CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.

“MİLLET İTTİFAKININ ÖNÜNÜ KESEBİLECEK HİÇBİR SEÇİM KANUNU YOKTUR”

Genel Kurul gündeminde Seçim Kanunu Teklifi olduğuna işaret eden Özkoç, özetle şunları söyledi:

*Seçim Kanunu’yla ilgili bizden daha çok iktidar konuşuyor. Bizim için diyorlar ki, "karşı çıkıyorlar." Bizim için diyorlar ki, "bir avuç suda fırtına koparıyorlar". Oysaki biz hiç öyle yapmıyoruz. Bizim için Millet İttifakı'nın önünü kesebilecek hiçbir seçim kanunu yoktur. Biz olaya böyle bakıyoruz. Millet İttifakı, milletiyle birlikte bütünleşmiş, yoluna devam ediyor.

*Ancak atılması gereken adımları da söylüyoruz. Diyoruz ki: Baraj yüzde 7 değil, yüzde 3 olmalı. Demokrasi için, bütün siyasi partilerin Meclis'te eşit şekilde kendilerini ifade edebilmeleri için bu gerekli.

“TOMBALA ÇEKEREK, SEÇİM GÜVENLİĞİ SAĞLANMAZ”

*(Seçim Kurullarının oluşumuyla ilgili) Kıdemli hakimleri devre dışı bırakmak, onları itibarsızlaştırmaktır diyoruz. 50 yıldan beri Seçim Kanunu'nda, seçimin başına getirilen kıdemli hakimler bugün neden güvensiz oldular?

*Neden itibarsızlaştırıyorlar? Bunu sorguluyoruz ve diyoruz ki: Böyle yerlerde tombaladan çekerek seçim yapılmaz, seçim güvenliği böyle sağlanmaz diyoruz. Bunun için ne gerekiyor? Liyakat gerekiyor. Kurumsallık ve devlet ciddiyeti gerekiyor.

*Yurtdışında vatandaşlarımız da oy kullanıyorlar. Yurtdışında oy kullanan vatandaşlarımız, neden seçilme hakkına sahip değiller? Bu yasalara eklenemez mi? Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili olarak oy kullanabilen herkesin seçilme hakkına da sahip olmasını talep ediyorum, bu önerimizin arkasında duracağız.

“MUHTARLA İLGİLİ MADDENİN GERİ ÇEKİLMESİNİ SAĞLADIK”

*Bakın muhtarlarla ilgili bir düzenleme geldi. Muhtarlarla ilgili yapılan düzenlemede dediler ki: "Muhtarlar seçime girsin, ondan sonra İlçe Seçim Kurulu ve İl Seçim Kurulları muhtarlarla ilgili bir inceleme yaparlar. Seçildiklerinden sonra mazbatalarını alıp almayacaklarına, hatta muhtar olup olmayacaklarını karar verilir " demişler.

*Ne oldu demokrasi? Ne oldu seçim? Vatandaş seçime girmiş, kazanmış. Sen seçimden önce seçilebilme yeterliliğini istemen gerekiyor ama bunu seçimden sonraya bırakıyorsun. Demokraside böyle şey olmaz. Çıktık, muhalefet ettik. İstediğimiz kavga değil, barış içinde, huzur içinde Türkiye'de doğru şeyler olsun istiyoruz. Böylece Muhtarlarla ilgili madde geri çekildi.

“GÖRME ENGELLİLER TEK BAŞLARINA OY KULLANABİLECEK”

Engin Özkoç, görme engellilerin tek başlarına oy kullanabilmelerine yönelik şablon düzenlemesini de gündeme getirdiklerini ve iktidarın olumlu yaklaştığını ifade ederek, şöyle konuştu:

“Doğru olan bu değil mi? Demek ki biz söylediğimiz zaman yanlış olmuyor. Biz ana muhalefet partisiyiz; doğru olanı söylediğimiz zaman iktidarın bunu düzeltmesi gerekiyor. Ama Binali Yıldırım bir açıklama yapmış, demiş ki: "Ya bunlar kendilerini acındırmaya çalışıyorlar" demiş. Ama siz böyle derseniz Sayın Binali Yıldırım, insanlar hafızalarını yoklarlar. "Bu ülkede acınacak birisi varsa, Binali Bey'in İstanbul'daki haliydi" derler. Onun için kendimizi zor duruma sokmamamız gerekiyor.”

“DOLAR, TAYYİP EKONOMİSİYLE 8’DEN 14’E FIRLADI”

Ekonomik gelişmeleri de değerlendiren Özkoç, özetle şunları söyledi:

“Türkiye'de fiyatlar 3-4 ay içinde 2-3'e katladı. Peki, Türkiye bu noktaya nasıl geldi? Deprem mi oldu, savaş mı var, kuraklık mı var? Bir tek nedeni var: Nedeni Recep Tayyip Erdoğan.

