-Gerçeğin ışıkları yapayın karanlığına olanak vermez.-

Siyasal çıkışlar ve girişimler nedense gerçeklerden çok yapaylıklara dayanıyor. Toplumu, seçmeni etkilemek için süslü sözler etmek, gerçekleşmesi olanaksız sözler vermek, gücü yetmeyecek ya da başarılması ağır koşullar gerektiren konular için güvence verircesine konuşmalar yapmak, beceri olarak değerlendiriliyor. Günümüzde özellikle iktidar partisi adına verilen sözlerin tutulmayanlarının çizelgesi yapalırsa büyük bir boşluk yaşandığı görülür.

Bulunduğu makamla bağdaşması hukuk yönünden olanaksız. Anayasa katında kanımızca geçersiz olan parti genel başkanlığıyla durumu gölgeli AKP Genel Başkanı, Malazgirt Zaferi’nin 950’nci yılı nedeniyle düzenlenen ‘Malazgirt Fetih Programı’nda “Asırlık ihmalleri 19 yılda giderdik” dedi. Yıkılanları, yıpratılanları, başta ulusal dayanışma, ulusal varlığın dayanak ve güçlerini zayıflatıp sarstıklarını görmüyor. Partizanlıkları nedeniyle toplumsal yapının, yurttaşlık ilişkilerinin bozulduğunun ayırdında olmadıkları anlaşılıyor. Her konuyu, her sorunu siyaset ve parti penceresinden gözleyerek izlemenin gözü kapalı olmaktan farkı yoktur.

Yurttaşların değerlendirmesi siyasetçilerin sunum ve savunmalarından ayrılıyor. Özellikle iktidar adına yapılan konuşmalardaki sözlerin gerçekle, tutarlılıkla ilgisi eleştiriliyor. Verilen sözlerden tutulmayanlar, unutulanlar, değişik bahanelerle yerine getirilmeyenler, yerine getirilmesi güç olan, zaman ve olarak isteyenler gözetildiğinde seçmeneselâm dan öteye bir şey olmadığı ve olmayacağı anlaşılmaktadır.

Siyasal alanda düşünce, görüş, amaç ayrılıklarını kesin karşıtlıklar durumuna getirip ulusal yapıyı bozan çirkinlikler durumunda uygulamak, yurttaşlıkla, yurtseverlikle bağdaşmayan büyük bir aykırılıktır. Özellikle iktidarın, ulusal yapıyı güçlendirecek, toplumsal barışı koruyup artıracak çalışmaları, uygulamaları özenle yaşama geçirilmelidir. Siyasal ayrılıklar kıyasıya kavga, çatışma, ayrışma, bölünme nedeni olmamalıdır. İlkellik girişim ve çabalarıyla kararan toplumsal yapının ufku, yaşamı zindana çevirir.

Halk dilinde “bildiğini okumak” sözüyle anlatılan direniş gerçeğin, doğrunun, uygunun, gereklinin ve yararlının karşıtıdır. RTE’nin övünmeyle, bir cumhurbaşkanının kullanmaması gereken kimi sözcüklerle eleştiride bulunması, sözde yanıt vermesi ve değerlendirmesi yakışık almamakta, uygun düşmemektedir. Parti başkanlığı sıfatına uysa bile cumhurbaşkanlığı sıfatıyla, bağdaşmamaktadır. Ulusun tümünü temsille parti başkanlığı çeliştiği gibi kullanılan partizan dil de temsil görevine açık aykırıdır. Birleştirici, uzlaştırıcı, kaynaştırıcı olması gerekenlerin tersine tutumları “ulusal birlik” özenine de ters düşmektedir. Görevin açık ve kesin yansızlığına karşın partizan tutkular çok yanlı sakıncalar içermektedir.

Hiçbirimiz için hiçbir şey TÜRKİYE’den, TÜRK ULUSU’ndan, TÜRK BAYRAĞI’ndan, bağımsızlık ve özgürlüğümüzden öncelikli ve önemli değildir.

YENİ YAYINLARDAN:

Mücahit ÖZCAN’ın mektuplarından oluşan “İçimdeki Işıklar” adlı, ATAŞ Yayınları ürünü kitabı, duygu ve düşüncelerinin kendine özgü açılımlarını içermektedir. Toplumsal yaşamın değişik yönlerine çekinmeden değinen yazarın gerçekte yaşam ışıklarını değerlendirdiği yazı1arı insan kimliğinin ve benliğinin gölgeleri ne de değinmektedir. Okurların ilgisini çekecek yazılar demeti nedeniyle yazarını kutluyorum.