Valilik ziyaretinin ardından tarihi Ulu Cami'de öğle namazı kılan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, AKP Bursa İl Başkanlığı'nda teşkilat mensuplarıyla bir araya geldi. Buradaki ziyaretinin ardından Bursa Uludağ Üniversitesi'ne (BUÜ) geçen Bakan Koca, Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde Tıp Fakültesi öğrencileriyle buluştu.

BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz'un konuşmasının ardından kürsüye çıkan Fahrettin Koca, sağlıkta şiddet olaylarının önüne geçmek için hayata geçirilecek olan kanun maddesinin kısa sürede yasalaşacağını belirtti.

Kanun teklifinin kabul edilmesiyle, sağlık çalışanına şiddet uygulamaya çalışan kişilerin tutukevine sevk edileceğini belirten Bakan Koca, "Adalet Bakanımızla iş birliği içinde hazırlayıp, Adalet Komisyonundan geçirdiğimiz kanun maddesi taslağının, Mecliste grubu bulunan tüm partilerin desteğini alarak yasalaşacağından kuşkunuz olmasın. Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum. Hani, biz hekimler sevk yapıyoruz ya. Cerrahın elini kesmeye, nöroloğa yumruk atmaya cüret eden psikopatlar, kurallara uymayan sosyopatlar yargı tarafından anında tutukevine sevk edilecekler" dedi.

"BİRÇOK AVRUPA ÜLKESİNDE MESLEKTAŞLARIMIZ ALKIŞLANDI"

Hekimliğin zorlu yönlerine vurgu yapan Bakan Koca, şu ifadeleri kullandı:

* Çalışmanın özetinde, yakın dönemlerde üç mesleğin saygınlık kaybına uğradığı söyleniyor. Mimarlık, avukatlık ve hekimlik. Hekimlikteki saygınlık kaybı, son birkaç yılın meselesi değil, diyor araştırmacı.

* Çalışmada doğrusu düşündürücü bulduğum bir ana tez var. Bugünün genç hekimleri diyor, bu araştırmacı, tıbbiyeye eski kuşaklardan hekimlerin sahip olduğu saygınlık beklentisi, maddi imkan öngörüleri ile girdiler. Fakat geçmişin bugüne bu projeksiyonu hayal kırıklığına yol açıyor.

* Görüşte bir gerçeklik payı varsa da, ben sizin adınıza tüm taleplerde idealistim. Bunlar bir yana, şunu iyi biliyoruz, bu halkın kalbindeki hekim ve sağlık çalışanı sevgisi, pandemi döneminde bütün asaletiyle kendini bir kez daha göstermiştir.

* Birçok Avrupa ülkesinde meslektaşlarımız alkışlandı ama yine aynı süreçte şiddet olayları da tırmandı. Bizde ise bu artış salgının bitimine doğru görüldü.

"HEKİME RÜCU EDİLMEYECEK OLAN TAZMİNATI DEVLET ÖDEYECEK"

Malpraktis davalarıyla ilgili yeni yasal düzenlemenin Adalet Komisyonu'ndan geçtiğini belirten Bakan Koca, şunları söyledi:

* Biliyorsunuz, bir düzenlemenin kanunlaşabilmesi için önce Adalet Komisyonundan, sonra Meclisten geçmesi, akabinde de Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanıp, Resmi Gazetede yayınlanması gerekiyor.

* Kabul edersiniz ki, kanun değişikliği hastaya aspirin yazmamız gibi değil, cerrahi operasyon gibi bir süreç. Kolay değil. Ama siz harekete geçirici iradeye, 14 Marta bakın. Hazırlanan Malpraktis yasasının özü nedir?

* Hekim, sağlık çalışanı kasıtlı davranmadığı sürece, uyguladığı tedaviden doğacak problemler sebebiyle tazminat ödemeyecek. Olayı hasta açısından düşünmek de gerekiyor elbette.

* Hekime rücu edilmeyecek olan tazminatı devlet ödeyecek. Zaten meraklı olmadığımız hukuk bilgisine pek ihtiyacınız olmayacak. Tabii ben, hukuk bilgimi geliştirmek zorundaydım. Dersime iyi çalıştım, ama bu yan dal ihtisasına devam.

"ŞARTLARINIZ İYİLEŞENE KADAR, BEN DE SİZİN KADAR ÇALIŞACAĞIM"

Sağlık çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Bakan Koca, sözlerine şöyle devam etti:

* Geçtiğimiz hafta Sakarya Tıp Fakültesi'ndeydim. Bir asistan arkadaşımız, birçok sorunu akıcı ve akılcı şekilde sıraladı. Sonunda buruk ve sitemkar bir ses tonuyla dedi ki; 'Sayın Bakanım, 10 bin 200 lira maaş alıyorum. Bu parayla nasıl evleneceğim?'

* Böylesine candan somutlaştırma beni etkiledi. Bu ülke asistana 10 bin 200 liracığı mı layık görecek? Herhalde bu konudaki hazırlıklarımızı soracaksınız. Ve sanırım bana, 15 Aralık 2021 tarihini de hatırlatacaksınız.

* Size hak veriyorum, ertelenen zam bize olan güvenoyunuzda fireye yol açtı. Hekimlerimizin büyük kısmı işlerini tek başına yürütüyor. Tıbbi sekreter sayımız yetersiz. Karşıma upuzun bir problem listesi çıkaracağınızı biliyorum.

* İhtiyaçları daha da iyi kavramak için can kulağıyla dinleyeceğim. Nöbetler konusunu, çalışma ortamı şartları kapsamında ele almalıyız. 36 saat nöbeti insani olmaktan uzak bulduğum biliniyor.

* Çözüm teşebbüslerimize tanıksınız. Çalışma süresini maksimum 24 saatle sınırlandırmak istediğimi, nöbetlerle ilgili olarak da hakkaniyetli bir ücret düzenlemesine gidilmesini amaçladığımızı vurgulamak isterim. Çabamızdan emin olun. Şartlarınız iyileşene kadar, ben de en az sizin çalıştığınız kadar çalışmaya varım. DHA