Ayasofya 916 yıl kilise, 581 yıl cami, 86 yıl müze ve 10 ay önce yeniden cami oldu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açılışta kılıçla çıktığı kürsüde isim vermeden Atatürk’e lanet okumasıyla yeni bir süreç başladı. Ayasofya; Cumhuriyet, laiklik ve Atatürk karşıtı imamların merkezi oldu. Başimam Mehmet Boynukalın’dan sonra İmam Mustafa Demirkan sahneye çıktı. Hafızlık töreninde isim vermeden Atatürk’e, ‘zalim ve kafir’ deme küstahlığını gösterdi. İmamların Atatürk karşıtı kin ve nefreti tetiklemesine toplum susmadı. “Atatürk’ün kurduğu devletin memurusun, o devletten maaş alıp Atatürk’e lanet okuyorsun. Çünkü sen namussuzsun, alçaksın, nankörsün, hainsin!” sözüyle en sert tepkiyi bir ilahiyatçı verdi. Kim mi?

AKLA ZİYAN İŞLER

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni, İlahiyatçı-Yazar Cemil Kılıç. Sinoplu fabrika işçisi 5 çocuklu Ahmet ve Melek Kılıç’ın İstanbul’da doğan oğulları. Mahalle camisi imamının yönlendirmesiyle ortaokul ve liseyi imam hatipte okudu. Marmara İlahiyat’ta, Kelam ve İslam Felsefesi okuyup yüksek lisans yaptı. Ailesinde üniversite okuyan ilk kişi oldu. Kurtuluş Savaşı’na kefen parasını bile bağışlayan, Cumhuriyet’in ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi rehberiydi. Kuvâ-yi Milliye’ye katılıp saraya başkaldırdığı için idam fermanı verilen Börekçi gibi Kılıç Hoca’nın da başına gelmeyen kalmadı. 22 yıllık öğretmene, akla ziyan 25 soruşturma ve sayısız dava açıldı.

SORUŞTURUP DURDULAR

Aleviliği derste anlatınca ‘müfredat dışına çıktı’ diye müfettiş yollayan MEB, Aleviliği sonra müfredata alacaktı. Tarikatlara karşıtlığı, ‘din alimlerini eleştirdin’ soruşturmasına döndü. Oysa 1925’te kapatılan tarikatların açık olması bir anayasal suç. “Din dersinde her öğrenciye 100 puan verdiği” için de soruşturma açılıp ‘Dini önemsemiyor musun? Niye 100 verdin?’diye soruldu. ‘Tanrı ile kul arasında olması gereken dinden not kırılamaz. Din dersi sınavsız, notsuz olmalı’ dedi, sustular. ‘Başörtülülerin notunu kırıyor’ diye bir soruşturma daha uyduruldu. Not defterleri açılınca, başı açık veya örtülü tüm öğrencilere yüksek not verdiği anlaşıldı. Başörtülü öğrencileri, “Bu kadar da olmaz” diye hocalarını savundu.

“TÜRKÇE’Yİ YÜCELTME!”

Küçükköy İHL’de Arapça dersine giriyordu. Türkçe’nin önemi ve korunması gerektiğini anlattı. Ders bitince, ‘Türkçeyi yücelttin’ suçlamasıyla soruşturma açıldı. ‘Arapça’ya karşı mısınız?’ diye, sorguya çekildi. Türk milletinin çocuklarına ana dili Türkçe’yi öğretmekle mükellef Milli (!) Eğitim Bakanlığı, bu utanç soruşturmasını da listeye ekledi. Diyanet’in 10 Kasım, 23 Nisan, 29 Ekim, 30 Ağustos ve 18 Mart’ta hutbe okutmaması veya okunan hutbelerde Atatürk’ün adının sansürlenmesine karşıydı. 10 Kasım’da öğrencilere, “Atatürk demek, cemaatlere bölünmüş bir toplum yerine bütünleşmiş Türk milleti demektir” cümlesi bitmeden inceleme başlatıldı. Kılıçsız ilahiyatçı Cemil Kılıç’ın kellesi isteniyordu.

DÜŞÜNME-SORGULAMA

MEB Yüksek Disiplin Kurulu, devlet büyüklerine hakaret iddiasıyla ‘meslekten men’ istemiyle sorguladı. Uyarma, kınama gibi cezalarına 3 ay okuldan uzaklaştırma cezası da eklendi. Sosyal medyada, “Bir ilahiyatçı olarak yazıyorum ki, tarih Türkiye’deki İslamcılar kadar hırsız, düzenbaz, yalancı ve cahil bir topluluk görmedi. İslamcılar Hz. Muhammed öncesi cahiliye devrinin temsilcileri gibiler. İslamcı sapkınlığa karşı çare, devrimci Muhammed-i Müslümanlıktır!” ve “Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed, ‘Din, güzel ahlaktır’ diyor. Lakin gel gör ki dincilerin çoğu ahlaksız!” paylaşımlarından yargılandığı dava önceki gün bitti. 7 ay hapis cezası verilip ertelendi. Düşünüp, araştırıp, sorgulaması istenmese de bir düşünce davası daha sürüyor.

ATATÜRKÇÜ İHL’LİLER

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucusu, Eğitim-İş’in yöneticisi ve halen bir devlet lisesinde öğretmenlik yapan Cemil Kılıç, Atatürk’e ‘zalim ve kafir’ diyenlere inat ‘Ulu Önder ve devrimci’ diyen bir ilahiyatçı. Tarikat ve cemaatlere karşı laik Cumhuriyeti savunuyor. Nutuk okuttuğu öğrencilerine Gençliğe Hitabe ve Andımız’ı anlatıyor. Ailesinde, başörtülü-başörtüsüz her kadın sonsuz saygı görüyor. Mezhepsel ayrımcılığa karşıtlığını, özel hayatıyla kanıtlıyor. Eşi Alevi, kız kardeşi Alevi bir ailenin gelini. Atatürk’ün kurduğu ülkede, Atatürk’ü savunduğu için ölümle tehdit ediliyor. Ayasofya imamlarına, “Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkenin bir değeri ve saygı duymanız gereken bir şahsiyet...” diye bayrak açan Genç İmam Hatipliler Derneği diye, Z kuşağı bir imam hatipli olgusu var. Ayasofya’nın karanlık imamlarına karşı ümmetçilik yerine ulusçuluğu seçen Atatürkçü, aydınlıkçı bir imam hatip kuşağı çığ gibi geliyor!..