BBC, Discovery Channel, National Geographic gibi saygın televizyon kanallarında belgeselleri yayınlanıyor, merak edenler internetten bulup izleyebilir...



Sinemanın kapısına afişler asılıyor, vizyona girecek olan yeni filmin tanıtımı için, bedava seans düzenlendiği duyuruluyor.

O sinemaya gelen 100 kadar insan, bedava seansa giriyor.

Filmin başlamasını beklerlerken, sosyal deneyi yapan doktor, beyaz perdenin önüne çıkıyor, ışıklar sönüyor, zifiri karanlık oluyor, doktor bir el feneri yakıyor, ışığını beyaz perdeye tutuyor, “lütfen odaklanın ve ışığı takip edin” diyor, “lütfen nefesinizi tutarak dikkatle izleyin” diyor, sağa sola yukarı aşağı hareket ettiriyor, sonra da, “şimdi hepiniz uyuyacaksınız, hayatınızın en komik filmini seyredeceksiniz, ben uyanın dediğimde kahkahalarla uyanacaksınız” diyor.

İnanması güç ama, 8-10 kişi hariç, gerisi uyku haline geçiyor, doktor kısık sesle uyumayanları uyarıyor, “siz lütfen sessiz olun” diyor.

Biraz sonra yüksek sesle “şimdi hepiniz uyanın” diyor, gözlerini kapatanlar kahkahalarla uyanıyor iyi mi!

Sinemadan çıkarken “film nasıldı?” diye soruyorlar, kahkaha atanlar “hiç bu kadar komik film seyretmemiştim” cevabını veriyor.

“Konusu neydi?” diye soruyorlar, konusunu hatırlayan olmuyor.

“Sanatçılar kimdi?” diye soruyorlar, sanatçıları hatırlayan olmuyor.

Kendi cevaplarına kendileri de hayret ediyor ama, hatırlamadıkları filmin çok komik olduğunu kesinlikle hatırlıyorlar!



Hipnoz bu.



Kelime anlamı, mitolojinin uyku tanrısı Hypnos’dan geliyor.

Rivayete göre, Lethe ırmağının kıyısındaki sarayında yaşıyordu, bahçesinde haşhaş yetiştiriyordu, e kafa mis tabii... Üstelik, dinlendirici şırıltılarla akıp giden Lethe ırmağı, unutkanlık ırmağıydı, suyundan içenler fani hayatlarına dair her şeyi unutuyorlardı.



Aslında uyku değildir hipnoz...

Bakışla, sözle, telkine dayalı bilinç kontrolüdür.

Uykuyla uyanıklık arasındaki ruh halidir.

Zoraki mümkün değildir, sadece gönüllü insanlar hipnoz edilebilir.

Kişi, kendisine yönelik telkini reddederse, isterse elli saat gözünün içine baksınlar, hipnoz edilemezler. Farkında olmadan hipnoza sokulmuşum denilemez, imkansızdır.

Ama, bilimsel istatistiklere göre, insanların yüzde 80’i hipnoza yatkındır.



Gel seni hipnoz edeyim, çocukluğuna götüreyim filan, palavradır.

Spiritüel ayağına yatan şarlatanlar tarafından sömürülür.

Ama, modern tıpta kullanılır.

Psikosomatik hastalıklarda, fiziksel ağrılı hastalıklarda, tik, kekemelik, obezite gibi sorunlarda kullanılır.

ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi gelişmiş ülkelerde tıbbi olarak yasaldır, hekimlerin, diş hekimlerinin, klinik psikologların tedavide kullanmasına izin verilmiştir, kriminolojide kullanılır.

Türkiye’de ise henüz yasal altyapısı yoktur, başıboştur.



Hazine bakanımız “gözlerime bakın” deyince...

Sanırım kendimi bu yüzden çok iyi hissettim.



Bıraktım kendimi hazine bakanımızın gözlerine...

Gözlerime bak

Ne görüyorsun?

Ekonomi ışıl ışıl

Bırak şimdi sen dünyevi rakamları filan, sıyrıl bedeninden.

Gözlerime bak

Uyuuu

Şahlanıyoruzzz

Işıl ışılll

Mışıl mışılll

Gözlerime baaakk...