Enflasyondaki artışla birlikte Türk Lirası’ndaki erimenin engellenememesi, gözleri ekonomi yönetimine çeviriyor. Başta ABD olmak üzere merkez bankalarının faiz artışları hızlandırılırken, iktidarın bu noktada ne yapacağı merak ediliyor. Türkiye’nin sorununun faiz olmadığını ifade eden Kalkınma Ekonomisti ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı eski Müdürü Bartu Soral, pek çok sorunun bir arada olduğunu, bunların sadece faizle çözülemeyeceğini söyledi.

KEYFİNİ BEKLEYEMEZ

Bir üretim krizi yaşandığını vurgulayan Soral, dışa bağımlılığın yüksek olduğu sektörlerde yatırımların bir an önce yapılması gerektiğini kaydetti.

Soral, “Türkiye Cumhuriyeti özel sektörün keyfini bekleyecek durumda değil. Biz bu filmi bir kere daha, siyah beyaz seyretmiştik. 1923’te başladı film, 1930’a geldiğimizde baktı ki Mustafa Kemal Atatürk özel sektör yatırım yapmıyor, oysa Türkiye’nin çok acil fabrikalara ihtiyacı var, adım atıldı. Üretmek, dış alımı durdurmak zorundaydı. 10 yılda, 1930’dan 1940’a kadar 44 fabrika kuruldu” dedi. Petrokimya sektöründen örnek veren Soral, “TÜPRAŞ’ı, Petkim’i, Petrol Ofisi’ni Devlet Planlama Teşkilatı 1960’larda entegre bir sistem olarak planladı, yatırımını yaptı. Çünkü petrokimyanın hammaddesi naftadır. Petrokimya naftayı 1’e alır, işler 5’e satar. Yani kârlılığı çok yüksek bir sektör” dedi.

Bartu Soral

Teknoloji üretecek beyinler yetiştirilmiyor


PISA’da 50’nci sırada olan ve dünyanın ilk 500 üniversitesinde okulu olmayan Türkiye’nin bir eğitim sorunu olduğunu söyleyen Bartu Soral, teknoloji üretecek beyinlerin yetiştirilmediğini belirtti. Türkiye’nin emek yoğun sektörlerde dış ticarette kâr ettiğini ifade eden Soral, “Teknoloji açığını kapatmadan istersen faizi bin baz puan artır, sonuç değişmez” dedi. Türkiye’nin bir yol haritasının olmadığını da kaydeden Soral, “Önümüzdeki 5-10 yılda hangi sektörlerde bölgesel ve küresel rekabete gireceğiz? Başı kesik tavuk gibi yönetilen bir ekonomi” diye konuştu.

Mustafa Kemal Atatürk Sümerbank Basma Fabrikası açılışı sonrası fabrikayı gezerken. 09.10.1937

Atatürk planlama aklıyla hareket etti


Neoliberalizmin Türkiye’yi 1980’den beri teslim aldığını ifade eden Bartu Soral, kamu kurumlarının çok uluslu şirketlere satılmasının dayatıldığını söyledi. “Ekonomi dediğimiz şey, kıt kaynakların doğru kaynaklara yönlendirilmesidir” diyen Soral, önümüzdeki 12 ayda dış borca 180 milyar doları anapara ve faiz, 40 milyar dolar da cari açık olmak üzere 220 milyar dolar ödeneceğini hatırlatarak, şöyle konuştu: Bu kadar dış borç aldınız. Peki, bu dış borcu yaratan tesisleri neden yapmadınız, ithalata engel olmadınız? Kendisini Amerika’nın neoliberalizmine kaptırmayan planlama aklı ne yapar? Atatürk işte onu yaptı.”

TÜRKİYE’NİN EKONOMİSİNİ FABRİKALARLA ŞAHA KALDIRDI
Atatürk, demirden şekere, tekstilden çimentoya kadar her sanayi dalında çok sayıda fabrika yaptırdı. Pek çok alanda ülkenin dışa bağımlılığını bitirdi. Türkiye’nin ekonomisini şaha kaldırdı.

10 yılda 450 milyar dolar gitti


TÜPRAŞ, Petkim ve Petrol Ofisi’nin arasındaki entegre sistemin önce parçalandığını, sonra özelleştirildiğini anlatan Bartu Soral, şöyle konuştu: “Mükemmel bir işletme modeliyle karşımıza çıkacak dendi. Sonuç, Petkim özelleştirilirken ne kadar üretim yapıyorsa bugünkü artışı yüzde 5 ve iç piyasanın petrokimya ihtiyacının sadece yüzde 15’ini karşılayabiliyor. Bu sebeple enerjiden sonra Türkiye’nin en büyük ithalatı petrokimyayadır. 10 yılda 450 milyar dolar toplam ödeme yapıldı.”


Yüzlerce fabrika, milyonlarca metrekare arazi satıldı


1986’da başlayan özelleştirmeler, 2002 yılında hızlandı. AKP’nin iktidara geldiği tarihe kadar sadece 8 milyar dolarlık özelleştirme yapılmıştı. Ancak AKP iktidarları döneminde Türkiye’nin en değerli fabrikaları birer birer elden çıkarıldı. 2002-2022 arasındaki AKP hükümetleri döneminde toplam özelleştirme miktarı 63 milyar doları geçti. Yüzlerce fabrika, sanayi tesisi, maden ocağı, liman, baraj ve kömür santrali satıldı. Bu dönemde sadece fabrikalar özelleştirilmedi. Aynı zamanda en değerli araziler de özelleştirmelerden payına düşeni aldı. Son 20 yılda en az 300 milyon metrekare Hazine arazisi de aynı şekilde özelleştirildi. Kamunun elinde çok az kurum kaldığı için, AKP son dönemde Ege ve Akdeniz kıyılarındaki değerli Hazine arazilerini de satışa çıkararak kaynak yaratmaya çalışıyor.