Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen kabine toplantısı sona erdi. Toplantıda yurt içindeki gelişmeler ve Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı ele alındı.

ERDOĞAN AÇIKLAMA YAPTI

Toplantı sonrası açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

* Sözlerime milletimizin ve tüm İslam aleminin dün gece idrak ettiğimiz mübarek Miraç gecesini tebrik ederek başlamak istiyorum. Hayatımızın hayır, hasenat, ibadet ve bereketini çoğaltması dileğiyle bir kez daha milletimizin leye-i miracını tebrik ediyorum. Dün Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın vefatının 11'inci yıl dönümüydü. Bu vesile ile merhum Erbakan hocamızı, rahmet, sevgi, minnet ve hasretle yad ediyoruz.

28 ŞUBAT MESAJI

* 28 Şubat gününün bizim yakın tarihimizde bir başka anlamı, sembolü daha vardır. O da 28 Şubat darbesidir. Türkiye 28 Şubat 1997 tarihinde 27 Mayıs 1960'la başlayan darbeler silsilesinin postmodern diye tabir edilen yeni bir yüzüyle tanışmıştır.

* Dayatmaların yapıldığı, diğer taraftan gövde gösterisi için tankların sokaklarda yürütüldüğü, öte yandan hükümetin ağır baskılarla istifaya zorlandığı 28 Şubat darbesi tarihimizin kara sayfalarından biri olarak zihinlere kazınmıştır. Kimi siyasetçilerin yanı sıra bürokrasinin, medyanın, iş dünyasının, sivil toplum kuruluşu görünümlü darbe şakşakçılarının desteği ile ortaya çıkan 28 Şubat vakası, daha önceki ve sonraki tüm benzer olaylar gibi zaman içinde milli irade tarafından elbette tasfiye edilmiştir.

* Türkiye’yi köken, mezhep, meşrep, hayat biçimi, siyasi görüş gibi fay hatları arasına sıkıştırıp felç etmeyi amaçlayan bu girişimin müsebbipleri önce mahşeri vicdanda, sonra da hukuk önünde yaptıklarının hesabını vermişlerdir. Eşine az rastlanır bir kibirle, hoyratlıkla, pervasızlıkla yürütülen 28 Şubat sürecinde yaptıklarının yanlarına kar kalacağını düşünenlerin hesap günü gelip çattığında sergiledikleri zavallılık ibreti alemliktir.



"TSK ARTIK, GÜÇLÜ DURUŞU VE BAŞARILARI İLE GÜNDEM OLMAKTADIR"

* Daha sonra 27 Nisan, 15 Temmuz darbe girişiminin de milli irade tarafından adeta cevaplandırılarak adeta boğulmuş olması ülkemizde bir devrin kapandığının işaretidir. TSK artık darbe, cunta, bildiriyle değil sınırlarımızı korumadaki, sınır ötesi harekatlarındaki güçlü duruşu, başarıları ve etkisiyle gündem olmaktadır.

* Ülkemizin son bir asrında milli mücadele ve Kıbrıs Barış Harekatı sonrasındaki en büyük başarılar bu dönemde elde edilmiştir. Suriye'de, Libya'da, Karabağ ve işgal altındaki toprakları için mücadele eden Azerbaycan'ın yanında yer almamız ülkemizin ve TSK'nın tarihine altın harflerle geçen zaferlerdir.

* Dört bir yanımızda yaşanan krizler, TSK’mızın tüm gücü, imkanı ve vaktiyle vatan savunması, milletin menfaatlerinin korunması, devletin gücünün artırılması hususundaki görevlerine odaklanmasının ne kadar hayati, ne kadar isabetli, ne kadar elzem olduğunu göstermiştir.

* Ordusu, devletinin ve milletinin emrinde olmayanların kendi içinde birlik, beraberliğini sağlayamayanların sonuçta hem istiklallerini hem geleceklerini kaybettikleri dönemde Türkiye siyasi, ekonomik, diplomatik olarak yükselen bir güç sıfatıyla dünyadaki yerini almıştır. Temennimiz darbe ve darbe girişimlerin siyasi ve sosyal ayağını teşkil eden kesimlerin aynı yerli, milli, sivil, vizyoner yaklaşıma kavuşmalarıdır.

"DARBELERLE, ULUSLARARASI OPERASYONLARLA NETİCE ALMA DÖNEMİ KAPANDI"

* 15 Temmuz darbe girişimi gecesi, sonrasında yaşadıklarımız bu kesimlerin henüz demokratik olgunluğa ulaşamadıklarını ortaya koymuştur. İnsanlarımızın inancı ve değerleriyle mücadelesini aksi yöndeki tüm iddialar, beyan ve şovlarına rağmen bilinç altlarında hâlâ sürdürenler var. Ellerine fırsat geçtiğinde neler yapabileceklerine ilişkin birçok emareye sıkça rastlıyoruz.

* 28 Şubat'ın ardından Türk siyasetindeki revizyonun mesajını hâlâ alamayanlar olduğunu anlıyoruz. Hakka, demokrasiye, adalete, özgürlüğe saygıyı bu medeniyete, bu topraklara, bu halkın bendesi olmayı öğrenemeyenlere milletimiz asla teslim etmemiştir, etmeyecektir.

