan uyuşturucu pazarıyla ilgili çarpıcı bilgiler paylaşıyor.

Bu mesele müteahhitlere imar rantı dağıtmaya benzemez...

İşin içine silahlı illegal örgütler girer, uluslararası uyuşturucu baronlarının siyasi hamileri ve işbirlikçileri girer.

Göç sorunu, doğal afetler, uyuşturucu ile mücadele asla iç siyasi rekabet alanına hapsedilemez.

Ulusal, katılımcı, hukuki ve ekonomik mücadele gerektirir.

5 Ağustos tarihli MGK kararları:


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında 5 Ağustos 2021 günü yapılan son MGK toplantısı sonrası yapılan açıklamayı, kullanılan ifadelerle özetliyorum:

Orman yangınlarının tabii seyri yanında, ülkemiz içindeki ve dışındaki dezenformasyon kampanyaları dahil alınacak ilave tedbirler görüşüldü.

PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere yurt içinde ve dışında başarıyla icra edilen operasyonlar ile hudut güvenliğine yönelik alınan önlemler kurula sunuldu.

PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütünü himaye eden, bölgemizde barış ve istikrarı hedef alan saldırıların sürmesini teşvik eden ülkeler şiddetle kınandı.

15 Temmuz hain darbe girişimine karşı gösterilen milli direnişin beşinci yılında Fetullahçı Terör Örgütü faaliyetlerine karşı yürütülen mücadelenin, devletimizin tüm kurum ve imkanlarıyla tavizsiz ve kararlılıkla sürdürüleceği vurgulandı.

■ Taraf olan aktörler, Türkiye ve KKTC tarafından ortaya konan “bağımsız iki devletli çözüm” iradesine davet edildi.

Ermenistan yönetimine taahhütlerine sadık kalarak bölge ülkeleri ile işbirliğini geliştirme çağrısı yapıldı.

Erdoğan Bayraktar neden şimdi konuştu?


Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın “Reis...  Beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı” sözleri, kapatılan 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sürecini harladı.

Bayraktar kendisi ile birlikte 4 bakanın kasetlerinin ortaya çıktığı dönemde de aynı anlama gelen açıklamalar yapmıştı...

İranlı altın tüccarı Reza Zarrab’ın “rüşvet” dosyasına giren bakanlardan Çağlayan, Güler ve Bağış istifa ettirilmiş, Zorlu ve Ağaoğlu projelerinden sorumlu tutulan Bayraktar ise görevden alınmıştı.



★★★

Bayraktar “vicdan hareketini” 27 Ağustos 2021’de attığı şu tweet ile başlatmıştı...

“Tavassutla (aracılıkla) iş yapmanın birçok mahsurları var... Referanslara ve de verilere bakılmalı. Nasıl iş yapabilirim, nasıl faydalı olurum diye mücadele edenler varken; açıkgözler, tatlı su kurnazları, tüfekçiler, çöp çatanlar ve çalışmadan edinenler bitiriyor bizi...”

Bu tweet’inden ne anlaşılıyorsa Bayraktar’ın sorunu odur!

★★★

Eski CHP Milletvekili Mustafa Özyürek ve geçmiş AKP hükümetlerinin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Halk TV yayınında, Bayraktar’ın bakanlığı döneminde de (2011-2013) “yukarıdan” gelen talimatlarla “kerhen” imza atmaktan yakındığına tanık olduklarını açıkladılar.

★★★

Bayraktar’ın tweet’inde işaret ettiği; açıkgözler, çalışmadan edinenler (sebepsiz zenginleşenler ve makam edinenler demek istiyor olabilir), tatlı su kurnazları malum...

Tüfekçiler kim?

Çöpçatanlar kim?

Çözebildiniz mi?