Dünyada uygulaması olmayan bir ekonomik modelini, Tayyip ekonomisini Türkiye'ye zorla uygulamaya çalışıyor.

Bu politikayla "faizi indireceğim, enflasyonu düşüneceğim" dedi. Dünyada böyle bir şey yok. Uyguladığın politika, Türkiye'yi felakete sürüklüyor.

Dolar 8 TL'ydi, Tayyip'in ekonomi politikasıyla 14,6 TL'ye fırladı.

KUR KORUMALI MEVDUAT ELEŞTİRİSİ

Doların fırlaması, mazotun fırlamasına, benzinin fırlamasına, gıda fiyatlarının artmasına neden oluyor. Yani gıda fiyatları arttıkça, senin asgari ücrete yaptığın zam bunun gerisinde kalıyor. Asgari ücreti 4 bin 250 liraya yükselttim diye övünürken 1-2 ay içerisinde yanlış ekonomik politikaların nedeniyle fiyatlar öyle bir fırladı ki, asgari ücret açlık sınırının 500 lira altında kaldı.

Bu arada Recep Tayyip Erdoğan, dolar milyonerleri için "Kur korumalı mevduat hesabı” getirdi. Üstelik milleti de kefili yaptı.”

Engin Özkoç, kur korumalı mevduat hesabına 1 milyon lira yatıran bir kişinin, 3 ayda 272 bin lira faiz geliri elde ettiğini belirterek, bunun sadece 37 bin lirasını Banka, 234 bin lirasını ise Hazine’nin üstlendiğini belirtti.

"YÜKÜ KİM SIRTLANIYOR?"

“Yükü kim sırtlanıyor? Hazine, yani millet” diyen Özkoç, şöyle devam etti:

“Hani faiz günahtı Recep Tayyip Erdoğan? Kendi inancınla çelişmiyor musun? Senin yaptığın bu politika insanları yoksul ulaştırdı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ne olacak? Sen günahkarsın...

Recep Tayyip Erdoğan'a buradan bir kez daha söylüyorum: "Faiz günahtır" dedin, Türkiye'deki en büyük faizi uygulayan lider sensin; üstelik de milleti kefil göstererek yapıyorsun. Bu günahtır, sen de günahkarsın.

O yetmedi; millete, bu yoksulluk, bu açlık içindeki millete: "Ben her gece yatarken manda yoğurdunun içerisine kestane balı ekleyerek yiyorum. Hurma da ekliyorum, çok şifalıdır, tavsiye ediyorum" diyorsun.

Milletin manda yoğurdu, kestane balı alacak hali var mı yok mu en iyi bilenlerden biri sensin. Ama senin için varsa yoksa ailen, yandaşların ve kibrindir. Millete üstten bakıyorsun. Onların açlığından, yoksulluğundan, mağduriyetinden habersiz gibi insanlarla dalga geçiyorsun. Ama yukarda Allah, bu dünyada milletimiz…sandık önümüze konduğu gün hesabını senden soracak.”

“EVİM MAĞDURLARINININ SORUNU, MECLİS’TE ORTAK ÖNERGEYLE ÇÖZÜLEBİLİR”

Özkoç, her insanın hayatta bir ev sahibi olmak istediğini kaydederek, insanların aylık sabit gelirleriyle ev sahibi olma imkanı bulamadığını, bu nedenle farklı organizasyonlara yöneldiklerini anlattı.

Yaklaşık 54 bin vatandaşın böyle yapılar içinde mağdur duruma düştüğünü ifade eden Özkoç, “Evim Mağdurları” olarak anılan yurttaşların sorununu, Meclis’teki mali paket içinde çözmenin mümkün olduğunu söyledi.

Mağdur vatandaşların sesini duyurabilmek için bugün Meclis’te bulunduğuna işaret eden Özkoç, özetle şunları kaydetti:

"Temsilcileri bugün aramızda oturuyorlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gelmişler, diyorlar ki: "Biz devletimize güvendik. Bu şirketler eğer güvenilir değilse,devlet izin vermez” diye düşündük. Şirketlere paralarını yatırmışlar, aradan yıllar geçiyor. İktidar diyor ki: "Bir dakika; bu şirketlerin mevcut yapılarıyla bu iş yürümez"

Keşke bunu, o şirketler kurulup da yol almadan, insanlar mağdur duruma düşmeden yapsaydınız. Gelinen noktada TMSF, 21 şirkete el koydu.

