Ekmek 10 lira olacak.

Tahmin değil, matematik bu.

Zihniyet bugün değişse, bugün frene bassak, beeeelki 10 lirada durur, aksi takdirde 10 lira bile iyimser kalır.

Çünkü, dünyanın en fazla buğday ithal eden ülkesiyiz.

Dünyanın en bereketli topraklarında oturuyoruz, üretmek yerine, elalemden alıyoruz.

Tonunu dört bin küsur liradan alıyorduk, altı bin liraya çıktı, sekiz bin liraya çıkacak gibi görünüyor, fiyatı filan boşver, kıtlık bile olur.



Aklı başında insanlar bunu yıllardır yalvara yalvara anlatıyor, duvara anlatsalardı duvar bile anlardı, sen anlamadın canım kardeşim.



Yumurta beş lira olacak.

Çünkü, parite dediğin sadece Dolar/TL paritesinden ibaret değildir.

Yumurta paritesi var mesela... Üretici olarak bir yumurtayla 200 gram yem alabilmen gerekiyor, hiç olmazsa kafa kafaya geliyor, bir kilogram tavuk etiyle dört kilogram yem alabilmen gerekiyor.

Yem hammaddesi ithal, anaç civciv ithal, anaç yumurta tavuğu ithal, ilave et bunlara ithal ilacı, ithal mazotu, dedim ya, matematik.

Bu vahim gidişatı durdurabilmek için, sağduyulu insanların dilinde tüy bitti, sen oralı bile olmadın, sen bu gidişattan gayet memnundun canım kardeşim.



Dana kıymayı 250 liraya bile alamayacaksın.

Çünkü...

Bir zamanlar Ortadoğu coğrafyasının kırmızı et ve canlı hayvan tedarikçisi olan Türkiye, nasıl oluyor da artık Kurban Bayramı’nda keseceği koyunu bile yurtdışından ithal ediyor, hiç düşünmedin.

Niye acaba ithal ineği ithal samanla besliyoruz, hiç kafa yormadın.

Kırmızı et paritesi var, bir kilogram karkas etle 22 kilogram yem alabilmen gerekiyor, bir litre sütle 1.5 kilogram yem alabilmen gerekiyor.

Et/süt, yem fiyatına endeksli.

Yem, dolara endeksli.

Fatura yüksek gelirse kombiyi kapatırsın, ineğin memesini kapatamazsın, günde iki defa sağmak zorundasın, sağdığın sütü derhal soğuk zincire sokmak zorundasın, yoksa dök gitsin.

Tarım uzmanları yıllardır dizlerini döve döve anlattı bunları sana... Bilim’e kulak vermektense, ineğin kaç memesi olduğunu bile bilmeyen tipleri alkışlamaya devam ettin canım kardeşim.



İftar çadırında senin paranla sana çorba ısmarladılar, avanta hurmayla oruç açtın, nerdeyse bi hatim indirmediğin kalmıştı, yan masadaki badem bıyıklı belediyeci duysun diye yüksek sesle dua ediyordun, “Allah hükümetimize zeval vermesin” diyordun.

Zamanında yenen hurmalar, işte böyle tırmalar canım kardeşim.



Her seçim öncesinde petrol bulduk dediler, 40 yıl yetecek kadar bulduk dediler, bir trilyon dolarlık bulduk dediler, Ege’de buldular, Trakya’da buldular, Güneydoğu’da buldular, gravitesi en yüksek dediler, yani utanmasalar “direkt benzin bulduk” diyeceklerdi.

Her seçim öncesinde doğalgaz bulduk dediler, Karadeniz’de dünya dengelerini değiştirecek miktarda bulduk dediler, 30 yıl yetecek kadar dediler, Doğu Akdeniz’de de bulduk dediler.

Netice?

Mazot 30 lira olacak.

Mutfak tüpü 600 lirada kalırsa şükret canım kardeşim.



Dolar allak bullak.

Düştü dedikleri enflasyon, yüzde 130’a çıktı.

Zamların ardı arkası kesilmiyor.

Yağ bardakla satılıyor.

Simit yarım satılıyor.

Biliyorum, şaşkınlıkla izliyorsun...

Dehşet içindesin.

Yalancı cennetine lapa lapa kar yağıyor.

Gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalakaldın.



Halbuki, bir anda olmadı bunlar...

Duygularıyla değil, mantığıyla hareket eden liyakat sahibi insanlar her seçim öncesinde sana yalvarıyordu, yapma etme diyordu, bir daha düşün lütfen diyordu.

Sen sabit fikirliydin.

Pek keyifliydin.

Sandıklar açılınca “nasıl koyduk!” diye gevrek gevrek sırıtıyordun.

Bari çocuklarının geleceğine yazık etme diyorlardı.

Sen sosyal medyada “koyduk mu!” diye mesaj atıyordun.



(3 liradan 18 liraya çıkan dolar, 13 liraya düşünce, aradaki 10 liralık devalüasyonu unutup, eminim yine “koyduk mu” diye sevinmişsindir.)



E, koydun hakikaten canım kardeşim.

Tebrik ederim.

Şahane koydun.

Kurunun yanında yaşı da yaktın ama... Bize koyduğunu düşünürken, aslında kime koyduğunu umarım artık öğrenmişsindir canım kardeşim!