Atatürk’ün, “Ey kahraman Türk kadını sen yerlerde sürüklenmeye değil omuzlar üzerinde göklerde yükselmeye layıksın” sözüyle onurlandırdığı Türk kadınının cesareti kimselere benzemez. Kurtuluş Savaşı’nda Kara Fatma, Nene Hatun, Halime Çavuş, Halide Edip ve Aydın’da Yörük Ali Efe ile Yunan’a karşı omuz omuza savaşan namıdiğer Çete Ayşe ruhu taşırlar. Çete Ayşe’nin hemşehrisi Aydınlı Öğretmen E.S. de tehditlere pabuç bırakmayan cesur bir Cumhuriyet kadınıydı. Nâzım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı’nda, “Sarışın bir kurda benziyordu/Ve gözleri mavi mavi çakmak çakmaktı” diyerek anlattığı Atatürk gibi Öğretmen E.S. de çakmak çakmak gözleriyle demokratik, laik, Cumhuriyetçi nesiller yetiştirmek için Ata’sı gibi daima ileri bakıyordu.

EFELERİN EFESİ

Türkiye, Arapça Öğretmeni E.S.’yi geçtiğimiz yıl kasım ayında SÖZCÜ’de yayımlanan ‘İmam hatip lisesinde sarıklı ayaklanma” haberiyle tanıdı. Tarikatların beslediği şalvarlı sarıklı kindar nesil, Cumhuriyetin devrim yasalarına karşı efeler diyarı Aydın’da ayaklanmıştı. Ne tesadüf ki (!) Atatürk’ün 96 yıl önce tekke zaviyeleri kapatıp şeyhlik ve müridlik unvanların kaldırıldığı yasanın çıktığı kasım ayı ayaklanma için seçilmişti. Aydın İmam Hatip Lisesi’nde 15 Kasım günü düğmeye basıldı. Cumhuriyetçi öğretmenler tehditle sindirilip gerici üniforması sarık, eğitimde meşru kılınacaktı. Öğretmen E.S. sınıfa girdiğinde şalvarlı sarıklı 3 öğrencinin oturduğunu gördü. Ortaöğretim Yönetmeliği’ni hatırlatıp sarıklarını çıkarmalarını istedi.

KADINLAR SUSMAZ!

Siyaset gücüyle sarıklı öğrenci M.K., “Sen benim sarığımı çıkaramazsın” diyerek kükredi. Öğretmenini duymuyor, “Sus kadın başına konuşma, zaten saçını başını açıp gelmişsin. Okul beni böyle kabul ediyor. Sen kimsin ki? Sen bana karışamazsın. Sınıftan çıkaramazsın. Sen çık sınıftan, asıl ben seni görmek istemiyorum ” diye çemkiriyordu. “Seni hoca olarak kabul etmiyorum. Kadın madın demem döverim. Kafana vururum” diye tehdit etti. Öğretmen, “Kolaysa döv” diye karşılık verince, “O günler de gelecek merak etme” sözüyle aba altından sopa  gösterdi. Araya giren öğrencilere, “Eğer Müslümansanız karışmayın. Siz bunları bilmezsiniz, bunların dedeleri bizim dedelerimizi astı” diyerek aklınca tarih dersi bile verdi.

CEZA YAĞDI

Cumhuriyet devrimlerine karşı tarikatlar ayaklanmıştı. Eğitim İş Aydın Şube Başkanı Şaban Özdemir, Öğretmen E.S.’nin yanına koştu. Başkan Özdemir o günü, “Dindar gençlik yetiştirme hedefinin, kindar nesil yetişmiş en somut haliyle karşı karşıya kaldık. Atatürk ve Cumhuriyete saldırıldı. Sarıkla okula girilemez. Okulların yol geçen hanına dönmesine, öğretmenlerin şamar oğlanı yapılmasına ve Cumhuriyetle hesaplaşmalara asla izin veremezdik. Şikayetçi olduk” diye anlattı. MEB, idari soruşturma açtı. Okul Müdürü İ.S. ve Başyardımcısı İ.G. ‘maaş kesim’ ve Müdür Yardımcısı M.A.G. ‘kınama’ cezası aldı. Öğretmen E.S.’nin Avukatı Burak Özdemir, Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

RUHANİ KİSVE

Sanığın işaret parmağıyla üzerine yürüdüğü öğretmeni dövmeye kalktığını, tehdit ettiğini anlatan Avukat Özdemir, anayasanın inkılap kanunlarının korunmasıyla ilgili 2596 sayılı yasaları hatırlattı. “Hangi din ve mezhebe ait olursa olsunlar, ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır. Bu emredici kanun hükmünce öğrencinin sarıkla okula ve sınıfa gelmesi kabul edilemez. MEB Kılık Kıyafet Yönetmeliği’nin 3. ve 4. maddelerine göre de okul ve sınıfa sarıkla girilemez” maddelerini savunmasında ardı ardına sıraladı. Başsavcılık, iddianamesini yazdı. Aydın 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açıldı.

ÖĞRETMENİM AFFET (!)

Mahkemede sarıklı M.K.’nın, “Ben ertesi gün okula öğretmenden özür dilemeye gittim” diyerek süt dökmüş kedi gibi ağlayıp sızlaması kâr etmedi. Olayın yaşandığı günden 1 yıl sonra geçen hafta yine bir kasım ayında örnek bir karar verildi. Sanığın, “Sen sus kadın başına konuşma. Bunların dedeleri dedelerimizi astı” dediği, tehdit ettiği ve öğretmenlerin de sınıfta kılık kıyafete karışma hakkı olduğuna hükmedip sarıklıya 6 ay hapis cezası verdi. Duruşmadaki uslu halleriyle ceza 5 aya indirilip ertelendi. Atatürk’ün, “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz” diyerek çıkardığı yasadan 96 yıl sonra ‘sarık’, mahkeme kararıyla bir kez daha yasaklandı. Şeyhlerin, müritlerinin başına taktığı sarık, mahkeme kararıyla çıkarıldı.