* Darbelerle, uluslararası operasyonlarla netice alma dönemi kapandığı için halkın rızası ile yönetime gelme dışında yol, yöntem usul kalmamıştır. Tek parti faşizmi, darbe ve cunta dönemleriyle alışkanlıklarıyla yola çıkıp da ham hayaller peşinde koşanların sonu hüsrandır.

* Üzerinden çeyrek asır geçen 28 Şubat darbesinin muhasebesinin bize verdiği mesajlar bunlardır. Türkiye'nin son 20 yılında samimiyet ve kararlılıkla uyguladığımız eser ve hizmet siyasetimizin yüzlerce milyonluk dost ve kardeş hanemizle ülkemizi getirdiği yer istikametimizin doğruluğudur.

'DÜNYA KÖKLÜ BİR DEĞİŞİM SÜRECİNDEN GEÇİYOR"

* Dünya köklü bir değişim sürecinden geçiyor. Asırlık geçmişe sahip küresel yönetim sistemi çökmektedir. Sistemin temelini oluşturan dünya savaşları hak arama değil paylaşım mücadeleleridir. Biz bu mücadele masada değil menüde yer alan milletlerden biriydik. Cumhuriyetimizi kurarak bu zor dönemde çok ağır bedeller ödedik.

* 2. Cihan Harbi sonrasında galipler tarafından salt kendi çıkarlarını koruma esasına göre kurgulanan siyasal ve ekonomik işleyiş yaşanan sorunların en önemli sebebidir. Sancılı olan bu sistem soğuk savaşın sona ermesinin ardından iyice dengesizleşmiştir. Dünya 5'ten büyüktür diyerek ifade ettiğimiz küresel yönetim sistemindeki çarpıklık yaşanan her hadiseyle kendini yeniden gösteriyor.

* Suriye'de 11. yılına giren trajedi, Afganistan, Irak, Bosna, Ruanda, Arakan, Libya'da dökülen kanların, yaşanan acıların müsebbibi küresel yönetim ve güvenlik sistemidir. Kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir şeyi önemseyemeyen dünyadaki diğer tüm ülke ve toplumlara bu önceliklerini birer aparatı muamelesi yapanların süslü kavramlar arkasına gizledikleri kirli yüzleri artık tüm gerçekliği ile ortadadır.

* Son olarak Ukrayna'da yaşanan gelişmeler bu gerçeği doğrulayan bir mahiyet arz etmektedir. Sorunun tarafı ve hatta sebebi olan ülkelerin BM Güvenlik Konseyi'nde hakemlik ve çözüm mevkiinde bulunmaları işleri içinden çıkılmaz hale getirmektedir.

RUSYA-UKRAYNA KRİZİ

* Türkiye bölgesinde barışı, huzuru, esenliği isteyen bir ülkedir. Bu tavrımızı Irak, Suriye, Kafkaslar, Karadeniz, Akdeniz'den Balkanlara kadar her hadisede gösterdik. Karadeniz'in kuzeyindeki krizde de her ikisini dost olarak gördüğümüz Ukrayna ve Rusya'ya aralarındaki sorunu diyalog yönünde çözmeleri çağrısında bulunduk.

* Bu konuda arabuluculuk teklifi dair gösterdiğimiz samimiyetin şahidi bizzat Ukrayna ve Rusya liderleridir. Yine bu süreçte barış ve istikrarın temini için çok yönlü diplomatik girişimleri kesintisiz sürdürüyoruz. Maalesef sonuçta korkulan oldu. 24 Şubat’ta silahlar patladı. Böyle bir tablonun ortaya çıkmasından dolayı gerçekten üzüntü duyuyoruz. NATO Liderler Zirvesi başta olmak üzere ülkemizin bu meseleye bakışını ifade etmeye devam ediyoruz.

* Bölgedeki durumun yaygın fiili çatışmaya dönüşme ihtimalinin belirdiği 12 Şubat'tan itibaren Ukrayna'daki 20 bin vatandaşımıza, diplomatik misyonlarımıza kayıtlı iletişim numaralarını arayarak ikazlarımızı yaptık. 22 Şubat'ta Ukrayna'nın doğusundaki vatandaşlarımıza bölgeden ayrılmaları çağrısında bulunduk. THY geniş gövdeli seferleriyle Ukrayna’dan ayrılmak isteyen vatandaşlarımıza ve diğer ülke vatandaşlarına gereken imkanları sağladık.

* Ukrayna'da hava trafiğinin kapanması üzerine çatışmanın ertesi gününden itibaren otobüslerle tahliye işlemini başlattık. Çeşitli şehirlerdeki vatandaşlarımızı trenlerle önce Romanya ve ardından ülkemize getirecek çalışmanın içindeyiz. Tahliye talebinde bulunan dost ve kardeş ülke vatandaşlarına da her türlü desteği veriyoruz. Halen Ukrayna limanlarında bulunan Türk bayraklı gemilerimiz, TIR'larımızın durumlarını yakından takip ediyoruz. Bugüne kadar 5 bin vatandaşımız ülkemize ve diğer ülkelere geçmiştir. Gelişmelere ve taleplere göre tahliye işlemlerini sürdüreceğiz.

