Daha önce Fenerbahçe'nin hiç bu kadar sahipsiz ve yalnız bırakıldığına tanık olmadım. Belki 'Fenerbahçe sahipsiz değildir' diye kızanlar olacak. Ama kusura bakmayın ve kimse de kimseyi kandırmasın. Fenerbahçe yöneticisinden, futbolcusuna kadar herkes tarafından yalnızlığa hapsedilmiş durumda. Fiziken bir yerlerde bulunmak, var olmak anlamını taşımadığı gibi, sahipsiz kalmanın da milyonlarca taraftara, bir başkana veya formanızı giyen futbolculara sahip olmakla ilgisi yok.

Futbolcuların yüzündeki negatif enerji ve mutsuzluk maçı izlerken benim bile içimi sıkıyor. Herkes bireysel olarak kendisini gösterip paçayı kurtarma peşinde. Kimse Fenerbahçe'nin içinde bulunduğu durumu dert etmiyor. Herkes kendi derdinde.

Yöneticiler kendi söylediklerine bile inanmaz durumda. Kendi yarattıkları bu çıkmazda sıkışıp kalmanın acısını, hatayı başka yerlerde arayarak çıkartmaya çalışıyorlar. Suçlu hep başkaları. Ve bu durum Fenerbahçe'yi daha da büyük bir karanlığın içine itiyor. Gelecek sezonun planlaması yapılırken bile umutsuzluk ve karanlık hakim. Daha bugünü bile aydınlatmayı beceremezken, yarınlar için mum ışığında bir gelecek hazırlanmaya kalkışılıyor.

Taraftar zaten ayrı bir alem. Sosyal medya kullanmaktan beyinleri uyuşan insanların, hayatın gerçekleri karşısında nasıl bir tepki vereceklerini bilemedikleri ya da unuttukları bir dönemden geçiyoruz. Her şeyi Twitter'da yaşanıyor, gerçekler umursanmıyor. Hayatı anlık ve gündelik tepkilere göre şekillendiriyor, Fenerbahçe'yi de bu kaosun içine ekliyorlar.

Ve Fenerbahçe, tüm bu karanlık içinde kendisine yeni bir gelecek inşa edilmesini bekliyor. Koca koca insanlar da bu hayale inanmış. En azından inanmış gibi duruyorlar. Onlar dışında kimsenin bir şeye inanacak mecali kalmamış.

İlk tokatta yine bir kâbusa uyanılacak ama kimse farkında değil. Her şeyden önemlisi koskoca Fenerbahçe sahipsiz bırakılmış. Ne futbolcusu, ne yöneticisi, ne de taraftarı bu camiayı hak ettiği mutluluğa götürecek ehliyete sahip. Koca camiada herkes aklını kiraya vermiş.

Yazık, ki ne yazık!