Kayseri’de imam hatip açılışını yaparken şunları dedi: “Devlete hainlik edenlerin çoğuna bakın üniversite mezunu. Ne hikmettir bu okullardan bazen de böyle yamyamlar çıkıyor. Allah’a hamdolsun imam hatip gençliği milletini seviyor, devletiyle de problemi yok.”

Çevre ve şehircilik bakanıydı. Beşiktaş’ta hainler çifte bomba patlatmış aralarında çok sayıda polisimiz, evlatlarımız şehit düşmüştü. Polisleri ziyaret etti, konuştu: “Bu örgütlerin her birisi hainlikleri, alçaklıkları yapıyorlar ama şunu bilmeleri lazım ki, biz tükenmeyiz Biz pes etmeyiz. Hepimiz birer şehit namzetiyiz. Allah nasip ederse ben de şehit olurum inşaallah, sizler de şehit olun!”

Yine bir gün çevre ve şehircilik bakanıydı. Tuzla’da kimyasal atıklar ortaya çıktı. Geniş bir bölgede insanlar nefes alamayacak hale gelmişlerdi ki o konuşup rahatlattı: “Şu an için korkulacak bir şey yok...” İnsanlar merak etti tabi, şu an için yok ama ya sonra?

Giresun ve ilçelerini sel alıp götürmüştü. Çevre ve şehircilik eski bakanı olarak o da bölgeye gidip suya batan yöre halkına moral verip felaketin ‘suçlusunu’ buldu: “Herkes tabiatı tahrip ediyor. Tabiatı tahrip ettikçe tabiatın dengesi bozuluyor. Tabiat da dönüp insanoğlundan intikam alıyor...” Tabiatıyla bir konuyu unuttu. Memleketi 19 yıldır partisi yönetiyordu, dere yataklarına evler, apartmanlar yapılırken de kendisi bizzat çevre ve şehircilik bakanıydı!

Kayseri’de 21 yıl belediye başkanlığı yaptıktan sonra AKP’nin yönetim kademesine geçti. Kayserispor ekonomik açıdan zor zamanlar yaşamaya başlamıştı. Takıma para verecek ‘babayiğitlerin’ arandığı toplantıda ‘kanunla yasaklanmasına’ rağmen belediye olarak takımı nasıl desteklediğini itiraf etti: “Binbir türlü belalarla savaştım. Bu şehir için yaptım. Kayserispor da bunlardan birisidir. Kanun gelip belediye başkanlarına yasak olduğunda da ‘geriden’ desteklemeye devam ettim! Birçok ağır ceza ve asliye ceza mahkemelerine gittiğimde altındaki sebep Kayserispor’du!” 

AKP’nin adayı olarak seçimden önce, “Sahte senet işleri var, dolandırıcılık var. İddiaların sahibi var. CHP’nin adayının ne işler çevirdiğini bilmek Ankaralılar’ın, benim hakkım. Bunlara namusluca cevap ver. Doğru adamsan çık bunları anlat, değilsen hiç kıvırma” dedi. Sonuç? Seçimi kaybetti! Sonra? Mansur Yavaş bu iddialarla ilgili yargılandı. Sonuç? Beraat etti. Sonra? Yenik AKP adayının iddiaların sahibi ‘iş adamı’ dediği adam, sahte senet düzenlemek ve şantaj suçlaması ile tutuklandı...

Millet ne demek istediğini tam anlayamasa da seçim arifesinde konuştu: “Bu seçimi yorulmuş insanların son seçimi olarak görüyorum. Önümüzdeki 4.5 yıl boyunca seçim yok. CHP’nin istediği gibi bir sonuç çıkarsa seçim, sistem çalışmaları yeniden başlayacak. Allah öyle bir tehlikeden korusun!”

AKP genel başkan yardımcısı olarak HDP ve CHP’yi hedef aldı: “Lanet olsun oylarına. Onların oylarının Allah belasını versin...” Tepkiler gelince yine konuştu: “Lanet olsun oy kaygılarına demek istemiştim!”