MONTRÖ AÇIKLAMASI

* Montrö Sözleşmesi'nin boğazlardaki gemi trafiği konusunda ülkemize verdiği yetkiyi krizin tırmanmasının önüne geçecek şekilde kullanma kararındayız. Ukrayna'nın egemenlik, siyasi bütünlük ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesinden yanayız. Rusya’nın Ukrayna topraklarına yönelik saldırısını kabul edilemez görüyor, Ukrayna yönetiminin ve halkının verdiği mücadeleyi takdir ediyoruz.

“NE UKRAYNA'DAN NE RUSYA'DAN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

* İki ülke arasındaki krizin başından beri Avrupa’nın ve Amerika’nın sergilediği kararsız tutumu ve bilhassa da 24 Şubat sabahından beri takınılan dirayetsiz tavrı ibretlik bir vaka olarak kayıtlarımıza aldık. Gerçi bunlar bizim geçmişte kendi sınırlarımız tehdit altındayken zaten tecrübe ettiğimiz hususlardı. Ukrayna krizinde tekrar teyit etmiş olduk. Bu süreçte bizim için önemli olan kendi duruşumuzdur. Türkiye BM, NATO ve AB başta olmak üzere içinde yer aldığı kurumlar ve ittifaklar çerçevesindeki sorumluluklarını yerine getirmiştir, bundan sonra da yerine getirecektir. Kendi milli çıkarlarımızdan elbette ödün vermeyeceğiz. Bölgesel ve küresel dengeleri de ihmal etmeyeceğiz. Bunun için ne Ukrayna'dan ne Rusya'dan vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz.

* Uğradığımız onca haksızlığa, maruz kaldığımız çifte standarda rağmen siyasi, ekonomik, askeri ittifaklarımızdan vazgeçmiyoruz. İnsani hassasiyetlerimizi diğer mülahazaların üzerinde tutuyor, Suriye başta olmak üzere bölgemizin her köşesinden gelen onca sığınmacıyı tüm sıkıntılara rağmen barındırmaya devam ediyoruz. Tüm mazlum coğrafyalarla ilişkilerimizi sıkı tutuyoruz. Bunun için Afrika’dan Güney Amerika’ya tüm mazlum coğrafyalarla ilişkilerimizi sıkı tutuyor, bizden yardım isteyen, ihtiyacı olan hiç kimseyi, hiçbir devleti yüzüstü bırakmıyoruz.

* Türkiye'nin dış politika vizyonunun anlamını ve etkisini görebilmek için bu ülkeye dışarıdan bakma ferasetine sahip olmak gerekir. Yalanla, iftirayla, çarpıtmayla, cehaletle belki günlük siyaset yürütülebilir ama Türkiye’nin ve Türk milletinin yüksek çıkarları anlaşılamaz, savunulamaz, geliştirilemez. Bölgesinin ve dünyanın yükselen gücü Türkiye'nin 2023’e, 2053’e uzanan yolculuğuna en küçük katkısı olmayanlardan en azından milli meselelerde serinkanlı yaklaşım bekliyoruz.

* Milletimizin ihtiyacı, ülkemizin istikametini 2053'lere çevirecek lider, yönetim ve programlardır. Karadeniz'in kuzeyindeki krizi de selametle atlatacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye artık siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri ve istihbari altyapısıyla kendi politikalarını üretip uygulayacak seviyeye gelmiş bir devlettir.

* Hiçbir ittifakın, hiçbir işbirliğinin sağladığı avantajlardan vazgeçmeden kendi göbeğimizi kendimizin keseceği, ihtiyacımız olan tüm araç gereci üretebileceğimiz bir yapı kurana kadar durup dinlemeden çalışacağız.

[old_news_related_template title="Elektrik faturalarında yeni düzenleme! Erdoğan açıkladı" desc="Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Meskenler ile tarımsal sulamada kullanılan elektriğin KDV’si yüzde 18’den yüzde 8’e düşürülmüştür' dedi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2022/02/28/iecrop/elektrik_faturasi_depo_16_9_1646069071.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2022/ekonomi/erdogan-acikladi-elektrik-faturalarinda-yeni-duzenleme-6980679/"]

[old_news_related_template title="Batılı şirketler Rusya'dan çıkıyor" desc="Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi nedeniyle Batılı devletler Rusya'ya karşı yaptırımlarını sıkılaştırırken, enerji devi BP, HSBC ve dünyanın en büyük uçak kiralama şirketi AerCap gibi birçok şirket Rusya'dan çıkma kararı alıyor." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2022/02/28/iecrop/2022-02-27t170404z_1997623743_rc2gss9qwnmb_rtrmadp_3_russia-putin_16_9_1646056791.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2022/ekonomi/batili-sirketler-rusyadan-cikiyor-6980281/"]