23 Eylül’de Merkez Bankası faizi 19’dan 18’e indirdi. Dolar 8.80, euro 10 lira 33 kuruş ile rekor tazeledi.

21 Ekim’de Merkez Bankası kimsenin inanıp uygulamadığı yüzde 18’lik faizi kimsenin uygulamayacağı 16’ya çekti. Dolar 9.50, euro 11 lira ile rekor tazeledi.

18 Kasım’da Merkez Bankası faizi kimsenin inanıp uygulamadığı yüzde 16’dan kimsenin uygulamayacağı yüzde 15’e indirdi. Dolar 11.29, euro 12 lira 64 kuruşla rekor tazeledi.

Üstüne, 22 Kasım’da dünya lideri konuştu, “Kurdaki rekabet gücü yatırım, üretim ve istihdamda artışa yol açar” dedi. 

Buna AKP’liler ‘yeni ekonomik model’ dese de, modelin anlamı şuydu: Saldım çayıra mevlam kayıra, bakın başınızın çaresine!

Dolar 13 lira 50 kuruş, euro 15 lira 20 kuruşla tüm zamanların rekorunu kırdı. 22 Kasım ‘Kara Pazartesi’ olarak tarihe geçti...

Ne merkeze, ne bu kararlar alınırken ‘alkışlamadan’ kenardan bakan hazine bakanına, ne her konuşmasıyla ocakta kaynayan ekonomi kazanının altını biraz daha harlayarak doların, euronun fokurdayıp sağa sola taşmasına, milletin  yanmasına neden olan dünya liderimize kimsecikler bir şey demedi, diyemezdi çünkü! 

Ne oldu sonra?

Doları, euroyu fiştekleyenler bulundu! 24 Kasım’da Emniyet Genel Müdürlüğü’nden şu mühim açıklama geldi: “Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı birimlerimiz, internet ortamında 7/24 esasına göre sanal devriye faaliyeti yürütülmektedir. Bu devriyelerde, döviz kurlarında gerçekleşen dalgalanmaları manipüle eden, halkı kin ve düşmanlığa sevk eden 271 hesap ile ilgili çalışma yapılmış, tespit edilen şahıslar hakkında yasal işlem başlatılmıştır...”

***

25 Kasım, ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ idi. Dünyada ve ülkemizde çeşitli etkinlikler yapılacaktı. Dünya liderimiz o gün Twitter hesabından gözyaşartan, fevkaladenin fevkinde, şahane, olağanüstü, aliyyül ala ve de altına imza atılacak mesajlar verdi Türk kadınına, insanına!

“Bir insan hakkı ihlali olan kadına yönelik şiddet ne yazık ki tüm dünyanın sorunudur. Türkiye bu soruna karşı en kapsamlı ve etkili mevzuata sahip ülkeler arasında ilk sırada yer almaktadır” dedi.

“Aziz milletim, kadına yönelik şiddetle mücadele aynı zamanda annemizin, eşimizin, kızımızın hakkını, hukukunu, onurunu korumanın da mücadelesidir” dedi.

“Bugüne kadar kadınların her alandaki hak arama mücadelelerinde yanlarında olduk, bundan sonra da olacağız” dedi.

“Kadına karşı şiddeti insani ve ahlaki değerlerimizi güçlendirerek inşallah tamamen ortadan kaldıracağız” dedi.

Aynı günün akşamı, İstanbul İstiklal Caddesi’nde ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde gayet doğal hakları olan seslerini duyurmak için toplandı kadınlar. 

Ne oldu sonra?

Polis, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliğinde dünyanın gözü önünde kadınlara biber gazı ile müdahale edip dağıttı!

***

Deniliyor ki memleketimizin en önemli, en öncelikli, en acil çözüm bekleyen sorunu ekonomiktir! 

Ekonomi elbette önemli de, ‘hak-hukuk-adalet’ hepsinden önemlidir.

Memlekette hak, hukuk ve adalet güzelce işlese, birileri ‘yapmayı düşündüklerini’ önceden millete danışsa, işler sarpa sardığında yaptıklarından ötürü hata edenler hesap verse, memlekette ters giden her ne varsa tek görevleri ‘adaleti sağlamak’ olanlar da korkmadan ‘burası Türkiye Cumhuriyeti hesabını millet adına sorarım’ diyebilse birilerine; ne yeni ekonomik modele ihtiyaç kalır, ne dolar bizimle böyle oynayabilir ne de en insani hakların üzerine ‘yaraya tuz basar gibi’ biber gazı sıkılır.

Yüzde yüz katılıyorum dünya liderimize! Annemiz, eşimiz, kızımız olan kadına karşı şiddet, temelinde insan hakkı ihlalidir ve 84 milyonun dertlerinin başladığı yerdir.