ALTAY ve Fenerbahçe’nin iki haftada ortaya koyduğu futbol beklentileri de yükseltmişti. Üstüne sarı-lacivertlilerin 3 gün önce Helsinki’de elde ettiği 5 gollü galibiyet de buna eklenince herkes haftanın maçına odaklandı. Ancak ilk yarıda dağ fare doğurdu.

BURASI Süper Lig. Burada oynamaktan çok oynatmamak üzerine kurulur planlar. Altay da Fenerbahçe karşısında ilk yarıda bunu yaptı. Böyle olunca da tek bir isabetli şutun bile olmadığı, kısır ve sıkıcı bir 45 dakika izlemek zorunda kaldık.

İKİNCİ yarının başlamasıyla golün sinyalleri de gelmeye başladı. Önce Valencia ardından da Gustavo’nun şutlarını Altay’ın kalecisi Lis müthiş çıkardı. Helsinki maçından sonra şunu yazmıştım: “Osayi ve Ferdi’nin ortaya koyduğu disiplini beğendim.” Evet Pereira’nın takımında ekmek aslanın ağzında ve herkes taktiksel disipline sıkı sıkıya bağlı kalarak savaşmak zorunda. Her topu kovalamak zorunda. İşte Ferdi. Öyle bir savaştı ki, topu söküp aldı, ortada pozisyon yokken bunu gerçeğe döndürdü ve müthiş bir şutla kilidi kırdı. Hırs, oyun bilgisi ve yetenek var bu çocukta. Ardından Osayi’nin taşıdığı topta bu kez Ferdi, Valencia’ya müthiş bir pas çıkardı, bu şutla da maç bitti. Pereira’nın sistemine inananlar sahada. Pereira’nın takımında oynamak isteyen, koşacak ve savaşacak. Yoksa kulübede ya da tribünde oturur. Mesaj bu kadar net.

FENERBAHÇE şunu çok iyi biliyor ve rakiplerine de hissettiriyor: “Ben kolay gol yemem.” Çok iyi bir kalecinin önünde Tisserand, Kim ve Szalai’den oluşan kapı gibi bir üçlüsü var. Üçlü savunma için biçilmiş kaftan bir defans hattı kuruldu. İyi hücum size maç kazandırır ama iyi savunma sizi şampiyon yapar. Pereira bunu da çok iyi biliyor!