Zirvelerdesin şahane! Ama tek başınasın orada!


Futbolu çok severiz mesela, takımlar 11 kişi. Çık karşılarına tek başına, Pele olsan nafile!


Konser verse beğendiğin akil şarkıcı, tek başına aşka gelip alkışlasan; çıkan ses: şak... şak... şak...


Herkesi göreyim, herşeyi duyayım, olanı bileyim deyip baksan yüksek bir yerden tek başına aşağılara. Allah’ın verdiği göz bu, dürbün değil! Şeytan gizlidir ayrıntılar saklanır, sen manzaraya bakarsın aval aval!


Tek başına yeterim, kuş uçurtmam dersin. Akın akın gelir girerler, ruhun duymaz!


Olur ya, ansızın aklına gelse bir gün ‘haksızlıkla mücadele edeyim’ desen tek başına... Haksızlık denizi haline gelse, insanlar topluca boğulsa aşağıda; o yükseklikten ‘bit gibi’ görünür olup biten, haksızlık bitti sanırsın çırpınıp gulu gulu edenleri göremezsin!


Fırat’ın kıyısında ‘bir koyun’ değil, çobanlar art arda sürülerini kaybetse, bizim gibi sen de insansın ve ‘tek başına’sın kaçının sorumlusu olacaksın? Ömrün hesabını vermek zorunda kalacağın koyunları saymakla geçer.


Tek adamlık zor iş olmalı!


Yandım dese biri, sen daha yangın neredeymiş diyene kadar kül olur ciğeri!


Yardım dese bir dertli, çok yüksektesin, yerinden kalkıp inene kadar o dert seviyesine, iş işten geçti!


40’ı 40 köşeyi tutmuş geleni durdurup soyuyor, geçene vurup dövüyor! Heyttt bre 40 Haramiler yiğitseniz buyrun deyip çeksen kılıcını, 40 köşeyi tutmuş 40 ayrı haramiyle nasıl baş edeceksin? Soyup soğana çevirirler memleketi!


Tek adamlık zor iş olmalı!


Aşağısı gani, insan kaynıyor. Tutup birilerini sorarım, ‘durum nasıl, anlatın’ derim, ‘anlatırlar olanı biteni’ diye içinden geçirirsin! İyi de, ya tuttuğun o kişiler doğru nedir ve de kendini bilmez dalkavuklar diyarından geldiyse?


Doğruymuş gibi gelse de bazılarına, zordur tek adamlık!


★★★


Bak, mesela Şanlıurfa’da Peygamberler şehrinin Siverek İlçesi’nde ‘bir iş güzar, bir Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz’ ihbar etmiş Aliye Yabansu adındaki kadını. Suçlama, bugünlerde suçların en ağırı! Vay ki vay... Cumhurbaşkanı’na hakaret...


Adalet bu, ‘bir ihbar’ varsa koca Cumhuriyet’in koskoca savcısı da var. Açmış davayı! Açar elbet... Çağırmışlar suçlanan kadını huzura. Diyecekler ki yüzüne, hakaret etmişsin Cumhurbaşkanı’na!


Gel gör ki, ‘suçlu’ kadını karşılarında görünce bir garip olmuş yüce adalet makamında oturan kıymetliler...


Adalet makamındakiler aralarında konuşup, ‘suçlu da olsa bu suçluya ceza vermek zor, güvenlik önlemi olarak hastaneye yatırılmasına’ deyip karar vermişler! Ceza vermeye elleri varmamış yani! Çok düşünceli davranıp onu ‘tedavi edilmek’ üzere Şanlıurfa’nın Siverek’inden Kayseri’deki bir hastaneye sevk etmişler!


Tek adamlık zor iş olsa gerek!


‘Ona buna sormaya, danışmaya ne gerek tek başına şahane idare ediyorsunuz’ diyebilir çevredeki birileri; emanet edersin kendini güvenip inanırsın! O kadar da güvenme, çok fena ortada bırakırlar!


Mesela bu olayın sadece, ‘mahkeme suçlu da olsa bir insanı tedavi için hastaneye sevk etmiş’ kısmını kesip anlatsalar, ‘örnek bir karar’ dersin!


Dersen yanılırsın...


Yukarılardan göründüğü gibi değil aşağıda olanların aslı astarı... Sabahtan beri o yüzden ‘tek adamlık zor iş olsa gerek’ diyoruz!


Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlaması ile ihbar edilen, savcının hakkında en acilinden dosya hazırlayıp dava açtığı, duruşmaların ardından, “Toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalkmasına veya önemli ölçüde azalana kadar en yakın yüksek güvenlikli sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına” karar verip Kayseri’ye sevk ettiği Aliye Yabansu var ya hani... İşte o, cezai ehliyeti yoktur raporu olan, yüzde 94 engelli, yatalak, kulakları duymayan, 20 metrekarelik bir konteynırda yaşayan ve hepsinden de ağırı, 100 yaşında Anadolulu bir koca anne!


Sonuç mu? Avukatı, hem cezayı isteyen savcılığa hem savcının isteğine bakıp kararı veren mahkemeye “Yapmayın, etmeyin” diye son bir kez itiraz etti de, güvenlik tedbiri kararının infazı ‘lütfen’ durduruldu!


Durdurulmuş bitmiş gitmiş işte diyenlere gelsin... Öyle olmuyor bazı işler, yüreklere mıhlanıyor! Şimdi artık 100 yaşındaki Aliye Ana, ‘nasılsın Ana’ diyenleri bile kendisini götürmeye gelen polis sanıp başlıyor iki gözü iki çeşme ağlamaya!


★★★


Tek olayım, bir ben olayım, daima olayım diyenlerin gözü başka şey görmezken, nerede tek adam; gölge gibi izler kraldan çok kralcılar ve parmağında oynatır gerçekleri!