DEVA Partisi lideri Ali Babacan, partisinin ilk seçimlere kendi amblemi ve milletvekili aday listeleriyle gireceğini açıklayınca tartışma başladı.

İktidar ittifakı “altılı ittifak dağılıyor mu” gibi sorularla bu çıkışın kendi işine yarayacağını ima edip, muhalefete karşı kullanmak için harekete geçti bile.

Peki bu doğru bir yorum mu?

DEVA Partisi’nin bu kararı ne anlama geliyor ve kimin işine yarayacak?

Gelin bu soruların yanıtları konusunda detaylı bir analiz yapalım:

Öncelikle şunun altını çizelim: Babacan ve partisi ittifak içinde kalmaya devam edecek. Yani oy pusulasında DEVA Partisi’nin logosu Millet İttifakı genel çerçevesinin içinde yer alacak. Böylece yüzde 7’lik ülke barajından etkilenmeyecek.

Bir başka önemli nokta da şu: DEVA Partisi, Millet İttifakı çatısında ülke barajından etkilenmeden kendi listesiyle seçime girerse, kelimenin tam anlamıyla “boyunun ölçüsünü alacak”. Halkın kendisine olan teveccühünü tam olarak görme şansı bulacak (ne bir eksik ne bir fazla).

★★★

Kendi listesiyle seçime girmek, bütün seçim bölgelerinde aday göstermek, bir siyasi parti açısından özgüven göstergesidir. Özgüven, seçimlerde her zaman pozitif sonuç doğurur.

DEVA Partisi de kendi listesiyle seçimlere girerse, anketlere yansıyan oy oranlarını yakalamanın ötesinde, AK Parti’den kopan ve “kararsızlar” kategorisine yazılan oyları toplayabilir ve şaşırtıcı bir çıkış yapabilir.

İYİ Parti’nin girdiği ilk genel seçimleri anımsayın.

Bütün anketlerde İYİ Parti’nin karşısına yüzde 2.5- yüzde 3 gibi tahminler yazılıyordu. Ancak Millet İttifakı’nın çatısı altında ülke barajını sorun olmaktan çıkaran İYİ Parti, kendi listeleriyle seçime girdi ve yüzde 10’a yakın oy aldı.

(İYİ Parti’ye gelen oyların bir kısmı CHP’den gelmekle birlikte esas oy kayması MHP ve AK Parti’den olmuştu. Yani, İYİ Parti’nin seçimlere tek başına girmesi, ittifak ortağı CHP’ye değil iktidar ittifakına zarar verdi.)

DEVA Partisi’nin yaptığı araştırmalara göre, kendisine oy verecek üç kişiden biri daha önce AK Parti seçmeniymiş. Bu rakam seçim sathı mailine girildiğinde, AK Parti’den kopan kararsızların DEVA Partisi’ne yönelmesiyle daha da artacaktır.

Böylece DEVA Partisi de İYİ Parti gibi iktidar ittifakının küçülmesine neden olacak, seçim bölgelerinde iktidar partilerinin oylarının erimesine yol açacaktır.

★★★

Peki, DEVA Partisi’nin bu kararının olumsuz sonuç doğurma ihtimali hiç yok mudur?

Yanıtı şöyle arz edeyim:

Ülkemizde uygulanan seçim sistemi, seçim bölgelerinde en fazla oy alan partileri her zaman avantajlı hale getirir. DEVA Partisi seçime kendi listesiyle girdiğinde oylarını artırabilir, ülke genelinde yükselebilir ancak seçim bölgelerinde AK Parti, CHP, İYİ Parti ve HDP’yi geçemezse milletvekili çıkarmakta zorlanabilir.

Bu noktada, merhum başbakanlardan Bülent Ecevit’in ülke genelinde yüzde 10 oy alarak sadece 7 milletvekili çıkardığı 1991 seçimlerini hatırlatmakta fayda var.

Benzer bir durum (muhalefet ittifakının işine yarasa da) DEVA Partisi’nin TBMM’deki varlığını beklenen boyutlara taşımayabilir.

DEVA Partisi’nin kendi amblemiyle tek başına seçime girmesinin avantajlarını ve dezavantajlarını birlikte değerlendirirsek, şunu söylemek mümkün:

Babacan ciddi bir risk alıyor.

Her şey planladığı gibi olursa, yakın gelecekte AK Parti’nin yerine geçer ve o camiayı iktidar yarışında temsil eden partiye dönüşebilir.

Ancak planladığı gibi gitmezse, ilk seçimlerden sonra Parlamenter sisteme geçildiğinde önüne gelecek büyük fırsatı kaçırabilir.

Babacan, partiyi kurarken Abdullah Gül, Beşir Atalay, Haşim Kılıç gibi çok sayıda önemli ismi dışarıda bırakmıştı. Herkes bu kararı nedeniyle DEVA Partisi için “ölü doğdu” yorumunu yapmıştı. Ancak DEVA Partisi kısa sürede kendinden söz ettirmeyi ve siyasi yelpazede dikkat çekici bir yer edinmeyi başardı.

Babacan AK Parti’den kopan önemli isimlerin gölgesinde kalmayarak da risk almıştı ve bu özgüvenli adımı işine yaramıştı.

Bakalım seçimlere kendi logosuyla girmesi benzer bir sonuç doğuracak mı?