Benzine zam.

Doğalgaza zam.

Elektriğe zam.

Tüpe zam.

Una zam.

Yağa zam.

Şekere zam.

Gübreye zam.

Vergiye zam.

Dolar patladığında sadece zamlar ve fiyatlar patlamaz, merdivenaltı üretim de patlar.



Halkın alım gücü azaldıkça, korsan satım gücü artar.



40 yıldır bu ülkeyi gözlemleyen bir gazeteci olarak size garanti edebilirim ki, sütsüz peynir üretimi patlar mesela... Bir gram süt kullanmadan, margarini, kemik tozunu, nişastayı, son kullanma tarihi geçmiş peynirle harmanlayıp, “ucuz” etiketiyle piyasaya verirler.

Metruk depolarda eşek kesimi, at kesimi artar, nallı kuzuyla kişneyen sucuk üretimi patlar.

Arısız bal bollaşır, ticari glikoza biraz polen, biraz renklendirici, biraz esans ilave ederler, bal diye kakalarlar.

Baklavaya Antep fıstığı yerine katılan ezilmiş bezelye artar, kırmızı bibere katılan kiremit tozu artar, zeytine katılan siyah ayakkabı boyası artar, sosise katılan horoz ibiği artar, dönere katılan bağırsak artar, tereyağına katılan patates artar.

Çikolataya katılan, hayvan yemi olarak kullanılan, soya tozu artar.

Şekerlemeye katılan domuz jelatini artar.

Baharatlara katılan kurutulmuş ot artar.

Zeytinyağına eskiden ucuz diye ayçiçeği yağı karıştırılıyordu, artık ayçiçeği yağı da ateş pahası, ayçiçeği yerine kanola yağı karıştırılıyor, yakında kanola yerine kullanılmış motor yağı karıştırılırsa, şaşmayın!

Memleket dingonun ahırına dönmüş vaziyette... Suriye’den Irak’tan İran’dan haldır haldır sahte tarım ilacı giriyor.

Orijinal ilaç şişelerini çöpten topluyorlar, dandik ilaç dolduruyorlar, içeriğinde ne olduğu belli değil, ucuz olduğu için kapış kapış gidiyor.

Adeta uyuşturucu bağımlısı gibi, tarım ilacına bağımlı hale getirilen çiftçimiz, maalesef, sadece fiyatına bakıyor, ucuzsa, gerisiyle ilgilenmiyor.

Kamyonete yükleyip, köy köy dolaşarak satanlar var, sen ailenle tatile gitmeye kalk, yolda elli defa durdurup kimlik kontrolü yaparlar, kamyonetle sahte ilaç satışı yapanlara kimsin necisin diye soran yok.

Yıllar önce yasaklanmış ilaçların sahtesi bile satılıyor.

DDT güya 1987 yılından beri yasak ama, şakır şakır kullanılıyor.

Bunlarla ilaçlanan sebzeleri meyveleri yiyoruz.

Domatese pamuk ilacı atılıyor.

Bibere tütün ilacı atılıyor.

Avrupa’nın çoktan kullanmaktan vazgeçtiği, artık elini bile sürmediği tarım ilaçları, bize ihraç ediliyor, Türkiye’de şu anda kullanılan tarım ilaçlarının yüzde 75’i Avrupa Birliği’nde kullanılmıyor.

Bunlar sadece toprağımızı ve insanımızı zehirlemekle kalmıyor, meyve ağaçlarına atılan kontrolsüz/sahte tarım ilaçları yüzünden, Türkiye’de her yıl milyonlarca arı telef oluyor, kuşlar ölüyor.

ABD’de her yıl 72 milyon kuşun tarım ilacı yüzünden öldüğü tespit edildi, bizde istatistiği yok, umursayan zaten yok.

Rusya, Türkiye’den ithal edilen mandalinanın ülkeye girişini yasakladı, domatesi geri gönderdi, çileği geri gönderdi, üzümü ülkesine sokmadı, şeftalinin ve kayısının dağıtımını yasakladı, daha bu geçen hafta başında –zararlı seviyede ilaç kalıntıları nedeniyle- nar ve biber çeşitlerimizi yasakladı.

Bu haberleri sık sık okuyoruz değil mi?

Peki, sizce kime yediriyorlar bu geri gönderilen sebze meyveyi?

Üstelik, dolar patladığında, tehlike sadece sahte tarım ilacından ibaret değildir, bütün eczaneleri dolaş, 650 kalem ilaç bulunamıyor, kalp, romatizma, tansiyon, hormon, sindirim sistemi ilaçları yok.

E, noolur?

Sahte ilaç patlar.

Merdivenaltında nişastadan hap yaparlar, tezgah altında satarlar.

Tahtakale’ye gidin, işporta tablasında bile satarlar.

Kaçak tütün artar.

Kaçak sigara artar.

Yasal sigarada bile arsenik var, aseton var, egzoz dumanı var, böcek ilacı var, kadavra muhafaza etmekte kullanılan formaldehid var, amonyak var... Kaçak sigarada neler olabilir, varın siz hesap edin.

Kaçak içki artar, tonlarla artar.

Kaçak çay artar.

Bakın, bu şimdi yazacağım cümleyi İngiltere’de Almanya’da veya Fransa’da tercüme edin, kulaklarına inanamazlar, yanlış tercüme ettiğinizi zannederler... Türkiye’ye kaçak olarak giren çayın, Türkiye’de yasal olarak satılması serbesttir!



Faiz sebep, enflasyon netice değildir ama, ekonomik kriz sebep, kanserojen neticedir.



Paranın alım gücü varsa, pahalı bile olsa, parayla alırsın.

Paran zayıfsa, ödemeyi vatandaşının canıyla yaparsın.