Şirketlere dedi ki: "Size 6 ay süre veriyorum. Kurumsal yapınızı belirttiğim normlara getirin”. Ancak 3 ay sonra, 21 şirket, “siz bu koşulları sağlayamazsınız” gerekçesiyle TMSF'ye geçirildi. Oraya para yatırmış vatandaşlar mağdur. Plan ve Bütçe Komisyonundaki kanun teklifi içinde bir düzenleme var. Ancak bu teklif mağduriyeti çözmeye yeterli değil.

Diyoruz ki; genel kurulda, iktidar milletvekilleri, muhalefet milletvekilleri ortak bir önerge verelim ve Evim mağdurlarının bütün bu süreç içerisindeki mağduriyetlerini çözelim. Biz parti olarak hazırız, Cumhur İttifakı'nın ‘evet’ demesi yeterli. Bunun için mücadele vereceğiz.”

“ASGARİ ÜCRET YENİDEN BELİRLENMELİ”

Asgari ücrete yapılan zammın, çok kısa süre içinde eridiğinin altını çizen Özkoç, asgari ücretin yeniden belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Özkoç, özetle şöyle konuştu:

“Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz ne dersek o oluyor. Diyoruz ki, bu asgari ücret yetmez. Keşke yetseydi, keşke insanlar bu asgari ücretle yeteri kadar hayatlarını mutlu ve refah içerisinde sürdürebilselerdi. "Yeniden belirleyin" dedik, başta olmaz diyen iktidar, o noktaya geldi.

Ekonomi politikaları yüzünden fiyatlar fırladı. Bu fiyatları hemen geriye çekmek mümkün mü? Değil. Nedeni iktidar ama biz dedik ki, ilk etapta ‘vergileri indirin’ dedik. Karşı çıkan iktidar, o noktaya geldi.

Şimdi de diyoruz ki: Siz gitmeden dertler bitmez. Bugünkü tablonun nedeni sizsiniz. Çare var mı? Çare var. Biz varız. Türkiye'nin tekrar güçlü bir devlet olmasını sağlayabilir miyiz? Sağlarız. Bir an önce sandığa gitmemiz gerekiyor.”

SOYLU’YA SERT YANIT: “DOĞRUYSA GEREĞİNİ YAP. YAPMAZSAN YALANCISIN, ŞEREFSİZSİN”

Engin Özkoç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun büyükelçi iddiasına değinerek, şu karşılığı verdi:

*Süleyman Soylu, İçişleri Bakanlığı döneminde yaptıklarıyla gerçekten ibret verici bir noktaya gelmiştir. Biz anlatıyoruz, insanlar dinliyorlar, ancak iktidar susuyor. Kara para akladığı iddia edilen ve arama kararı çıkartılan insanlarla odasında görüşen kişinin adı Süleyman Soylu'dur. O kişiyi devletin yapısıyla birlikte yurtdışına kaçırdığını Bütçe Komisyonu'nda itiraf eden kişi Süleyman Soylu'dur.

*Bir mafya liderinin bir siyasetçiye 10 bin dolar rüşvet verdiğini ifşa edip, o siyasetçiyle de ilgili hiçbir işlem yapmayan Süleyman Soylu’dur. Yakalanan tonlarca kokainin gerçek patronunu gizleyen ama o arada hiç bu işle alakası olmayan insanları yakalayıp cezaevine koyan Süleyman Soylu'dur.

*Süleyman Soylu, fitne, fesat, iftira yoluyla Türkiye'de kargaşa yaratmak istiyor. Ne diyor? Altı liderin yer aldığı masanın ortak bildirisiyle ilgili: Bir büyükelçi, bir büyükelçiye gitti. Evet tekerleme gibi...

*Şimdi ben buradan sana sesleniyorum: Bu doğruysa gereğini yap. Eğer gereğini yapmazsan şerefsizsin. Eğer gereğini yapmazsan, ahlaksız bir adamsın. Eğer gereğini yapmazsan yalancı bir adamsın. Bütün bunları mahkemeye ver, orada ben senin bu sıfatlara layık olduğunu kanıtlayayım.

*Sen kendin gibi mi sanıyorsun Cumhuriyet Halk Partisi ve muhalefet liderlerini? Sen, Cumhuriyet Halk Partisi'ne ufacık bir lekeyi dokunduramazsın. Sen, kendi partisinin lideri olup, kendi partisini satan, bir bakanlık uğruna kendisini destekleyen vatandaşlarına arkasını dönen bir kişisin.

*Senin sözünün Türkiye'de hükmü yok. Sarayda olabilir ama bir gün bu yaptıklarının hesabını Türkiye Cumhuriyeti'nde vereceksin.