Sinop’un Durağan İlçesi’nde mitinge katıldı. Bir çocuğun eline verilen ve üzerinde, “Hükümeti indireceklermiş, siz benim donumu bile indiremezsiniz” yazan pankartın önünde gülerek fotoğraf çektirdi. Tepkiler gelince özür diledi. “pankartta yazanları görmedim” dedi. Sonra bir televizyona çıkıp, “Sinop’ta bazı ilçeler belki hayatlarında ilk kez bakan görüyordu! Fotoğrafın Sinop’un bir köyünden tüm Türkiye’ye yayılacağı aklıma gelmedi” dedi. Sinoplular, “Burası Patagonya mı” diyerek çok kızdı. Bir, Sinop’un ilçelerine hiç bakan gitmediyse kimin suçuydu? İki, fotoğraf çektirdiği yer köy değil, ilçeydi!

AKP’nin ‘en güçlü’ ismi olarak Ankara belediye başkanlığına aday olduğu zamanlarda, lideri Erdoğan’ın sık sık partililere çay paketi atmasını unutmuş olacak ki, şunları dedi: “Sabah hepinizin kapısına süt bırakacağım, akşamdan çay dağıtacağım. Bunun sonu gelmez ki. Var olanı zaten herkes dağıtır. Böyle diyorsanız Allah yardım etsin bu şehre!”

***

Bu birbirinden kıymetli fikirlerin sahibi Mehmet Özhaseki... 21 yıl belediye başkanlığı, ardından vekillik, ardından çevre bakanlığı, ardından AKP’de mühim görevler... Uzuuun politik ömürde sayısız değişik, tuhaf, komik açıklamalar olabiliyor demek ki. Gelişi güzel bir seçki yaptım.

Ülkeyi 20 yıldır tek başına yöneten AKP’nin genel başkan yardımcısı ve yerel yönetimler başkanı olarak yaptığı, memleketimizdeki milyonlarca mülteci ile ilgili son konuşması diğerleri gibi güldüren cinsten değil...

Çünkü konuşmasında, Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk milletinin karakteri yüksektir, Türk milleti çalışkandır, Türk milleti beraberlikle güçlükleri yenmesini bilir” diyerek altını çizdiği gibi bu milletin güzel özelliklerini tamamen unutup yok saydı... Unuttuğu şey, paket paket dağıtılan çaya hiç benzemiyor!

Şunu dedi: “Şimdi bazı şehirlerde sanayiyi onlar (mülteciler) ayakta tutuyorlar! Gaziantep sanayisine gidin yüzbinlerce insan en ağır ve en zor işlerde çalışıyor. Kayseri sanayisinde de öyle. Sanayiciler işçi bulamıyorlar! Bu adamlar (Suriyeliler, Afganlar) çalışıyor...”

İyi de, bu ülkede doğup büyümüş, askerlik yapmış, uçan kuştan aldığınız vergileri ödemiş, geçmediği köprülere, otoyollara, tünellere para veren, gitmediği havaalanları için bile gıkını çıkarmadan ödeme yapan 12 milyon yurttaşın işsiz! Her 4 işsizinden biri üniversite mezunu. Yüzbinlerce öğretmenin işsiz. Şimdi okuyanların bile gelecekte nasıl iş bulurum diye uykuları kaçıyor. 

İktidar partisinin önemli bir elemanı olarak durumu görüp fırsat yaratacağınıza, onların ‘iş beğenmediğini’ mültecilerin ‘çok çalışkan’ olduğunu iddia edip, sanayiyi ayakta tutuyorlar diyorsunuz! İstersen çık Gaziantep ve Kayseri sokaklarına da sor. İş var da Türkler mi çalışmak istemiyor...

Üstelik bu laflar kahvede pişpirik oynayanlardan birinin değil, AKP Genel Başkan Yardımcısı olarak senin ağzından çıkıyor! Hadi bırak bizi, en azından seni ve partini yıllardır iktidarda tutanlara ayıp ediyorsun...