Cumhuriyetin kuruluşunun 10. yılı, 1933 yılı yaklaşıyordu. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip kürsüye çıktı. Gözleri parlayan, yüreği kıpır kıpır, ayağı çarıklı, aydınlık yarınlar için koşmaya hazır Cumhuriyet çocuklarına, “Güzel yüzlü Türk yavruları! Büyük Millet Kurultayı’nı, Gazi babanızın eliyle açtığı gündeyiz. Türk yarınının yapıcısı çocuklarımız, daima kulağınız çınlasın.  Çalışkan olmayan Türk sayılmaz, ahlaklı olmayan Türk olamaz. Şimdiden söylüyorum ki; sizlerden çalışmayan, iyi yetişmeye kulak asmayanlar, bizim yarınki düşmanlarımızdır” diyerek önemli bir karar açıkladı.

ÇOCUKLARI BIRAKIN

Mekteplerde sabahları, “Türküm, doğruyum, çalışkanım...” diye açılıp, “Ne mutlu Türküm diyene!” ile biten bir ant içilecek. Pazen çuldan, siyah önlüğe, mavi önlükten, kolej kıyafetine her elbisedeki çocuk, millet sevgisini kişisel çıkarın önüne alan bu yemini çok sevdi. Andımız, 80 yıl coşkuyla okundu. AKP, 8 yıl önce Andımızı kaldırdı. Gerekçesini, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Meclis’te, “Bugünün Türkiyesi’ne, dünyasına denk düşmeyen 1930’lar, 1940’larda Hitler ve Stalin gibi toplumu formatlamak için bu tür uygulamalar yapılıyordu. Başarısız, ayrımcı, ırkçı” diye savundu. Asrın canisi Hitler ile asrın dahisi Atatürk, yüce Meclis’te eşleştirilmişti.

LAİKLİK VURGUSU

İktidar sözcülüğüne heveslenen MEB bürokratları, önce bu karara sustu. Eğitim İş Sendikası ve Türk Eğitim Sen, Danıştay’a iptal davası açınca ideolojik takkeler düştü. Bakanlık, “Irkçı, geri, boş levha” diyerek iptali canla başla 8 yıldır savunuyordu. Danıştay İdari Dava Daireleri Üst Kurulu, 2021/193 nolu 20 sayfadan oluşan son kararını verdi. MEB’in kendi payına dersini çıkarması gereken kararında mahkeme, Andımızın kaldırılmasının hukuka aykırı olduğunu vurguladı. “Türk milli menfaatleri, Türk varlığı, devleti ve ülkesinin bölünmezliği, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları karşısında hiçbir faaliyet korunamaz. Laiklik ilkesi gereği, kutsal din duyguları, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamaz” diyerek uyardı.

IRKÇILIK ÇÜRÜTÜLDÜ

Türk milletinin yaşatılması, çağdaş, uygar, mutlu, huzurlu, refah, milli, manevi değerleri olan, ahlaklı bir nesil olarak yetiştirilmesi için Andımız’ın eğitim sistemine uygunluğunu vurgulayan Danıştay, “Eğitim-öğretim, Atatürk İlke ve İnkılapları doğrultusunda, çağdaş bilimin esaslarına göre devletin gözetim ve denetiminde yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim-öğretim yerleri açılamaz” diyerek dikkatleri illegal faaliyetlerini legal sürdüren medreselere çevirdi. ‘Türk’ kelimesinin 1924 ve 1937 anayasasındaki, “Türkiye’de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaş olarak herkese ‘Türk’ denir” cümlesini alıntılayıp ‘ırkçılık’ içerdiği tezleri de bu kararla çürütüldü. Andımız’ın okutulmasında an itibarıyla hiçbir engel yok.

MUTSUZ VE YALNIZ

BM, dünyanın en mutlu ülkelerini ‘özgürlükler, baskı hissi, yolsuzluk endeksi, sosyal destek, milli gelir’ gibi kriterlerle sıraladı. Türkiye, 149 ülke içinde Kamerun, Gambiya, Gine, Güney Afrika’nın ardından 104. sırada yer buldu. Yine akademik özgürlüğü en fazla azalan 6 ülke arasında ülkemiz 100 üzerinden 5 puanla 1980 darbesi yıllarına gerileyerek 40 yıl aşağı indi. Yoksul ile zengin çocuğunun eğitime harcayabileceği para makası da salgınla 20.5 kat açıldı. Mafya-siyaset savaşlarını çekirdek çitleyerek izleyen insanlar artık eğitim yoluyla kalkınmaya dair inançlarını yitiriyor. Gayrimilli Eğitim Bakanlığı da toplumun bu inanç kaybını besleyen kararlara imza atıyor. Nasıl mı?

KİTLESEL SAHTEKARLIK

Türkiye, okullarını salgında en uzun süre kapatan dünyada dördüncü ülke oldu. 2020-2021 eğitim-öğretim yılında okula bir gün gidemeyen, uzaktan eğitime katılamayan, tek bir sınav notu olmayan milyonlarca öğrenci bugün bir üst sınıfa geçirildi. Kopyayla şişirilen notlarla, küçük yaşta yağmacılık zihinlere işlendi. Türk Eğitim tarihinde, tüm zamanların en fazla sahte takdir-teşekkür belgesi sus payı olarak 2 Temmuz’da dağıtılacak. Sahtecilik, eğitimle kitleselleştirilip sıradanlaştırılacak. Türk milleti, ahlaki-insani değerleri satın alınabilen, para-pulunu toplayıp yurt dışına kaçan, çantacı, torbacı, yağmacılara karşı artık milli değerleri çocuklarına anlatmakta zorlanıyor. Türkiye’nin son günlerde her zamankinden daha çok ve yüksek sesle Andımız’ı okumaya ihtiyacı var.